ABD’nin açık mağlubiyeti

A -
A +
Bir hafta içinde, Amerika Birleşik Devletleri uluslararası arenada, tam iki defa kaybeden taraf olarak tescil edildi… ABD, İsrail’in peşine takılıp sürüklendiği sürece, daha da “marjinalleşecektir”!..
 
 
Evet, “Dünya 5’ten büyüktür… Hele hele 1’den hayli hayli büyüktür. 196 kez büyüktür!” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM’nin mevcut yapısına itirazını özetleyen “DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR” sloganını biraz daha açarak, BM Teşkilatını ve dünya devletlerini tehdit etme cüretinde bulunan ABD’ye çok net mesajlar verdi. Para ve silah gücüne güvenerek, kendi haksız ve zalim politikalarına destek vermeyen ülkeleri açıkça tehdit eden ABD Yönetimi, BM zemininde; bir hafta içinde, tam iki defa kaybeden taraf olarak tarihe geçti. Trump’ın İsrail’deki elçiliğini Kudüs’e taşıma yolunda aldığı saçma kararına karşı, BMGK’da 14’e karşı tek başına kaldı. Veto hakkını kullanarak aleyhinde alınan kararı engelledi. Ancak bütün dünyanın önünde, çok mahcup duruma düştü. Bu kararı kendisine hakaret olarak kabul eden ABD, esas dışlanma ve mağlubiyeti BM Genel Kurulunda yaşadı. Daimî Temsilci Nikki Haley ve Donald Trump’ın aleni tehditleri sökmedi ve dünya devletleri ABD’ye acı bir ders verdi… Düşünebiliyor musunuz, koskoca Amerika, peşine takılıp sürüklendiği İsrail ile birlikte, yanlarına ancak yedi tane ‘mahalle büyüklüğünde’ devletçik çekebiliyor!.. Mahalle dediğime bakmayın, mesela ABD’nin yanında hayır oyu kullanan ülkelerden Nauro’nun nüfusu; bazı kaynaklarda 9 bin, bazısında ise 13 bin olarak geçiyor. Bu rakam, ancak İstanbul’daki büyük sitelerden birinin nüfusuna denk düşer. Yani “Süper Güç” Amerika’nın düştüğü hâller böyle!
Amerika İsrail’in kuyruğuna takılıp sürüklendiği sürece, böyle utanç verici durumlardan kurtulamayacaktır. İstediği kadar tehditler savursun nafile… Bakınız oylamada çekimser oy kullanan, 35 ülkenin ekseriyeti ufak tefek devletler. İçlerinde dişe dokunur ülke olarak Kanada, Filipinler, Avustralya, Meksika, Arjantin ve Polonya var. Aynı şekilde oylamaya katılmayan 21 ülkeye baktığınızda da, siyasi istikrarsızlık ve yoksulluk içinde çırpınan Myanmar, Kenya ve Ukrayna’yı hariç tutarsanız, gerisi mini devletler. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifade ettiği üzere, Beyaz Saray’ın telefonların başına geçerek; tek tek ve açıktan tehdit ettiği ülkelerin içinde, ancak ve ancak bu kadarını etkileyebildi! Ama beri tarafta, Çin; Rusya, İngiltere ve Fransa gibi BM daimî üyeleriyle birlikte, Hindistan, Japonya, Brezilya vb. büyük devletler, ABD’nin haksız ve hukuksuz kararına karşı net bir tavır sergilediler. Bu kararın alınmasında şüphesiz, İslam İşbirliği Teşkilatı zirve dönem başkanı olarak, Türkiye’nin öncü rolü büyüktür. Ama bu karar, tam yetmiş yıldır mağdur olan Filistin halkı için büyük bir moral olmuştur. Bunun sonuçları da orta ve uzun vadede görülecektir.
Tabiatıyla ABD’nin bu mağlubiyeti hazmetmesi zor… O yüzden de rahat durmayacak ve bazı ülkeleri rahatsız edecek provokasyonlara girişecektir. Lakin ABD bu mağlubiyetin yanında, Filistin-İsrail meselesinde arabulucu konumunu da kaybetmiştir. Fransa Devlet Başkanı Macron, “ABD Kudüs meselesinde marjinalleşmiştir” derken aslında bir gerçeği dile getirmektedir. Zira 1967’den beri, tam elli yıldır İsrail’in Filistin halkına yaptığı insanlık dışı zulmü, kayıtsız şartsız desteklemektedir. Bu zaman zarfında yüze yakın BMGK kararını veto ederek, tarafgirliğini her seferinde bizzat tescil ettirmiştir. İsrail’in elçisi, Genel Kurul’da küstah bir dille, BM’yi “bostan korkuluğu” diye nitelerken ve “İstediğiniz kadar karar alın, biz bunu asla iplemeyiz…” derken, kime güveniyor? İsrail, devlet olarak BM’nin kararıyla kurulduğu hâlde, bugün onu tanımayacak kadar ileri gidebiliyor. Ve bu küstahlıkta, ABD İsrail’i kayıtsız şartsız destekliyor. Acaba İsrail’i memnun etmek için UNESCO’dan çekildiği gibi, BM’nin geri kalan mekanizmalarında da çekilir mi?! Durum bu kadar ayağa düşmüş çünkü... Dolayısıyla ABD’nin bu konuya olumlu katkı yapma imkân ve kabiliyeti kalmamıştır. Bu mesele artık BM zemininde yeni bir platforma taşınmalı ve çözüm için beynelmilel mekanizmalar daha aktif biçimde devreye girmeli. Ve Filistin halkının başta işgal edilmiş toprakları olmak üzere, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletiyle birlikte, bütün hakları kendisine iade edilmelidir.
Donald Trump’a gelince, Kudüs ile ilgili vermiş olduğu bu kararın altında kalma ihtimali yüksek. Zaten seçildiği günden beri ne zaman koltuğundan kaldırılacağına dair spekülasyonlar sürüyor… Amerikan medyası BM’deki son hezimetten sonra, kendisini iyice tefe koymuş bulunuyor. Bunun mutlaka bir bedeli olacak. Züccaciye dükkânına giren fil gibi, dünya siyaset ve ekonomi dengelerini altüst eden, akıl ve mantıktan uzak saçma sapan kararlar alan Trump’ın, küresel barışa büyük tehdit teşkil eden bu tuhaf davranışlarını, Amerikan halkı da herhâlde daha fazla taşımayacaktır! Şu hâle bakar mısınız; ABD’nin BM elçisi, oylamada ret ve çekimser oy kullanan ve katılmayan ülke diplomatlarına resepsiyon davetinde bulunuyor…  Bu şekildeki havuç-sopa politikası bir sonuç getirmeyecektir. ABD kabul etmese de, hegemonik gücünü kaybetmiş bulunuyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.