“Rüşvet-i kelâm” yetecek mi?

A -
A +
Dünya Sağlık Teşkilatı, yeni koronavirüsün yarasalardan doğal yollarla bulaştığını resmen açıkladı. Şimdiye kadar bu konuda hayli tartışmalar yaşanmıştı. Özellikle ABD cenahından farklı iddialar vardı…    
“Koronavirüs yarasalardan doğal yollarla bulaştı.” Nokta. Bu açıklamayı yapan en yetkili durumdaki kurum, Dünya Sağlık Teşkilatı (DST). Bu resmî beyan şimdiye kadarki birtakım farklı iddia ve tartışmaları da esasen sonlandırmış olmalı. Gelgelelim, Çin’i hedef tahtasına koyan bahse konu tartışmalar hiç bitmeyecek gibi görünüyor. Trump’ın ve Mike Pompeo’nun söylemleri bunu net biçimde ortaya koyuyor! Hedef hem insan sağlığı hem de ekonomik bakımdan dünyayı kasıp kavuran, virüsün doğum yeri olan Çin’i, bir şekilde sorumlu tutmak ve mümkünse buradan ‘bazı şeyler’ devşirmek… Bu ‘bazı şeyler’ ifadesine çok şey sığdırmak mümkün. Şimdiden kimi ülkelerde başlatılan veya başlatılmak istenen davalarla, yüz milyarlarca dolarlık tazminat koparmak çok zor hatta belki imkânsız. Lakin Çin’i siyaseten köşeye sıkıştırarak en azından onu dünya nazarında manen suçlu durumuna hapsetmek… Sevimsiz kılmak ve bu yolla rekabet gücünü etkilemek, bazı pazarları bu sayede elinden almak vs. vs... Hâlihazırda salgının merkez üssü durumunda olan ve nisan ayında 20,5 milyon insanın işini kaybettiği ABD’de, yönetimin bir kanadı (Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı…) bunu yapmak istiyor. İşin şakası yok. 1929’daki büyük ekonomik buhranla kıyaslanan bir durum söz konusu. Ve kasım ayında başkanlık seçimleri var. Trump bu yüzden büyük bir açmazın içinde. Bu sebeple de sık sık çelişkili ve ayağı yere basmayan açıklamalarla kendisini temize çıkarmaya çalışıyor. Fakat istediği bir türlü olmuyor.
Beyaz Saray sürekli olarak Çin’e yükleniyor. Ancak ABD’nin derin tarafı aynı noktada değil. Mesela; virüsün Çin’in Vuhan şehrindeki Viroloji laboratuvarından bulaştığı yolundaki iddialara, ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü katılmadı. Aynı şekilde Genelkurmay Başkanı Mark Milley, virüsün laboratuvar ortamında üretildiği iddialarının inandırıcı olmadığını söyledi. Bu konuda bariz çelişkilere düşen Dışişleri Bakanı Pompeo ise, sırf Trump ile ters düşmemek için, bazen komik ve mantık sınırlarını tırmalayan şeyler söylemeyi sürdürüyor. “Çok büyük kanıt var” diyor. Ama bu “kanıt"ın ne olduğunu söyleyemiyor. ABD Dışişleri Bakanı, yapay virüs iddialarının tutmadığını görünce, bu defa Çin’in salgınla ilgili bilgileri sakladığını ve zamanında açıklama yapmayarak, dünyayı büyük bir felakete sürüklediğini dillendirmeye başladı. Trump da, “Çin Virüsü” söyleminden bir sonuç alamamakla beraber huyunu terk etmiyor. Basın toplantısında, “Virüsün kaynağının Vuhan Viroloji Enstitüsü olduğuna kuvvetle kanaat getirmenizi sağlayan bir delil gördünüz mü?” sorusuna, “Evet gördüm. Evet gördüm. Ve Dünya Sağlık Teşkilatı utanmalıdır. Çünkü Çin’in Halkla İlişkiler Şirketi gibi davranıyor…” dedi. Bilindiği üzere kısa bir müddet evvel, ABD DST’na sağladığı yıllık 400 milyon dolarlık fonu askıya aldı… Yani Birleşmiş Milletlerin bu alt kuruluşu, fena hâlde Washington’un hedef tahtasında.
DST virüsün yapay değil, yarasalardan doğal yollarla bulaştığını açıkladıktan sonra bir şey daha belirtti: “Çin’in Vuhan şehrindeki hayvan pazarı (Ki, bu hayvan pazarı yukarıda bahsi geçen Viroloji Laboratuvarına çok yakın mesafede) virüsün yayılmasında rol oynadı.” Şimdi bu cümle çok kritik. Hayvan pazarı virüsün yayılmasında nasıl bir rol oynadı? Çin’e yapılan suçlamalardan biri de, şimdiye kadar bütün çağrılara rağmen, dışarıdan bilim adamlarının gelip burada inceleme yapmasına müsaade etmemesi… Dünya Sağlık Teşkilatı bundan sonra nasıl bir adım atabilir? Atacak mı? “HAYVAN PAZARI VİRÜSÜN YAYILMASINDA ROL OYNADI” sözü ABD’ye bir rüşvet-i kelam mıdır? DST’nin hedeften çıkarılmasına yetecek midir? Hiç de öyle olacak gibi görünmüyor. Hayvan pazarının rolünden daha ötelere uzanan konular var… Salgın hastalıktan çok önce başlamış olan ve tamamen ekonomik ve ticari rekabet üzerinden yürüyen ABD-Çin didişmesi, koronavirüs ile birlikte yeni bir şekil aldı… Evet, virüs ilk önce Çin’de ortaya çıktı ve tabii evvela Çin’i vurdu. Fakat Çin kendine mahsus çok katı ve sert metotlarla üç-dört aylık bir zamanda, bu salgını kontrol altına alıp yeniden kademeli şekilde normal düzene geçmek için peş peşe adımlar atıyor. Beri tarafta Amerika aynı şeyleri yapmakta çok ama çok zorlanıyor.
Vaka sayısının bir buçuk milyona, ölü sayısının yüz bine tırmandığı ABD’de, bütün itiraz ve şiddetli tartışmalara rağmen, çaresiz ekonominin motorlarını yeniden çalıştırma tercihi yapılıyor. Ve öyle görünüyor ki, Washington yükün altında ezildikçe; Çin’e de, DST’na da yüklenmeye devam edecek.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.