“Mam Celal” zaten ölmüştü!..

A -
A +
Barzani’nin on altı yaşında başlayan bağımsızlık sevdası, Celal Talabani’de on üç yaşında başlamıştı!.. Ve o, Barzani’den on üç yaş büyüktü. Mam Celal öldü, Kak Mesud da “Artık ölebilirim” diyor!..
 
Bölgesel ve küresel siyasi dengeler, kimi insanlara hiç ummadıkları ikbal kapıları açıverir. Kimilerini de yüz üstü bırakır… Saddam Hüseyin’e karşı yurt dışında yıllarca İngiltere ve Amerika’nın güdümünde muhalefet yapıp günün birinde Irak’ı yönetme hayali kuran Ahmet Çelebi, Adnan Paçacı gibi isimler, sonunda hüsranı yaşadılar. Fakat şartlar ve dengeler öyle gelişti ve değişti ki, Celal Talabani gibi birisini Irak’a “Arap olmayan ilk cumhurbaşkanı” yaptı!.. Normal şartlarda yani demografik yapı ve diğer siyasi şartlar göz önüne alındığında, Talabani kendisi için böyle bir makamı hayal dahi etmezdi. Ama oldu. Amerika ve İngiltere, işgale karşı direnen Sünni Irak nüfusunu baskılamak ve cezalandırmak için, ülkenin en önemli iki koltuğunu yüzde onluk Kürt azınlığına teslim etti. Talabani’yi Cumhurbaşkanı seçtirdiği gibi, Hoşyar Zebari’yi de Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturttu… Bu tercih elbette ABD ve İngiltere’nin beklediği bütün sonuçları doğurmadı. Hatta her iki devlet için gelecekte, muhtemelen daha büyük problemlere yol açacak oluşumlar meydana geldi. Irak’taki ABD ve İngiliz varlığını da hedef alan, başta DEAŞ olmak üzere, sayısız terör örgütlerinin mantar gibi fışkırdığı görüldü. Diğer taraftan çoğunluk Şii nüfusun ortaya koyduğu iktidarın, dehşet verici şekilde İran’ın etkisine girdiği ve dolayısıyla, tahminlerin ötesinde bir İran nüfuzunun Irak’ta işgalci güçlerin karşısına dikildiği gerçeğini kim inkâr edebilir?
Neyse biz “Mam Celal – Celal Amca”nın hikâyesine dönelim. 2012 yılında geçirdiği beyin kanamasından sonra, hemen hemen bitkisel hayattan hiç çıkamamıştı. Yani Mam Celal zaten çoktan ölmüş sayılırdı. Zira onun görev yapamayacak derecede sağlığını kaybetmesi, siyaseten ölümünü ilan etmişti. Bambaşka bir hedef için giriştiği siyasi mücadelede, dönem dönem büyük zorluk ve tehlikeler yaşamıştı. Ahir ömründe, kendisi dışında gelişen şartlar, onu makam – mevki yönünden en üst noktaya, Irak Cumhurbaşkanlığı’na taşıdı. Öyle ki, bu başarıyı(!) Kürt Davasına bir ihanet olarak algılayanlar da oldu… En büyük rakibi olan “Kak Mesud – Mesud Abi” böyle bir ithama maruz kalmamak ve daha da önemlisi esas hedefinden sapmamak için, Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı olmayı tercih etmişti! Hatta Talabani Cumhurbaşkanı olduktan sonra, Kuzey Irak Kürt Bölgesi’yle ilgili olarak atmak istediği bazı adımlar, Barzani’nin engellerine takıldı. Yani Talabani, Merkezî İdare’nin Cumhurbaşkanı olarak, Özerk Kürt Bölgesi’nde esasen fiilî güç kaybına uğramış oldu… Celal Talabani, Baba Mustafa Barzani ve Oğul Mesud Barzani’nin en büyük rakibi, onun da ötesinde hasmı idi. 1933 doğumlu Talabani, daha on üç yaşında iken, Baba Barzani’nin başında bulunduğu KDP bünyesinde kurulan öğrenci teşkilatına katılmıştı. 1950’de, henüz 17 yaşında iken, bu teşkilatın başına geçti. Çok başarılı bir profil çiziyordu ve bu yüzden Baba Barzani’nin özel desteğini alabiliyor ve Suriye’ye hukuk eğitimi almaya gönderiliyordu… 1963’te, 30 yaşında Merkezî Irak Hükûmeti ile başlayan görüşmelerde Kürt delegasyonu başkanı idi. Fakat daha sonra Mustafa Barzani ile anlaşmazlıklar baş gösterdi. 1975’te KDP’den koparak, Kürdistan Yurtseverler Birliğini kurdu. KDP’nin aşiretçi çizgisinde değil, sosyalist tandansta ve daha enternasyonal bir siyaset izleyecekti… Bu husus Talabani hareketini Baba – Oğul Barzanilerin hareketinden radikal biçimde ayrıştıran özellikti. Onların yerel ağırlıklı siyaset anlayışına karşılık, Talabani Moskova, Tahran, Washington ve elbette Londra merkezli çalışmalarla her dönem bir tarafa ağırlık vermek suretiyle siyaset yürüttü. Talabani’nin sık sık saf değiştirme özelliğinden dolayı, kendisine “Politik dansöz” lakabı da takılmıştı…
Celal Talabani bir dönem PKK ve onun elebaşı Abdullah Öcalan ile yakın ilişkiler kurdu. Turgut Özal döneminde arabuluculuk faaliyetlerinde bulundu. 1993’te Öcalan’ın tek taraflı olarak ateşkes ilan ettiği basın toplantısında, Talabani, Öcalan’ın hemen yanında oturuyordu… Lakin daha sonraları bu konuda pek çok zik zak çizdi. “Mam Celal”in siciline bakıldığında bu durum hiç de şaşırtıcı değildi! 1980 ve 1990’lı yıllarda KDP – KYB arasındaki çatışmalar çok şiddetlendi. Nihayet 1998 yılında Washington’da, Amerika’nın patronajında Barzani ve Talabani arasında bir anlaşma imzalanarak fiilî çatışmalar sona erdirilebildi. 1990 Kuveyt işgali ve bir yıl sonra gerçekleşen Birinci Körfez Savaşından sonra, Irak’ın Kuzeyi için şartlar dramatik şekilde değişti ve gelişti. 2003’te ABD ve İngiltere’nin Irak’ı işgal etmesinden sonra, Kuzey Irak’ta Özerk Kürt Bölgesi için gerekli zemin kolaylıkla hazırlanmış oldu… Celal Talabani can çekişirken, Mesud Barzani bağımsızlık için referandumu gerçekleştirdi. Esasen 2012 yılından beri mefluç olan ve fiilen siyaset dışı kalan Talabani, KYB’nin bünyesinden doğan Goran hareketi yüzünden bir defa daha güç kaybına uğramıştı. Lakin en büyük rakibi Mesud Barzani de önemli oranda güç kaybetmişti. Şimdi kak Mesud, Mam Celal’in ölümüyle rakipsiz kaldı. Ama yaptığı büyük hatanın onu nereye götüreceği de meçhul. “Artık ölebilirim” diyor. Trajik bir son olabilir!..    
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.