Hafter ve üç benzemez destekçisi...

A -
A +
Libya’da öteden beri giriştikleri müdahaleyi daha da ileriye götürmek isteyen Rusya; Fransa ve Mısır, kaybeden ata oynamanın sıkıntısını yaşıyor. Üç benzemez aktörün her biri açmazlara rağmen ısrarcı...
 
Fransa Devlet Başkanı Macron, ülkesinin mevcut gücünü doğru dürüst hesaplamadan geçmişteki sömürgeci dönemlere benzer maceralara girişiyor… Hâlihazırdaki Fransa, kendi başına büyük büyük meselelerin altından kalkabilecek çapta bir aktör değil. Velakin, Macron bu gerçeği kabullenemiyor. Israrla boyundan büyük işlere kalkışıyor. Bazen Suriye’de olduğu gibi, ABD’nin dümen suyunda; bazen Doğu Akdeniz’de kotarmaya çalıştığı üzere, Avrupa Birliği’nin imkânlarıyla bazı kazanımlar elde etmek istiyor. Ama olmuyor işte!.. Suriye’de ABD’nin yan çizmesiyle, tabir yerindeyse kabak gibi ortada kaldı. Öyle ki, Suriye’den çıkmak için kendi kurmaylarıyla didişen Trump’a, kararını değiştirtmek için yalvar yakar oldu, fakat nafile… Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la birlikte AB’nin gölgesinde bir oldubitti peşinde koşan aynı Macron, Türkiye’nin kararlı güç gösterisiyle fena hâlde afalladı. Sadece Doğu Akdeniz’deki ihtilaflı hidrokarbon yatakları meselesinde değil, Libya konusunda da, aynı sömürgeci kafayla Türkiye’nin önüne engel koymaya çalışıyor. Ancak Türkiye’nin tartışmasız biçimde sert güce başvurması, Macron’u bir kere daha çırak çıkardı. Gelgelelim, bütün bu olanlardan bir türlü gerekli dersi çıkaramamış olacak ki; Elize Sarayı'nın olgunlaşamamış sakini, yeni yeni maceralar peşinde...
Obama’nın mütereddit, öngörüsüz ve ürkek politikaları, Rusya’nın çok rahat bir şekilde gelip Suriye’ye yerleşmesine zemin hazırladı… 2011 yılı Mart’ında, BM Güvenlik Konseyi’nin 1973 Sayılı kararını istismar ederek alelacele Libya’da bombalama harekâtına girişen Fransa, ülkenin iç savaşa sürüklenmesinde en büyük etken oldu. Fransa, İngiltere’yle birlikte Libya’nın büsbütün kaosa sürüklenmesi için hamleler yaparken, Almanya, BMGK’nin bahsi geçen kararına karşı çekimser kalıyordu… Zaman içinde Libya’nın geldiği nokta ortada. Ve şimdi, Rusya’nın tıpkı Suriye’de olduğu gibi, kalıcı biçimde buraya da yerleşmesine önayak olan Fransa hâlâ ayıkmıyor… Suriye’deki hatasını bir türlü telafi edemeyen ABD, Rusya’nın hava ve deniz üsleriyle yerleşmesi hâlinde, bunun NATO ve Avrupa için ne manaya geldiğini fark etmiş bulunuyor! Bu sebeple de Rusya’yı bir şekilde önlemenin yollarını arıyor. O yolların en kestirmesi, aslında Türkiye ile iş birliğinden geçiyor!.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinden sonra, Trump’ın bu yönde irade gösterdiği anlaşılıyor. Fakat beri tarafta, Trump’ın hiç sevmediği (Eski Güvenlik Danışmanı John Bolton’un kitabında ifşa ettiği üzere…) Macron, Putin’in ekmeğine yağ sürecek atraksiyonlardan vazgeçmiyor. Uzak olmayan bir vadede, belki de Macron’un Trump’tan bir zılgıt yediğini görmek şaşırtıcı olmayacak!.. Burada, Rusya’nın kendi büyüyen iç meseleleriyle birlikte, uğraşmakta olduğu bölgesel ve küresel problemlere ilaveten, Libya konusunda ne denli ısrarcı olacağı ve kaybetmiş pozisyondaki Hafter’e daha ne kadar destek vereceği de belirleyici olacaktır.
Gelelim savaş ağası Hafter’in üç benzemez destekçisinden sonuncusuna yani es-Sisi’ye… es-Sisi de kategorik olarak, Türkiye muhalifi cephelerde boy göstermekten kaçınmıyor. Doğu Akdeniz enerji yatakları konusunda Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile iş tutmaya çalışıyor. Kendi ülkesinin açıkça zararına olmasına rağmen! Sina Çölü’nde Mısır devletinin otoritesi âdeta sıfırlanmışken, bırakınız bunu değiştirmeyi, müdahale etmekte bile aciz kalan es-Sisi, Libya’daki meşru hükûmeti, İhvan-ı Müslimin teşkilatına yakın olduğu gerekçesiyle karşısına alıyor. Üstelik radikal “Selefî” gruplarla iş birliği içinde olan, Hafter’i desteklemek adına bunu yapıyor. Tam bir şaşkınlık ve gaflet… es-Sisi Suudi Arabistan ve BAE’nin taşeronluğunda, komşu ülke Libya’nın bölünüp parçalanması için, Fransa ve Rusya’nın değirmenine su taşıyor. Bu gaflet ve ihanetin hiçbir şekilde izahı yok! Fransa Kuzey Afrika’da sömürgeci güç olarak kalabilmek için her türlü kirli tezgâhta yer almaya hazır. Peki, es-Sisi’ye ne oluyor? Rusya’nın Libya’da kök salması ona ne kazandıracak? Yakın tarihten hiç mi ders almıyor? Enver Sedat, niçin 17 bin Rus danışmanını ülkeden kovmuştu?
Üstelik Mısır son devirlerin en çetin meselelerinden biri ile yüz yüze gelmişken… Etiyopya (Habeşisan) Mavi Nil üzerindeki Nahda Barajı inşaatını bitirmek üzere. Nil sularının dörtte üçü bu koldan geliyor. Ve Nil, Mısır için yegâne hayat kaynağıdır. Mısır nüfusunun yüzde 97’si Nil vadisinde yaşıyor anlayacağınız… Daha açıkçası; “Mısır Ordusunun birinci görevi Nil’i korumaktır!” Şimdi, Etiyopya deklare ettiği gibi, kendi takvimine göre Mavi Nil suyunu baraja verirse ne olacak? Bu durumda, Mısır ordusu Nil’i nasıl koruyacak? Ve bu ortamda, Ordu, es-Sisi’nin Libya’ya müdahale etme emrini dinleyecek mi? Al Sisi’yi vur Macron’a!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.