Pandemi gölgesinde çevrecilik ve demokrasi!..

A -
A +
Koronavirüs salgınını yönetme işinde dünya sınıfta kaldı! Herkese tepeden bakan zengin ülkeler, yeterli maske temini gibi konularda bile komik duruma düştüler. Oysa çevrecilik ve iklim meselesi daha çetrefil...     Dünyanın müşterek meseleleriyle ilgili peş peşe zirveler ve konferanslar tertipleniyor… Yaklaşık iki yıldır pandemi sebebiyle birçok toplantı ya erteleniyor veya elektronik ortamlarda gerçekleştirilebiliyordu. Nihayet ülkelerin salgın tedbirlerine uyum gösterme gayretleriyle birlikte, zirveler klasik düzende yapılmaya başlandı. BM Genel Kuruluna giden Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro’nun pizzacıya alınmaması gibi sivrilikler yaşanmasına rağmen, bu kabil toplantıların daha fazla ertelenmesine de tahammül kalmadı. Ekim ayı biterken Roma’da G-20 Zirvesi toplandı. Ancak bu gibi zirveleri gölgeleyen yalnızca koronavirüs değil. “Gezegen ve refah” temasıyla toplanan G-20 zirvesi öncesindeki bazı gelişmeler de koyu bir sis gibi çöküverdi. ABD Başkanı Joe Biden, ocak ayında göreve başladığında, “Dostluk ve ittifakları yeniden güçlendirmek üzere" ABD’nin geri döndüğünü (America is Back) ilan etmişti. Avrupa Birliği bu beyana ihtiyatla yaklaşmış ama bir taraftan da ümitlenmişti. Biden’ın selefi, Trump, “Avrupa kendi savunması için daha fazla külfet altına girmeli, biz onların yükünü daha fazla sırtlamak zorunda değiliz” gibi, çok keskin çıkışlarda bulunmuştu. Beklenildi ki Biden yönetimi bu tür kırıcı politikaları düzeltme işine girişsin. Fakat öyle olmadı. Yıllar yılı Amerika’nın AB içindeki "Truva atı" olarak nitelenen İngiltere, Birliğin dışına çıkınca, yegane gerçek müttefik olarak Sam Amcanın yanında yerini aldı. ABD’nin Çin’i çevreleme planları dairesinde, onunla birlikte Avustralya üzerinden; AB’nin çelik çekirdeğinin yarısı olan Fransa’ya, amiyane tabiriyle büyük bir kazık attı… Denizaltı satmak üzere, Avustralya ile 60 küsur milyar dolarlık anlaşma yapan Fransa; AUKUS (Avustralya, Birleşik Krallık ve Amerika) anlaşmasıyla bir anda kapı dışarı edildi. Ve bu olay başta Macron olmak Fransızların kimyasını bozdu! Fransa üç ülkedeki büyükelçilerini danışmalar için geri çağırırken, hem İngiltere’ye hem de Amerika’ya karşı çok sert söylemlerde bulundu. Diğer taraftan Çin bu yeni ittifakın doğrudan kendisine karşı olduğunu not ettiğini açıkladı… Macron G-20 zirvesine bu atmosferde gitti. Çin lideri Xi Jinping ise gitmedi. Rusya Devlet Başkanı Putin de öyle. G-20 Zirvesinin hemen ertesi günü BM 26. İklim Konferansı İskoçya’nın Glasgow şehrinde toplandı. İki haftadır devam eden konferans yarın sona eriyor. Bu Konferansa da, ABD’nin ardından atmosfere en fazla karbon gazı salınımı yapan Çin, Rusya ve Hindistan katılmadı. İskoçya’nın güvenlik protokolü konusunda yeterli şartları temin etmemesi sebebiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan da, daha önce planmış olmasına rağmen, katılmaktan vazgeçti… İki haftadan beri dünya iklim meselesiyle ilgili sayısız konuşma ve görüşme gerçekleştirildi. Ancak şu ana kadar Konferansın başarısıyla ilgili öyle net bir kanaat oluşmuş değil... Biden’ın İklim Özel Temsilcisi John Kerry, “İklim değişikliği konusunda yapılan planların ve verilen sözlerin yerine getirilebilmesi için, trilyonlarca dolar paraya ihtiyaç var. Bu parayı bulmak zorundayız. Aksi hâlde durum felaket olur" diyor. İyi de bu parayı kim verecek? Pandemi sebebiyle fazladan para basan ve bu sebeple uzun yıllardır âdeta unuttukları enflasyonla yeniden tanışan gelişmiş ülkeler, taşın altına elini ne kadar sokacak? Durum o kadar şüpheli ki, Rusya bazı ülkelerin bu konuda ortaya koydukları hedeflerin bilimsel verilerden mahrum olduğunu ve doğru dürüst yol haritası bulunmadığını söylüyor. Gelişmekte olan ülkeler de şu ana kadarki kirlenmenin sebebinin kendileri olmadığını söyleyerek kendilerini savunuyorlar. Bu şartlar altında, 2050 yılına kadar dünyanın daha fazla ısınmaması için gerekenlerin yapılması nasıl temin edilecek? İşte COP26 bu düşünce ve söylemlerin ağırlığı altında sona eriyor. Biden yönetimi, Trump döneminde yaşananları (Paris İklim Anlaşmasından çekilme…) bir yere kadar telafi etmek için çırpınıyor. Ama işi zor. Biden şimdi yeni bir zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 9-10 Aralık tarihlerinde sanal ortamda yapılacak zirveye davet edilecek ve edilmeyecek ülkeler listesi şimdiden konferansın kendisinin önüne geçti bile… ABD’nin demokrasi ve hukuk sicili ortada, ama bu konuda dünyaya “nizamat” vermekten de vazgeçmiyor. Demokrasi ve hukuk devleti için ABD’yi lider yapma iddiasını taşıyan bu sanal zirveye, Rusya; Çin, Mısır, Tunus, İran ve Türkiye gibi ülkelerin çağrılmayacağı bildiriliyor. Sadece bir soru sorarak bitirelim: Sisi Mısır’da canlı yayında darbe yaparken, telefonun öbür ucunda hangi ülkeden kim vardı acaba?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.