Kafkasya diken üstünde!..

A -
A +
Ukrayna ile Rusya arasında son günlerde tırmanan gerilim, çok tehlikeli sonuçlara yol açabilir… Bu bölgede en ufak bir kıvılcım bütün dengeleri altüst edebilir. ABD-Rusya çekişmesi Ukrayna’yı mahvedebilir!..     Rusya arka bahçesi olarak gördüğü coğrafyada, Transatlantik bir siyasi-askerî faaliyetin etkili olmasına, asla müsamaha göstermiyor… ABD’nin 2003’te Gürcistan’da, bir yıl sonra da (2004) Ukrayna’da sahneye koymak istediği renkli devrimler, kesin olarak duvara çarptı. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında, ekonomik olarak çöküntü hâlindeki Rusya’nın toparlanmasına fırsat vermeden alan kazanmak için çok hoyrat bir şekilde harekete geçen ABD, o rüzgârla ta Kırgızistan’a kadar uzanıp, orada da bir renkli devrim tezgâhlamak için her şeyi yapmıştı…  Ancak Rusya bütün bunlara beklenmedik ölçüde çok sert tepki göstermişti. Olanlar tabii üç gariban ülkeye olmuştu. Rusya Batı’ya yanaşmak isteyen Gürcistan’ı o kadar acımasız biçimde cezalandırdı ki, ülke paramparça oldu. Gürcistan’ın içinden iki yeni devletçik (Abhazya ve Osetya) çıktı!.. Gürcistan’ın başına gelenlerden gerekli dersi gerektiği biçimde çıkarmakta geç kalan Ukrayna da, sonunda Kırım’ın işgal ve ilhak edilmesi felaketine maruz kaldı… Kırgızistan’da renkli devrim çoktan unutuldu, ancak ne yazık ki bu gariban ülke hâlâ siyasi istikrarı yakalayabilmiş değil. Bütün bunlar Rusya’nın, bölgesel ve küresel güç ve nüfuz mücadelesinde, neleri göze aldığının göstergesi... Obama Yönetimi sırasında, Amerika’nın gösterdiği zaaf ve kararsızlığı çok hızlı biçimde değerlendirerek, Suriye’ye yerleşen ve daha sonra da Libya’ya, Sudan’a kadar uzanan Rusya, sadece Orta Doğu’da değil Afrika’da da dişe diş mücadeleye var olduğunu ortaya koydu. Böyle bir Rusya’nın kendi arka bahçesi olarak gördüğü Güney Kafkasya’ya herhangi bir rakip gücün yerleşmesine, orada yayılmasına en ufak bir tolerans göstermesi beklenebilir miydi? Rusya’nın geleneksel politikası gayet iyi bilinirken, üstelik yakın geçmişteki denemelerde (2003 Gürcistan ve 2004 Ukrayna Gül ve Turuncu Devrimleri…) sergilediği tavrın dumanı tüterken, farklı bir tepki için ne değişmiş olabilirdi ki? Evet, Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesinde, son zamanlarda tehlikeli olaylar cereyan ediyor. Bölgedeki Rus yanlısı ayrılıkçılarla, Ukrayna Ordusu arasında yükselen bir gerilim söz konusu. Bu arada Ukrayna ile Rusya arasında, provokasyon yapıldığına dair karşılıklı suçlamalar var. Biden Yönetiminin işbaşına gelmesinden sonra, ABD-Rusya ilişkilerinde açıkça görülmeye başlayan karşılıklı hamleler ve restleşmeler, fillerin tepişmesi misali yine çimenlerin ezilmesine yol açacak gibi duruyor!.. Son 20 yılda, ABD ve AB’nin Güney Kafkasya ülkelerine dönük politikaları, yukarıda özetlediğimiz Rusya gerçeği sebebiyle, hep bu coğrafyanın aleyhine oldu… Hâl böyleyken, ABD’nin âdeta yakın geçmişi görmezlikten gelerek, yine ve yeniden buradaki devletleri arkalama teşebbüsü, acaba ne kadar doğru hesaplandı? Rusya’nın doğrudan ve hiç duraksamadan “Ukrayna’yı yok ederiz…” diye kestirip atması, bölgede durumun ne kadar vahim sonuçlara ulaşabileceğini yeterince anlatıyor herhâlde. Asya Pasifik Bölgesinde Çin’in kendisini iyiden iyiye sıkıştırmasına rağmen, ABD’nin stratejik güç mücadelesinde Rusya’yı öne almasının herhâlde bir gerekçesi vardır. Rusya’nın da bunu beklediğini ve karşı hamleye hazırlığını izhar etmekten kaçınmadığını söylemek yanlış olmaz değil mi? 2004’ten bu yana yaşanan hadiseleri hatırda tutarak, ABD’nin; “Ukrayna’nın yanındayız…” şeklindeki açıklaması, bu ülkeye maliyeti artı ve eksi yönde hangi oranda gerçekleşir acaba? Evet, Gürcistan ve Ukrayna’nın Batı’ya açılma teşebbüsleri, çok pahalıya mal oldu! Bunun esas sorumlusu da, bizatihi kendilerine yeteri kadar sahip çıkmayan Batıdır. ABD ve AB, Irak ve Afganistan’a ne kadar demokrasi ve özgürlük götürmüşse, Gürcistan ve Ukrayna’ya da o kadar refah ve istikrar götürdü!.. Batı’nın uyguladığı ekonomik ambargo, şu saate kadar Rusya’ya geri adım attıramadı. Bundan sonra da attıracağı yok. Bu durumda eski hataların tekrarı, Güney Kafkasya için yeni bir felaket olur. ABD, küresel düzene verdiği hasarı onarmak istiyorsa, kendi menfaatlerini önceleyerek bu bölgede ve başka yerlerde yeni felaketlere kapı açmamalı. Gerçekten barışa hizmet edecek ve mağdur ülkelerin yaralarını saracak bir politik yaklaşım sergilemeli. Amerika böyle bir şeyi başarabilir mi? Doğrusu çok şüpheli. Zira ABD’nin bugüne kadarki sicili yeteri kadar kirli!.. Akdeniz ve Karadeniz’e gönderilen savaş gemileri, Yunanistan topraklarında mantar gibi biten yeni askerî üsler, ABD’nin 1991 sonrasında, dünyanın birçok bölgesine yayılması gibi bir görüntü veriyor… Sonuç ortada, o yayılmalar barış yerine hep felaket getirdi ne yazık ki!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.