Ah Somali ah!..

A -
A +
Afrika Boynuzunun doğusunu bir taraftan kuraklık, açlık; kıtlık ve salgın hastalıklar, diğer yandan sömürgeci güçlerin kurduğu; silahlandırdığı Eş-Şebab gibi, El-Kaide versiyonu terör örgütleri mahvediyor!..
 
 
Somali’nin başşehri Mogadişu’da, iki saat arayla gerçekleştirilen iki bombalı saldırı, şu saate kadar gelen bilgilere göre üç yüzden fazla insanın hayatını kaybetmesine, en az o kadar kişinin de yaralanmasına sebep oldu… Bahtsız Somali halkı, bir taraftan kıtlık ve açlık ve salgın hastalıklarla boğuşurken, diğer taraftan Eş-Şebab gibi, El-Kaide’nin Afrika versiyonu terör örgütlerinin katliam ve tahribatıyla sarsılıyor… 1991’den 2013 yılına kadar, tam 22 yıl boyunca merkezî hükûmet otoritesinin bulunmadığı ve savaş lortlarının başını çektiği çetelerin acımasız, vahşi mücadelesinin hüküm sürdüğü Somali’nin, belini doğrultmasına bir türlü izin vermiyorlar! Somali konum itibariyle Afrika kıtasındaki en stratejik ülkelerden biri… Hint Okyanusu ile en uzun sahile sahip. Babü'l-Mendep Boğazı’nın Afrika yakasını teşkil ediyor. Bunun yanında, çok zengin yer altı kaynakları da mevcut. Ama gelin görün ki, bunlardan Somali halkının istifade etmemesi için sömürgeciler her yolu deniyorlar ve maalesef şu ana kadar başarılı da oldular… Somali toprakları kısmen İtalya, kısmen de İngiliz sömürgesi iken, 1960’ta bağımsızlığını kazandı. Lakin bağımsızlığın devamı beklendiği gibi gelmedi. 1969’da kansız bir darbe ile iktidara gelen Siyad Barre, Somali’yi büyütmek gibi ham hayallere kapıldı. Etiyopya’nın doğusundaki Somalililerin yaşadığı bölgeyi de ülke topraklarına katmak için, Batı Somali Özgürlük Cephesi (WSLF) adlı teşkilata destek verdi. Bu yüzden Sovyetler Birliği’nin desteklediği Etiyopya ile savaşa girişti ve kaybetti… Amerika’ya yanaşan Barre, IMF’nin Somali’ye biçtiği kötü reçetelerle günden güne daha da başarısız oldu ve sonunda kontrolü büsbütün kaybetti. Nihayet 1991’de iktidardan düştü. Ondan sonra Somali felaket üstüne felaketle boğuştu.
1993 yılında Birleşmiş Milletler, Somali’ye insani yardım dağıtmak için, Türkiye’nin de iştirak ettiği uluslararası bir güç teşkil etti. Korgeneral Çevik Bir, o güce komuta ediyordu. Ancak BM gücü burada başarısız oldu. Türkiye’de de gösterilen Kara Şahin Düştü (Black Hawk Down) filmi, yardımların dağıtımını engelleyen General Farah Aidid’e karşı yapılmak istenen operasyonun, nasıl başarısızlığa uğradığını anlatır… O dönemde BM Genel Sekreteri olan Mısırlı Boutrus Ghali şöyle demişti: “Somali’de gıdadan çok silah var! Bu silahlar Somalililer tarafından üretilmedi. Onlar dış güçler tarafından dış güçlerin çıkarlarına hizmet etmek için verildi. Bu silahları tedarik edenler bugün işlenen suçların da ortaklarıdır…” Evet, Somali’deki gerçeklerin çok net ve yalın özeti budur. Siad Barre yönetimi devrildikten hemen sonra, Amerika’nın dört tane devasa petrol şirketinin Somali’ye kapak attığını bu arada hatırlayalım!.. Somali’deki Kaos’un giderilmesi için atılan en önemli adımlardan biri de 2011 Ağustos ayında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın beraberinde beş bakan ve kalabalık sayıda milletvekili ve diğer görevlilerle birlikte Mogadişu’ya yaptığı ziyarettir. O tarihten sonra Türkiye kardeş Somali halkına el uzatmak için bütün imkânlarını seferber etti. İlk olarak uçakların inemediği havaalanı pistinin yapılması, havaalanından şehre kadar yol inşaatı ve bir çevre felaketine dönüşmüş olan çöplerin imhası ve ıslahı projeleri hayata geçirildi. Türkiye’nin bu gayretleri birilerini hemen rahatsız etti. 2013 Temmuz’unda Türk Büyükelçiliğine intihar saldırısı gerçekleşti ve bir özel harekât polisimiz şehit düştü. Ancak Türkiye gelen bütün tehditlere rağmen, politikasından asla sapmadı ve Somali’ye desteklerini sürdürdü. Bu meyanda Mogadişu’da, yeni ve çok maksatlı bir elçilik binası ve kampüs inşa etti. Bu kampüste aynı zamanda, Somali asker ve polislerine eğitim verme altyapısı da hazırlandı.
2013’ten beri aslında bütün olumsuzluk ve dış destekli terörist saldırılara rağmen, Somali’de kamu düzeninin tesisi ve devletin yeniden bütün unsurlarıyla ülkede kontrolü sağlaması yolunda, epeyce mesafe alındı… Ancak şartlar çok çetin. Bir taraftan son yedi yılda hüküm süren kuraklık ve buna bağlı olarak yaşanan kıtlık ve açlık… Diğer taraftan Eş-Şebab örgütü üzerinden yürütülen ve temelde Somali’yi de Sudan gibi, en az iki parçaya bölmeye çalışan sinsi planlar hep devrede oldu! Yirmi küsur sene hüküm süren anarşi ve terör döneminde, Somali’nin hâli vakti yerinde olan ve iyi yetişmiş insanları dış ülkelere kaçmak zorunda kaldı. Bunların çoğu İngiltere, Hollanda, İsveç-Norveç ve Danimarka gibi Kuzey Avrupa ülkelerine sığındı. Hâl böyle olunca sermaye gücü ve bilgi birikimi ile ülke kalkınmasında lokomotif güç olacak unsurlardan mahrum kalındı…
Özetlersek, Somali’nin işi çok ama çok zor! Bereket versin ki, Türkiye gibi her hâl ve şart altında yardım elini uzatan bir dostu var. Son saldırıdan hemen sonra, Somali halkının yaralarını sarmak için imkânlarını seferber eden ülke yine Türkiye oldu. Küresel güçler katiyen istemese de, Somali halkı, sonunda terörü mutlaka alt edip refah yolunda ilerleyecektir. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.