Mesleki eğitim meselemiz…

A -
A +

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz eğitimde günü kurtarmanın değil, istikbalimizi garantiye almanın derdindeyiz” dedi. Genç işsizliği önlemenin yegâne çaresi mesleki eğitimdir. Gerisi teferruattır!..

“Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerinde yükseltmeyi sürdürüyoruz…” Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde, mesleki eğitimle ilgili önemli açıklamalar yaptı. Mesleki eğitimde 1000 okul projesi kapanış ve 50 Ar-Ge Merkezinin açılış töreninde, günün anlam ve önemiyle mütenasip müjdeler verildi. Devamının gelmesini temenni ederiz. Zira genç işsizliğin önüne geçmenin yegâne ve gerçekçi yolu, mesleki eğitime ağırlık vermektir. Ülke nüfuslarının nitelikli olması, üretkenlikte yeterli seviyede olması ve rekabet gücüne sahip bulunması, ancak ve ancak eğitim formasyonu ile belli olur… Öğrenci, öğretmen ve veli statüsünde, eğitim konusu 84 milyon olarak hepimizin ortak derdi ve meselesidir. Hemen her gün eğitimi konuşuyoruz. Aynı şekilde hemen her gün genç işsiz problemini tartışıyoruz! Eğitimde pek çok şey yapılıyor şüphesiz. Ama yapılanlar yeterli mi? Ne yazık ki hayır. Eğitim politikalarımızdaki değişkenlik ve buna bağlı olarak bir türlü yerli yerine oturamayan sistem meselesi, bu alanda hedefe ulaşmamıza ket vuruyor. Dün Cumhurbaşkanı tekrar hatırlattı: 2002 senesinde, Millî Eğitim Bütçesi 7,5 milyar lira iken, 2021 yılında bu rakam 147 milyar TL’ye yükselmiş. Bu bütçe ile katlanan okul ve derslik sayısı, öğretmen sayısı, araç-gereç yenilenmesi ve takviyesi vs. vs... Şüphesiz bütün bunlar ülkemizi belli bir noktaya getirdi. Ama hâlâ olmamız gereken konumda değiliz. Tam bu noktada, eğitimdeki müspet gelişmeleri toptan yok sayan, her şeye kökten karşı çıkıp eleştiren, kötüleyen kesimlerin, gerçekçi ve iyi niyetli olmadığını da belirtelim. Evet, millî eğitimimizde çözüm bekleyen çok önemli meseleler var, ancak tablo onların iddia ettiği üzere büsbütün kötü değil. Bardağın dolu tarafını niçin görmüyorlar?

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in, bakan yardımcılığı döneminde, mesleki eğitime ne kadar ehemmiyet verdiğini yakından izledik. Şimdi de bakan sıfatıyla aynı minvalde gayret gösteriyor. Bunu ülke için bir şans olarak görüyoruz doğrusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Beştepe’den mesleki eğitim konusunda yeni müjdeler verdi. ‘Mesleki Eğitimde 1000 Okul Projesi’ çerçevesinde belirlenen bin okula 1 milyar liralık yatırımla, 1000 kütüphane; 10 bin akıllı tahta, 1000 fizik kimya laboratuvarı ve 544 yeni atölye kurulduğunu, 282 atölyenin de güncellendiğini anlattı. Ayrıca bu okulların bulunduğu 24 ilde 50 Ar-Ge Merkezi kurulduğunu belirtti. Şüphesiz bunlar yarınlara daha ümitli bakmamız için birer göstergedir. Fakat mesleki eğitimde almamız gereken daha çok mesafenin olduğunu asla unutmayalım. Nüfusu bizimle aynı olan Almanya’da (83 milyon), yüksek öğretime devam etmek üzere, her yıl düz liselerden mezun olan öğrencilerin oranı yüzde 30’lar civarında iken, mesleki eğitim okulları programını tamamlayanların oranı yüzde 50 ve daha üzeridir. Dünyanın dördüncü büyük ekonomisi olan Almanya’da, üniversite öğrenci sayısı 3 milyon iken bizde bu rakam 8,5 milyonu bulmaktadır. İki ülkenin orta ve yüksek öğretim tablosundaki durumunu, sadece bu rakamlarla bile net olarak karşılaştırabiliriz. Tablo gayet net; ülkemizin ilk ve ortaöğretim sisteminde, çocuklarımızın kabiliyetlerine göre; uygun yaşlardan itibaren, mesleklere yönlendirilmesi zaruretini uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bunu bir an evvel hayata geçirmek zorundayız. Bunun için sistemin yeterli şekilde ıslahı ve gençlerin teşvik edilmesi gerekiyor.

Sayın Erdoğan dün bu konuda, yapılacak iki yeni uygulamayı duyurdu. Özetle şunları söyledi: “Mesleki eğitim merkezlerinde kapasitelerin daha fazla arttırılması ve genç işsiz oranını düşürmek için iki yeni düzenleme yapıyoruz. Mesleki eğitim merkezlerinde öğrencilerin dört yıl boyunca aldıkları ücretin işveren üzerindeki yükü kalkacak. Mesleki eğitim merkezlerinin son sınıfına kalfa olarak devam eden öğrenciler, asgari ücretin üçte biri değil, yarısı kadar ücret alacaklar…” Bunlar önemli adımlar ve arkası da gelmeli. Gençlerimizi ha bire üniversite kapılarına yığmak ve daha sonra iş bulamayacak diplomalılar ordusunu büyütmek rasyonel bir durum değil! Beri tarafta, “Sanayicilerimizin nitelikli eleman bulamıyoruz…” şikâyeti her geçen gün büyüyor. Şu hâlde sanayi ve okul iş birliği ile bu problemi reel biçimde çözmekten başka yol yok. Yeni konseptte Mesleki Eğitim Merkezleri diye anılan okul-sanayici iş birliği ve bunu takviye edecek Ar-Ge Merkezleri ile Teknoparklar, sanayi ve teknolojideki rekabet gücümüzü arttıracak olan çözüm ortaklarıdır. Bu ortaklık ve dayanışmayı mutlaka pekiştirmeliyiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.