İctima mebzul velakin karar…

A -
A +
Arap ülkelerinin liderleri birkaç gündür Mekke-i mükerremede peş peşe toplantılar yapıyor. İlki Körfez Ülkeleri İş Birliği Zirvesi idi. Peşinden Arap Birliği Zirvesi, akabinde de İslam İş Birliği Teşkilatı Olağan Toplantısı…
    Öncelikle bu zincirleme zirvelerin Riyad veya Cidde’de değil de, Mekke-i mükerremede yapılması dikkat çekici… Ev sahibi, Suudi Arabistan Meliki Selman bin Abdülaziz’in; “Hâdimü’l-Harameyni’ş-Şerifeyn=İki mübarek beldenin hizmetkârı” sıfatını da ön plana çıkararak, nüfuzunu pekiştirme maksadının akla gelmemesi mümkün mü? Elbette bunun, gelen misafirlerin ramazan ayında, kolayca umre yapması şeklinde bir izahı da vardır!.. Neyse biz konunun aktüel tarafına gelelim. Bu seri zirveler, Orta Doğu’da suların fena hâlde ısındığı bir dönemde yapılıyor. Amerika’nın İran’ı iyice köşeye sıkıştırmak maksadıyla, yığınak üstüne yığınak yaptığı ve işi kılıfına uydurmak için de, tıpkı 2003’te Irak’a karşı yapıldığı gibi, bir kirli senaryoyu sahnelemekte olduğu süreçle paralel icra ediliyor… Bu sinsi adımların neticesinde, doğrudan bir müdahale veya bir vekâlet savaşı başlatmak için kesif faaliyet var! Trump’ın acil durum hükümleri çerçevesinde, Kongre’yi devre dışı bırakarak S. Arabistan, BAE ve Ürdün’e 8 milyar dolarlık silah satma kararı almasını bu köşede işlemiştik. Trump’ın Güvenlik Danışmanı John Bolton’un, BAE’de ticari gemilere yapılan saldırı ile ilgili olarak, yukarıda işaret ettiğimiz kirli senaryoya uygun biçimde, İran’ı hedef tahtasına oturtacak delilleri sunma hazırlığı tam gaz devam ediyor… Saddam Hüseyin’in hiç olmayan kitle imha silahlarının, Irak’ı işgal için nasıl kullanıldığını hatırlayınız. Biz bu filmi görmüştük!.. İşte bu atmosferde Arap ülkelerinin yöneticileri, dostlar alışverişte görsün hesabı zirve üstüne zirve yapıyorlar. Hani meşhur laf var ya, “İctima mebzul velakin karar mafiş!..” Yani toplantı çok ama karar yok. Karar olsa bile mafiş tatbikat! Peki, vaziyet neden bu kadar perişan? Çünkü Arap devletlerinin her biri kendi içinde bin türlü problemle boğuşuyor. Mesela 2015 yılından beri Suudi Arabistan’da sürgün hayatı yaşayan Yemen Devlet Başkanı Mansur el-Hadi, ülkesinin yönetiminde ne kadar söz sahibi? Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun hedef aldığı Husiler Yemen’in büyük bir kısmında fiilen kontrol sahibi. Libya’da en az iki hükûmet var… ABD, Fransa ve Mısır’ın desteklediği, savaş lordu General Halife Hafter bir aydır, Ulusal Birlik Hükûmetinin merkezi olan Trablusgarb’ı ele geçirmek için havadan karadan saldırıyor. Zirveye katılan Ulusal Birlik Hükûmetinin Dışişleri Bakanı belki de Trablus’a dönüp dönemeyeceğinin endişesi içinde!.. Sudan’da sekiz aydan beri sokak gösterileri dinmiyor. Ömer el-Beşir’den yönetimi devralan geçici askerî konseyin başkanı General Abdulfettah el-Burhan, üniformasını çıkarıp sivil kıyafetle zirveye iştirak etti. Ancak Hartum’da genelkurmay karargâhının önünde oturma eylemi yapan göstericiler, “sivil idare istiyoruz…” diye diretiyor. Örnekleri çoğaltabiliriz. Bu şartlar altında toplanan zirvede, Suudi Arabistan Meliki Selman bin Abdülaziz, İran’ı, Arap ülkelerinin içişlerine karışmakla suçluyor. Elhak doğrudur. İran’ın, Irak’ta giderek pekişen ve resmî işgalci ABD’nin dahi hâkimiyetinin ötesine geçen nüfuzu malum… Keza 2011’den beri Suriye’de rejimle birlikte işlediği cinayetler, katliam ve bu bahtsız ülkenin geleceğinde açmış olduğu silinmesi imkânsız derin yaralar ortada!.. İran şöyle böyle değil, Irak’tan Yemen’e; Lübnan’dan Suriye’ye, Bahreyn’den Suudi Arabistan’a, Umman’a kadar hemen her yerde ben varım diyor ve tepkilere aldırmaksızın bildiğini okuyor… Ve bu yüzdendir ki, Zirve’ye katılan Irak Devlet Başkanı Berham Salih, Melik Selman’ın İran’ı suçlayan açıklamalarına iştirak etmedi (edemedi), aynı şekilde zirve sonuç bildirisini de imzalamadı. Burada bir fantezi yapalım. Arap Birliği zirvesinde, İran’a kınama kararı oy birliğiyle çıkmadı. Peki, aynı durum İsrail için söz konusu olsa, oy birliği ile çıkar mıydı? Zinhar!.. “Gölge İsrail” konumuna düşen Birleşik Arap Emîrliklerinin, çoktan beri Veliaht Prens Selman üzerinden etki alanına aldığı S. Arabistan, bu hususta amiyane tabiriyle kayış atardı… Evet, İsrail’de hükûmet krizi çıktığı için, Trump’ın ucube “Barış Planı” şimdilik raftan indirilemedi. Bir süredir ısındırma hareketleri için lanse edilen, Bahreyn’deki konferansı protesto etmek için ses tellerini zorlayan Mahmut Abbas, bir süreliğine üzerindeki baskıları savabilir. Fakat İsrail ve Trump’ın bundan sonraki ortak serüveninin nasıl gelişeceği de belli değil. Maalesef olumlu bir bekleyiş içinde olamıyoruz. Zira düne kadar iyi kötü İsrail karşısında en azından şeklen bir Arap Cephesi vardı. Ne yazık ki o da artık mevcut değil. İstediğiniz kadar zirve yapın. Nafile!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.