Emekler heba olmasın!..

A -
A +
Koronavirüs salgını yalnızca insanların biyolojik ve psikolojik durumunu sarsmıyor… Fertlerin ve toplumun ekonomik düzeni de aynı şekilde sarsılıyor. Her şeye rağmen hasarı azaltmak mümkün!
 
 
Tam kapanma uygulamasıyla birlikte, baş gösteren sosyal ve ekonomik problemlerin tamamen üstesinden gelmek ne yazık ki imkânsız… Ancak hasarı mümkün mertebe asgariye indirmek elbette mümkün. Velakin bunun için de daha dikkatli ve hazırlıklı olmak gerekiyor. İşte bu noktada hayli fazla eksiklerimiz var. Son on beş aydan beri, salgınla mücadele içindeyiz ve bu zaman zarfında kısmi yahut tam kapanma uygulamaları da birkaç defa tekerrür etti. Şu hâlde geçmişte yaşanan problemlerin tespit edilmiş olması ve buna göre hazırlık yapılması da gerekmez mi? Gazetemizde bugün okuyacağınız haber, bunun yapılamadığını gösteriyor. Malumunuz zincir marketlerin dışındaki dükkânların faaliyeti durdurulunca, sebze ve meyve hallerinden buralara gelen ürünler de elde kaldı. Yaş sebze ve meyvelerin raf ömrü hâliyle çok kısa… Üç gün geçmeden toptancılarda biriken bu ürünler çürüyüp tamamen çöplük oldu maalesef… Keza çiftçinin elinde kalan ve hallere bile intikal etmeden, tarlada-bahçede çürümeye terk edilen ürünler. Ki, o ürünleri yetiştirmek için çiftçilerimiz ne çileler çekti! Zaten zor şartlar içinde bulunan üretici bir de bu şekilde daha büyük bir sıkıntıya düçar oldu… Birkaç günden beri, meyve ve sebze üreticilerinin yaşadığı ciddi sıkıntılara dair haberler, medyada geniş yer alıyor. Bir taraftan tüketici kesimi, çok yüksek fiyatlarla ürün satın almak zorunda kalırken diğer taraftan, bunca emeğin boşa gitmesi hakikaten üzüntü verici.
Peki, bütün bunların yaşanmaması için ne yapılabilirdi? Veya en azından bundan sonrası için ne yapılabilir? Hani zararın neresinden dönülse kârdır misali. Normal şartlardaki işleyişte bile, üretim noktasından tüketim noktasına kadar, kaçınılmaz olan ürün zayiatı önemli bir maliyet (Ki, bunun dahi bilinçli bir planlama ve uygulama ile azaltılması mümkün…) tutarken, bu şekilde emeğin büsbütün heba olması kabul edilebilir bir şey değil gerçekten. İsraf konusunu toplum olarak aslında sık sık konuşuruz. Gelgelelim konuştuğumuz kadar, israfın kendisini önleme ve azaltma hususunda hiç de başarılı değiliz ne yazık ki! (Her sene şu kadar milyar liralık ekmek çöpe gidiyor…) klişesi zihnimizin bir köşesinde çakılı kalsa ve bunu unutmayıp olabildiğince israftan kaçınmaya çalışsak çok iyi olacak, ama nerede o saadet!..
Tekrar günümüz konusuna dönecek olursak, bağıra bağıra geleceği belli olan kapanma kararından bir hafta, on gün önce bir planlama yapılamaz mıydı? Mesela belediyelerin kendi bölgesindeki hallere gelmiş ve gelecek malları, belli bir program içinde alıp ihtiyaç sahiplerine dağıtması temin edilemez miydi? Veya buna benzer şekilde başka bir organizasyon yapılamaz mıydı acaba? Depolarda kalan patates ve soğan ürünleri için bir hamle yapıldı mesela. Normal şartlarda, her şeyin ince ince planlandığını varsaydığımız bir ortamda, insan bunu görmek istiyor!..
Evet, israf haramdır. Dinimiz böyle buyuruyor… Şu hâlde bizleri israfa doğrudan veya dolaylı şekilde sürükleyecek bütün kapıları kapatmaya çalışmalıyız. Bunun başında da, yukarıda zikredildiği üzere doğru bir planlama gerekiyor. Bir de geçmişte yaşanmış ve tekrar yaşanması muhtemel durumlarda, nelerin eksik olduğunu hatırda tutmak elzem. Planlamayı elbette buna göre yapmalı… Şayet böyle bir planlama yapılabilseydi, tarlada 85 kuruşa kadar düşmüş olan domates, markette yedi liradan satılmazdı herhâlde! Yakın geçmişte sebze ve meyve fiyatları konusunda, özellikle patates-soğan için, hararetli tartışmalar yaşandı hatırlayınız. Geçici birtakım tedbirlerle spekülasyonların önüne geçilmeye çalışıldı vs. Fakat kalıcı ve istikrarlı bir uygulama temin edilemedi. Geniş ve verimli topraklara, tarım konusunda da toplum olarak büyük avantajlara sahip ülkemizin, öncelikle kendi vatandaşlarına kaliteli ve ucuz ürün temin etmesi kesinlikle zor değil. Yeter ki tedarik zinciri günün şartlarına uygun şekilde kurulabilsin. Yani doğru planlama, yeterli üretim ve sağlıklı pazarlama. Türkiye bunu hem içerisi hem dışarısı için gayet rasyonel biçimde hayata geçirebilir. Unutmayalım ki, günümüz dünyasında, özellikle gıda meselesi giderek daha şiddetli şekilde hüküm sürüyor. Böyle bir ortamda, sahip olduğumuz stratejik imkânı çok iyi değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Ama her şeyden evvel emekleri tarlada veya hal binalarında çürütmemek gerekiyor!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.