Trump sıkıştıkça saldırganlaşıyor!..

A -
A +
ABD Başkanı ve aile fertlerinin Rusya ile şüpheli ilişkileri konusundaki tartışmalar, giderek Richard Nixon’ın Watergate skandalına benzerlik kazanıyor. Acaba sonuç itibarıyla da aynı benzeşme olacak mı?
 
 
Ülke içinde başı sıkıştıkça, Donald Trump dış politikada daha saldırgan bir tavır sergiliyor… Fakat bu agresif üslubu onu kurtarmaya yetecek bir vasıta olamaz elbet. Hatta yarardan ziyade zarar vereceğe benziyor. Koltuğa oturduğu günden beri, hakkında her geçen gün daha yoğunluk ve kesinlik kazanan iddiaların ardı arkası kesilmiyor. Bu konuda her şey Türk medyasına yansımıyor belki, lakin Amerikan ve diğer yabancı yayınlarda neler yazılıyor neler!.. Trump’ın ve aile fertlerinin, bazı Rus vatandaşlarıyla olan şüpheli ilişkileri, giderek eski başkanlardan Richard Nixon’ın Watergate skandalına benzerlik kazanıyor. Nixon’ın rakip parti elemanlarını gizlice dinleme teşebbüsü, sonunda onu gözyaşları içinde istifasını vermeye götürmüştü. Şayet istifa etmeseydi daha fena olacaktı. Nixon istifa ile yargılanmaktan kurtuldu, lakin devletine ve o kadar kırgındı ki, öldüğünde devlet mezarlığına gömülmeyi bile reddetti. O Nixon ki, arkasında FBI’ın kaydı hayat şartıyla başkanı (77 yaşında ölene kadar koltukta kaldı) Edgar Hoover’ın kayıtsız şartsız desteğine sahipti… Gelgelelim Trump göreve gelir gelmez, Hoover’dan sonra en uzun müddet FBI başkanlığı yapmış Robert Mueller’i, kendisine yeterince sadakat göstermediği için istifaya zorlamıştı. Şimdi o Mueller, Rusya’nın başkanlık seçimlerine gizli müdahalesi konusunda soruşturmayı yürüten savcı ve Trump’ın ensesinde boza pişiriyor…
Birkaç gün önce Mueller bu konuda Trump’ı yüz yüze sorgulamak istediğini açıkladı. Vaktiyle Nixon’ı da bu şekilde yüz yüze sorgulamak istemişlerdi. Fakat Nixon, doğrudan ifade vermek yerine 1200 sayfalık yazılı açıklama yapmak yoluna gitmişti. Ancak yukarıda da işaret ettiğimiz üzere, hiçbir gayreti netice vermemiş ve çaresiz istifayı basmıştı. Trump için benzer bir sürecin köşe taşları döşeniyor gibi. Öyle ki, ilgili mekanizmalar her gün bir taraftan kendisini sıkıştırıyor. Ve bu tazyikler sonucunda Trump, çok önemli bir itirafta bulundu. Bu itiraf, aynı zamanda iki yıllık bir saklama-savsaklama ve inkârın da ifşası oldu. Trump, oğlu Donald Trump Jr’ın 2016 Haziran’ında Kremlin bağlantılı bir Rus bayan avukatla yaptığı görüşmeyi önce inkâr etmişti. Daha sonra bu görüşmenin seçimlerle alakalı değil, Amerikan vatandaşlarının Rus ebeveynlerin çocuklarını evlat edinmesine dair olduğunu söylemişti. Fakat sonunda işin doğrusunu söylemek zorunda kaldı. Evet, bu görüşme Trump’ın bir rakibi hakkında bilgi edinme maksatlıydı… İşte zurnanın zırt dediği yer de burası!
Amerikan toplumu, başkanlarının yalan söylemelerini asla kabullenemez. Daha önce Bill Clinton, Beyaz Saray’da görevli Monika Lewinski adlı kadın ile ilişkisi hakkında doğru bilgi vermediği için başına neler gelmişti neler… Düpedüz istifaya zorlanmıştı. Fakat o istifa etmek yerine aşağılanmayı kabul ederek koltuğunu muhafaza edebilmişti. Etmesine etmişti, ama hem kendi ailesi hem de Amerikan toplumu nazarında fena hâlde itibarı örselenmişti. Senato’daki sorgusunda dokuz saat boyunca en çetin ve aşağılayıcı sorulara muhatap olmuş ve pek çok şeyi pişmanlık ve üzüntü içinde itiraf etmişti...
Şimdi tekrar sormak gerekiyor, acaba Trump da sonunda böyle bir vaziyete düşer mi? İki yıl boyunca inkâr ettiği, yanlış veya eksik bilgi verdiği bir konuda, sonunda gerçeği itiraf etmesi, acaba Trump’ın yararına mı olacak?.. Yoksa Amerikan Devletinin fena hâlde rahatsızlık duyduğu ve bunu en net biçimde izhar etmekten kaçınmadığı, Rusya’nın seçimlere müdahale etme iddiasını tersi yönde güçlendirip, bedelini fena hâlde ödetir mi? Trump bu gibi tazyikler karşısında köşeye sıkıştıkça hem içeride hem dışarıda saldırganlaşıyor…
İçeride şimdiye kadar kendi kadrosundan en az 72 kişiyi (Kimisini eski dışişleri bakanı Tillerson gibi Twitter mesajlarıyla) kovdu veya onları istifa etmeye zorladı. Dışarıda da birçok ülkeyi ve yöneticilerini kaba bir üslupla tehdit etti. Bunlardan biri de İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani. Dün itibarıyla İran’a uygulanacak yaptırımların birinci etabı yürürlüğe girdi. İkince ve çok daha katı ve yıkıcı yaptırım dalgası kasım ayında başlayacak. Ve şayet bir değişiklik olmazsa bu gidişle ABD-İran arasında bir sıcak çatışmanın çıkması kaçınılmaz hâle gelebilir!.. Gerçi benzer bir tehdidi daha önce Kuzey Kore’ye karşı da ika etmişti. Devlet Başkanı Kim Jung-Un’u “Roket Adam” gibi bir lakapla tahfif etmişti. Sonra ne olduysa oldu ve aynı Trump bu roket adamla can ciğer kuzu sarması oldu. Fakat başka devlet yöneticileriyle aynı şekilde hızlı barışma olmuyor. Mesela Angela Merkel ile… Bakalım Amerikan yargısı çemberi daraltıp sıkıştırdıkça Bay Trump daha ne gibi atraksiyonlar yapacak?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.