Gülme komşuna… Hong Kong, New York, Washington!

A -
A +
 
Demokrasi ve insan hakları konusunda herkese nasihat etmeyi, ABD değişmez bir devlet politikası olarak sürdürür ve her sene hazırlattığı raporlarla başkalarına güya karne verir. Lâkin…
 
 
Tam bir yıl önce, Çin’in özerk bölgesi Hong Kong’da; daha sonra şiddete de dönüşecek gösteriler başladığında, Amerikan yöneticileri mağrur bir edayla Pekin’e tavsiyelerde bulunuyordu. Göstericilere karşı hoşgörülü biçimde davranmasını öğütlüyordu. Hatta daha da ileri giderek, aksi durumda insan hakları konusunda Çin Yönetimine karşı, beynelmilel arenada birtakım reaksiyonlarda bulunabileceklerini ihsas ediyorlardı… Nereden nereye! Amerika’da en az kırk eyalete yayılan ve sokağa çıkma yasağına rağmen, iki yüzü aşkın şehirde; yangın ve yağmalarla ortalığın savaş alanına döndüğü bir ortamda, kibirli Washington Yönetimi şaşkın!.. Tabiatıyla Çin ve her seferinde ABD’den tehdit ve azar yiyen İranlı idareciler, bu tabloyu keyifle seyrediyor… Can ve mal emniyetini ortadan kaldıran, kamu düzenini örseleyen siyahi öfke patlamasına karşı, Başkan Trump, probleme çare bulmak yerine tam tersine tahrik edici tweetlerle ortalığı biraz daha geriyor. Bu yüzden de belediye başkanları ve emniyet müdürlerinden çok kaba şekilde kınamalar alıyor. Öyle galiz küfürler, hakaretler yağdırılıyor ki, Trump âdeta şamar oğlanı gibi!
Trump’ı hedef alanların içinde, çok sayıda kilise yöneticisi din adamı da var. Bu saatten sonra Trump Başkan olarak, ne derece etkili bir yönetim ortaya koyabilir ve en önemlisi, kasım ayındaki seçimlerde ne ölçüde başarılı olabilir? Trump’ın uygulamakta ısrar ettiği sertlik politikası, Amerikan toplumuna barış ve sükûnet getirebilir mi? Başkent Washington’a askerî birlikleri yığarak, nümayişçilere gözdağı vermek, nereye kadar etkili olur? Ulusal muhafızların müdahalesini istemeyen valileri, pasif kalmakla ve zayıf olmakla itham eden Başkan Trump, anlaşılan çok derin sosyal ve ekonomik meseleyi hâlâ hafife alıyor ve kaba kuvvetle bunu çözeceğini sanıyor… Evet, daha öncelerde de olduğu üzere, güvenlik kuvvetleri pekâlâ göstericileri dağıtabilir, bir kısmını enterne ederek sokak ve meydanları tahliye edebilir. Ancak bu durum toplumun öfkesini ve kinini dindirebilir mi? Asla!.. Trump ve onun gibi düşünen mutlu azınlığın aksine, halkın büyük çoğunluğu, Amerikan iç barışının karşı karşıya bulunduğu tehlikeye dikkat çekiyor ve bunu reel biçimde ele alacak bir yaklaşım bekliyor. Hâlihazırda ABD toplumu ikiye bölünmüş durumda. Gidişattan endişe duyup, gerçekçi çözüm için bir an evvel harekete geçilmesini isteyenler. Bir de nasıl olsa devletin gücü her zaman otoriteyi sağlar rahatlığı içinde, olayları ve nümayişçileri küçümseyen tuzu kurular… Bakalım gelişmeler hangi tarafı haklı çıkaracak?
Hong Kong’da geçen sene haziran ayında başlayan ve hâlâ daha için için kaynayan gösteriler karşısında, Pekin Yönetiminin bocalamasını bekleyen Washington, istediğini göremedi. Tam aksine son çıkarılan ulusal güvenlik yasası ile Hong Kong daha sıkı bir şekilde Çin’e bağlanmış oldu. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da yaptığı açıklamayla bu durumu teyit etti ve durumu kabullenmekten başka çare olmadığını da açık açık ifade etti. Evet, tam bir sene evvel, ağır suç işleyenlerin Çin’e iade edilmesini düzenleyen tasarıya karşı başlatılan ve aylarca Hong Kong’u felç eden sofistike sokak gösterileri, Çin’in kararlı ve dikkatli tutumu neticesinde kontrol altına alındı. Öyle görünüyor ki, orta ve uzun vadede Pekin Yönetimi, Formoza Adası (Tayvan) için de, bir formül uygulamaya koyacak… Hâlen Tayvan’a kol kanat geren ABD, o vakit nasıl bir karşılık verecek ve nereye kadar sürdürecek, bugünden kesin bir şey söylemek mümkün değil. Fakat Pekin’in, herhâlde iyi hesaplamış olduğu ‘kararlı biçimde hedefe yürüyüşü’ de devam ediyor.
Koronavirüsün ilk baş gösterdiği Çin, aksi yöndeki beklentilere karşılık, belli bir zaman dilimi içindeki sıkı mücadeleyle bu problemi yönetebilir hâle geldi. Ama aynı şeyi ABD için henüz söylemek zor. Hele bu kitlesel olaylardan sonra, virüs salgını yeni patlamalar yaparsa, Amerikan sağlık sistemi altında kalabilir… Ceset sayısı karşısında sokaklarda mobil morglar oluşturmak zorunda kalan New York şehri, malum felaketi henüz geride bırakamamışken, bu defa yakıcı gösterilerle, yağma ve talanlarla sarsıldı. Böyle bir ortamda, eline İncil’i alarak kiliseye yürüme gösterisini yapan Trump’ın bu hareketi bile, savunma bakanı ile genelkurmay başkanına kadar uzanan politik bir skandala dönüştü… Artık her sözü ve hareketi yeni tartışmalara kapı aralıyor… Özetle, Trump’ın mağrur kişiliği en büyük dezavantajı oldu. Mississippi yanıyor!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.