Tarihî zirve, tarihî karar…

A -
A +
İslam İşbirliği Teşkilatı, belki de ilk defa bu derece etkili biçimde kendi misyonuna sahip çıkıyor… Bu kararlılığın sonuç alınıncaya kadar sürdürülmesi gerekiyor: “Doğu Kudüs Filistin’in Başkentidir.”
 
Salı günkü yazımızda, İstanbul’da toplanacak olağanüstü zirvede, İslam İşbirliği Teşkilatından (İİT) beklenen şeyin ne olduğunu özetlemeye çalışmıştık. Öncelikle İslam âlemindeki dağınıklık, eziklik ve ürkekliğin izale edilmesi… Dünkü zirve sonuç bildirgesinde ortaya çıkan kararlılık, bu yöndeki beklentilerin bir ölçüde tezahür ettiğini memnuniyetle gördük. İİT, belki de ilk defa bu derece etkili biçimde, üstlenmiş olduğu misyonu sahipleniyor. 1969 yılı Ağustos’unda, bir Yahudi’nin Mescid-i Aksa’yı kundaklamasından bir ay sonra, İslam ülkelerinin devlet ve hükûmet başkanları; 22- 25 Eylül tarihlerinde, bu menfur saldırıya tepki olarak Fas’ın Rabat şehrinde İslam Konferansı başlığı altında toplanmıştı. Daha sonra İslam Konferansı Teşkilatı olarak devam eden ve İslam ülkeleri arasında dayanışma ve iş birliğini sağlama hedefini güden yapı, nihayet 2011 yılında İslam İşbirliği Teşkilatı olarak nihai statüsüne kavuştu. İİT bugüne kadar birçok toplantı ve zirve gerçekleştirdi. Lakin üzülerek belirtelim ki, İslam Dünyasının ortak gücünü ve potansiyelini yeterince aksettirecek çapta etkili karar ve uygulamalar bir türlü sadır olmadı. O yüzden, doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan bu son olağanüstü zirve çağrısını yaptığında şahsen endişe etmiştim. Acaba bu zirve de öncekiler gibi sıradan mı olacak? Çok şükür ki, öyle olmadı. Tam aksine, Filistin ve Kudüs konusunda şüphe ve tereddütlerin arttığı bir zamanda, İslam Dünyasının gönlüne su serpecek ve istikbal için büyük ümit verecek bir karar çıktı.
Evet, İstanbul’da gerçekleşen tarihî zirvede tarihî bir karar alındı. “DOĞU KUDÜS FİLİSTİN’İN BAŞŞEHRİDİR…” Bu karar, belki de 1948’den itibaren kaçırılmış olan pek çok fırsatın zaman içinde telafi edilebilmesine kapı aralayacaktır. Bu başlangıç çok önemli! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirve kapanışında söylediği üzere, Kudüs’ün sahipsiz olmadığı dünyaya gösterildi. İİT’nin kurulmasının sebebi, yukarıda da ifade edildiği üzere, Kudüs’ün kutsiyetinin ve tarihî statüsünün korunmasıdır. Tekrar altını çizelim, Kudüs Müslümanların kırmızı çizgisidir. O sebepledir ki, “Kudüs konusunda dünyaya ibret olacak bir vahdet tablosu” İstanbul’da çok net biçimde tezahür etmiştir. Bu tabloya rağmen, Trump ve avanesi “kendi çalıp kendi oynamaya” devam edebilir. Ama ABD’nin bu konuda içine düştüğü yalnızlık çok dikkat çekicidir. Çekya ve Finlandiya gibi iki butik devletin dışında, kimse Trump’ın saçma sapan kararına destek vermedi. ABD ve İsrail’in izole edilme süreci, bu şekilde sürdürülmelidir. Trump’ın bu saçma sapan kararı, ABD’yi Filistin – İsrail meselesinde arabulucu olmaktan çıkarmıştır. Tek başına bu sonuç bile Amerikan Başkanı’nın içine düştüğü yanlışı ortaya koymaktadır. Zorbalıkla, kaba güçle sonuç alacağını hesaplayan ABD ve İsrail, bir an evvel bu hatalı yoldan dönmelidir. Şayet samimi olarak barıştan yana iseler, bunu yapmaları gerekir. Sayın Erdoğan’ın zirve açılışında ve kapanışında söylediği tarihî sözler, uluslararası arenada büyük yankılar yapacaktır. Bunu göreceğiz. “İman varsa, imkân da vardır… O başı dik yürüyen Filistinli çocuklara selam olsun!”
Filistin meselesinde uluslararası camia son yetmiş yılda üzerine düşeni, ne yazık ki gerektiği biçimde yerine getirmedi. Medeni dünya artık bu utancı sona erdirmelidir. “Evanjelist düşüncenin ürünü olan bu çirkin tablo artık ortadan kalkmalıdır…” Bunun için en büyük görev yine İslam ülkelerine düşüyor. Bu arada dünyanın diğer devletlerinin de Filistin’in bağımsızlığını tanıma görevi kaçınılmazdır. Erdoğan’ın zirve açılışında ve kapanışında, bütün dünyanın gözleri önüne serdiği İsrail vahşetini yansıtan fotoğraf, ABD desteğinde işlenen insanlık suçunun resmidir. Birleşmiş Milletler bu utanç tablosunu seyretmeye daha ne kadar devam edecektir? BMGK’nın 242, 338 ve 478 sayılı kararları ortada. Ve bu kararların altında Amerika’nın imzası da bulunuyor. Cumhurbaşkanı dün bu noktaya birkaç kere dikkat çekti. ABD şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da yanlışta ısrar edebilir. Ama Amerika dünyayı burnundan yakalayarak ardından sürükleyemez. Ve elbette “Dünya beşten de büyüktür!..” İslam Dünyasından dün kuvvetli bir ses yükseldi. Temenni ediyoruz ki, bunun hayırlı neticeleri olacaktır. Avrupa Birliği’nin Trump’ın saçma sapan kararına karşı aldığı doğru tavrı da barış adına olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. 
İsrail ABD’nin sırtında bir kamburdur. Ve bu kambur günden güne daha da büyüyor… Amerikan halkının Vietnam savaşında olduğu gibi, yönetimin Orta Doğu politikalarına da isyan etmesi yakındır. Donald Trump, başkanlık koltuğunu muhafaza edebilmek için çok tehlikeli bir atraksiyonda bulundu. Bu karar, Trump’a ve ABD’ye pahalıya patlayacaktır. Bunu bir kenara yazınız. İstanbul’da dün alınan tarihî karar yeni bir başlangıçtır. Bunun devamı gelecektir. Ve inşallah Filistinlilerin yüzü er geç gülecektir. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.