“Soykırım” masalı ne zaman bitecek?..

A -
A +
Her sene 24 Nisan’da, bu safsatanın gündemi işgal etmesi artık bıktırmanın ötesinde mide bulandırıcı bir noktaya geldi! Bu sene de Biden üzerinden konu köpürtülüyor. Gerçekten utanç verici durum.
 
 
İki günden beri gazetemizde, sözde Ermeni soykırımı iddialarının ne kadar temelsiz, uydurma ve kurgudan ibaret olduğunu, konunun uzmanı bilim adamlarının ağzından geniş biçimde aktarıyoruz… Yüz küsur yıllık bu yalan furyasının, hangi sinsi emeller için sürdürüldüğünü, biraz dış siyaset merakı olan herkesin bilmesi işten değil. Hâl böyle iken, kimi bölgesel ve küresel güçlerin de, bu yalanlara alet olmayı kabul etmesi ve buradan birtakım sonuçlar devşirmeye yeltenmesi tek kelimeyle yüz karası durum!.. Gelgelelim bu yüz karası durumdan utanmak yerine, tam aksine bataklıkta debelenmeyi tercih edenlerin, siyasi etikten ne denli uzak düştüklerini de ibretle seyrediyoruz. Amerikan başkanları, ermeni diasporasının baskısı altında, her seçim döneminde âdeta öğrenilmiş bir çaresizlikle yüzleşirler… Ermeni lobisinin baskısını savuşturmak için, seçim kampanyası döneminde birçoğu söz verdiği hâlde, Başkanlık koltuğuna oturunca, o sözü unutmak durumunda kalmışlardır. Bunun son örneği Barak Obama'dır. Velakin bugün başkanlık koltuğunda oturan, Obama’nın yardımcısı Biden için, galiba farklı bir durum öne çıkıyor.
Günlerdir Amerikan basını, Biden’ın “soykırım” ifadesini kullanacağını yazıyor. Wall Street Journal ve New York Times gibi büyük gazeteler, Biden’ın son anda karar değiştirme yoluna gidebileceğini de belirtiyor. Bazı gazeteler ise soykırım ifadesini kesin olarak kullanacağını iddia ediyor… ABD’de Ermeni lobisinin baskısı altında olanlar yalnızca başkanlar değil elbet. Kongre de aynı şekilde o baskıya maruz kalıyor. Temsilciler Meclisi’nin her iki kanadından yüzü aşkın üye, Biden’a bir mektup yazarak şu çağrıda bulundu: “ABD Yönetiminin, tarihî Ermeni soykırımı gerçeği karşısında utanç verici sessizliği çok uzun süredir devam ediyor ve sona ermelidir. Sizi taahhüdünüzü yerine getirmeye ve doğruyu konuşmaya davet ediyoruz…”  Taahhüt dedikleri şey, Biden’ın kampanya sırasında Ermeni diasporasına verdiği soykırımı tanıma sözü. Asıl utanç verici şey, şüphesiz; bugüne kadar Amerikan resmî heyetleri de dâhil, onlarca araştırma grubu ve bilim adamının ortaya koyduğu gerçeklere rağmen, bu safsatanın devam ediyor olması… Osmanlı imparatorluğu, Balkanlar ve Orta Doğu tarihi uzmanı Amerikalı Profesör Justin McCarthy, yıllardır bu konuda yazığı kitap, makale ve verdiği sayısız konferanslarla,  soykırım iddialarının ne kadar asılsız olduğunu haykırıyor. Ama Ermeni lobisi, bu haysiyetli tarihçiyi karalamak için çirkin kampanyalar düzenledi. Sadece McCarthy değil, değişik ülkelerden onlarca tarihçi aynı gerçeği savunuyor.
Dünkü gazetemizde, eski ABD Başkanı Ronald Reagan’ın hukuk danışmanlarından Bruce Fein’in söylediklerini aktardık. Onun talimatıyla Avrupa ülkelerinin askerî arşivleri ve Osmanlı Arşivlerinde yaptıkları araştırmalar sonucunda, bu iddiaların asılsız olduğunu gördük diyor. Aynı  şekilde, Millî Savunma Bakanı Hulûsi Akar’ın doktora tezinin de konusu olan, ABD’li General James G. Harbord’un başında bulunduğu askerî heyetin 1603 sayfalık raporu… İçerisinde iki tane Ermeni ismin de bulunduğu bu heyet, 1 Ağustos 1919 yılında, Anadolu ve Kafkaslarda tetkikat yapmak üzere, dönemin Başkanı Wilson tarafından İstanbul’a gönderiliyor. Yoğun Ermeni propagandasının altında gelen bu heyet, incelemeleri sonucunda tam tersi bir vaziyeti tespit ediyor… Anlayacağınız, Türk halkının Ermeni mezalimine maruz kaldığı gerçeği ile yüzleşiyor bu 15 kişilik heyet. Ne var ki, yalan furyası yüz yıldır hız kesmeden devam ediyor.
Bugünkü gazetemizde de Rus, Fransız ve İrlandalı uzman tarihçilerin görüşlerini okuyacaksınız. Hepsi soykırımın bir kurgu olmaktan öteye gitmediğini söylüyor. Mesela Rus tarihçi Oleg Kuznetsov, aynen şu ifadeyi kullanıyor: “Soykırım iddiaları kurgudan başka bir şey değil…”
Evet, yalanlar üzerine kurulu soykırım masalının artık bitmesi gerekiyor. Bu satırların yazıldığı saatte, henüz Biden cenahından gelen bir şey yok. Kaldı ki, ABD başkanları ne derlerse desinler, tarihî gerçekler apaçık ortada. Türkiye, arşivlerini araştırmacı bilim adamlarına çoktandır açmış durumda. Lakin Ermeniler aynı şeyi yapmaya yanaşmıyor. Ermenileri arkalayanlar da, bu kaçak güreşmeyi hiç görmek istemiyor.
2005 yılında Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Başbakanı sıfatıyla, Ermenistan’a çağrıda bulundu. Gelin ortak komisyon kuralım ve bu komisyon hem Türkçe hem Ermenice olmak üzere, ilgili arşivleri tarayarak ilmî bir rapor hazırlasın teklifini yaptı. Ermenistan her zamanki gibi kaçtı ve buna yanaşmadı. Zira gerçeklerle yüzleşme cesaretini gösteremiyor… Diğer taraftan kirli propagandaya da devam ediyor. Ama gerçekten sıktı artık. Bu çirkin kampanyadan bir şey çıkmasını bekleyenler daha çok bekler!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.