Kılıçdaroğlu neyi açıklayacak?

A -
A +
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu arasında, çok sert polemikler yaşanıyor. Kılıçdaroğlu sürekli itham ediyor. Ama iddialarını bir kez olsun ispatlamış değil!..
 
 
Son birkaç gündür, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın; Hükûmet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in, karşılıklı olarak çok sert polemikler içine girdiği bir siyasi gerilim yaşanıyor… Bunun fitilini ilk ateşleyen Kılıçdaroğlu oldu. Siyaset sahnesine çıktığı ilk zamanlardan beri, hep yaptığı aynı şeyi bir kere daha tekrarladı. Cumhurbaşkanına yönelik olarak şu iddiada bulundu; “Çocuklarının, dünürünün, eniştesinin, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün, yurt dışında, vergi cennetinde bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiklerini biliyor musun? Sen misin yerli, ben miyim yerli? Bunun cevabını bekliyorum…” Dikkat ediniz, burada doğrudan ve çok ciddi bir ithamda bulunuyor, ana muhalefet lideri. Ancak bu iddia ve ithamla ilgili en ufak bir belge, bilgi ve yeterli malumat dahi yok. Mesel yurt dışında, ‘vergi cenneti’ diye tanımladığı hangi ülkede, hangi şirkete para yatırıldığına dair bir ayrıntı vermiyor. Sadece suçlamada bulunuyor. Hatırlayınız, Kemal Kılıçdaroğlu siyasi arenaya çıktığı ilk zamanlardan beri, benzer şekilde birçok kişiye böyle ithamlar yöneltti. Fakat bugüne kadar, bunlardan bir tanesinin delilli ispatlı şekilde sonuca bağlandığını ben hatırlamıyorum.
Mesela geçmişte AK Parti’de genel başkan yardımcısı olarak siyaset yapan ve hâlen HDP milletvekili olarak Meclis’te bulunan Dengir Mir Mehmet Fırat hakkında uyuşturucu kaçakçılığı gibi son derece ağır bir suçlamada bulunmuştu… Bu suçlamayı belgelerle ispatlayacağını iddia eden Kılıçdaroğlu, Dengir Fırat ile birlikte çıktığı televizyon programına, söylediği gibi bir delil, belge filan ortaya koyamadı… Lakin yaptığı suçlamalar, günlerce, haftalarca medyada de polemik konusu olmuştu. Siyasi itibara kastetmek diye bir şey varsa, bu hadise çarpıcı bir örnektir. Aynı şekilde Kılıçdaroğlu ile eski Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında da benzer suçlama ve restleşmeler yaşandı. Ve Kılıçdaroğlu iddia ettiği gibi, Gökçek’i köşeye sıkıştıracak bir tane belge ortaya koymadı, koyamadı. Yalnızca suçlamalarda bulundu. Ve bu sebeple konu yargıya da taşındı. Vs. vs... Şimdi Cumhurbaşkanına yönelttiği suçlama konusunda sonucun nereye varacağını gelişmelere bakıp göreceğiz. Şunu hemen belirtelim. Erdoğan’ın bu ithamlara karşı reaksiyonu çok sert oldu. Aynen şunları söyledi; “Aynı zamanda müfteridir, yüzsüzdür. Eskiden beri şahsım ve ailem hakkında aslı astarı olmayan yalanlar üretir. Sanki hiçbir şey olmamış gibi pişkince çirkefliğe devam eder. Çocuklarım, kardeşim, eniştem, dünürüm, eski özel müdürüm yurt dışına milyonlarca dolar göndermiş. Daha önce de benim 3 milyar dolar param olduğunu iddia etmişti. Bu iddiaların da müşterisi çıkıyor. Müdde-i, iddiasını ispatla mükelleftir… Ben buradan artık ismini bile zikretmeye tenezzül etmediğim zata soruyorum; öne sürdüğün iddiaların belgesi var mı? Varsa çıkar hemen gereğini yapayım. Yoksa çık milletin önüne özür dile. Aksi hâlde dünyanın en alçak suçu olan iftiracı konumuna düşeceksin. Tayyip Erdoğan’ın yurt dışında bir kuruşu varsa, herhangi bir bankada bunu ispat etsin. İspat ettiği anda, Cumhurbaşkanlığı makamında bir dakika durmayacağımın garantisini veriyorum. Bunu ispat edemeyen Kemal acaba o makamında duracak mı? O da bana garantisini versin…”
Evet, Cumhurbaşkanının söyledikleri gayet açık ve net… Bakalım CHP lideri bu meydan okumaya karşı ne yapacak? Daha doğrusu bir şey yapacak mı? Hükûmet Sözcüsü Bekir Bozdağ da, dün bahse konu iddia ve ithamları sebebiyle Kılıçdaroğlu’na çok sert ifadelerle yüklendi: “Elinde bir belge, bilgi, veri varsa, bunları kamuoyuna açıklamayan namussuz, şerefsiz, alçak müfterinin tekidir…” Gerilimin bu noktaya tırmanmasının bir sebebi de, bir süreden beri Amerika’da tutuklu olarak yargılanan Rıza Zarrab davası üzerinden üretilip dolaşıma sokulan, iktidar partisi ve özellikle Erdoğan’ın şahsını hedef alan söylentiler… Siyaseti fazlasıyla geren Zarrab davasının nereye uzanacağı, yahut kimleri hedef alacağı henüz bilinmiyor. Fakat bunun etrafında pek çok iddia ve spekülasyon köpürtülüp duruyor. Bunun elbette siyasi etikle bağdaşan bir tarafı yok. Ama kimilerinin zaten böyle bir endişesi yok. Dilin kemiğinin olmadığı gibi!.. İnsan haysiyetiyle oynamak bu kadar ucuz bir şey midir? CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik olarak şöyle bir beyanda bulundu: “Yarın işi gücü bırak, genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapacağı Grup Toplantısını pürdikkat izle…” Böyle bir açıklamanın kamuoyunun dikkatini 24 saatliğine de olsa ayağa kaldırılması taktiği olduğu besbelli. CHP bu yöntemi hep kullanır, ama şimdiye kadar beklediği sonucu aldığı pek görülmedi. Bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni bir şey söylemeyeceği galip ihtimal…  Fakat zihinleri çelmek için, yeni birtakım ithamlarda bulunmasına kesin gözüyle bakılabilir. Özetlersek, Kılıçdaroğlu’nun yurt dışına para kaçırma konusunda Cumhurbaşkanı ve AK Parti’yi ilzam edecek şekilde bir belge ortaya koyma ihtimali yok. Bunu niçin bu kadar kesin söyleyebiliyoruz? Eskiden beri söylediklerine ve altı hep boş çıkan iddialarına bakarak!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.