Orta Asya’da sükûnet çok önemli...

A -
A +

Kazakistan’daki nümayişlerin daha fazla genişlemeden hâl yoluna koyulması Orta Asya’nın selameti bakımından elzemdir. SSCB sonrasında nispeten sakin kalabilen bu bölgeye çok dikkat etmeli...

 

Filler tepişirken en çok çimenler ezilir…

1979 yılında, Sovyetler Birliği Afganistan’ı işgal ederek, Güney Asya’yı büyük çapta huzursuzluğa boğdu. En fazla da bu ülkenin Doğu ve Güney komşusu olan Pakistan’ı ulusal güvenlik bakımından istikrarsızlığa gark etti. Milyonlarca Afgan mülteci, zaten kendi iç problemleri büyük olan Pakistan’ı hepten bir girdaba sürükledi.

O gün bugündür, Pakistan bir türlü beklediği sosyal huzuru bulamadı.

Afganistan’ın ne feci hâllere düştüğü ise malum.

Kırk milyonluk nüfusa sahip ülkede, halkın yarısı, evet yanlış okumadınız yarısı yardıma muhtaç. Dünyada en şiddetli açlığın hüküm sürdüğü ülkenin adı Afganistan!..

Birleşmiş Milletlerin bu konudaki acil çağrılarına, dünya maalesef gerekli dikkat ve ilgiyi göstermiyor.

Şayet Afganistan son kırk yılını emperyalist güçlerin işgali ve iç savaşlarla geçirmeseydi, kendi yer üstü ve yer altı zenginlikleri ile pek rahat geçinebilirdi.

Ama buna fırsat vermediler.

Afganistan’ın jeopolitik konumu ve zengin ülke kaynakları, küresel güçlerin iştihasını her vakit kabarttı ne yazık ki!

Yazının başlığı Orta Asya, ama biz Güney Asya’dan başladık.

Zira olayların başlangıç ve seyrini kısaca hatırlatmak gerekiyordu.

Bunun için bir de Kafkasya Bölgesine bir uzanmak gerekiyor.

SSCB’nin dağılmasından sonra, Kafkasya’da bağımsızlığını kazanan Gürcistan, Ukrayna ve Azerbaycan’ın başına gelmedik olay kalmadı…

Baltık ülkeleri gibi, Gürcistan’ı ve Ukrayna’yı da NATO bünyesine almak için harekete geçen ABD ve AB, Rusya’nın çok sert reaksiyonu ile karşılaştı. Yukarıda ifade ettiğimiz, fillerin tepişmesi meselesi yani…

Aynen öyle oldu. Bağımsızlıkla birlikte, içeride etnik kökenli mücadeleye sürüklenen Küçücük Gürcistan’ın göbeğinde, bugün Rusya desteğiyle bağımsızlığını ilan etmiş olan Abhazya ve Güney Osetya devletleri var!..

Rusya, sözde “Gül ve Turuncu Devrimleriyle” Batı’ya yanaşmaya çalışan Gürcistan’ı 2003’te, Ukrayna’yı 2004’te fena hâlde cezalandırdı…

Ukrayna ilerleyen safhalarda Rusya’dan daha büyük darbeler de yedi ve neticede Kırım’ı kaybetti. (2014) Şimdi ise, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yeni bir işgal harekâtına girişmesinden endişe ediliyor.

ABD ve AB, peş peşe açıklama ve ambargo tehditleriyle, Rusya’yı böyle bir teşebbüste bulunmaktan caydırmaya çalışıyor. Kafkasya’da aynı şekilde Rusya’nın belirleyici aktör olduğu Karabağ meselesi var.

Yaklaşık otuz yıl boyunca, Azerbaycan’ın siyasi ve askerî yönden elini kolunu bağlayan Ermenistan işgali, nihayet Türkiye’nin de etkili desteğiyle sona erdirildi.

Ancak Karabağ meselesi henüz tam olarak bitmiş değil…

Beri tarafta, özellikle ekonomik açıdan büyük bir çıkmaz içinde bulunan Ermenistan’ın; nihayet gerçekleri kabul etmeye yanaşması dolayısıyla, orta ve uzun vadede daha barışçı bir iklime varma ihtimali doğmuş bulunuyor.

Şimdi Kafkaslarda böyle bir tablo mevcut iken, bu yetmiyormuş gibi Orta Asya’da da yeni bir hareketlenmenin baş göstermesi endişe verici.

Orta Asya’da sükûnetin muhafazası çok çok önemli. 1991 sonrası bağımsızlık döneminde, Azerbaycan, Özbekistan ve daha sonra Kırgızistan’da iç siyasi çatışmalar çok etkili oldu. Yine Batı’nın tahrik ve teşvikleriyle 2005 yılında, Kırgızistan’da lale devrimi sahnelendi ve neticesi fiyasko oldu…

Özbekistan’da Kerimov demir yumrukla içeride kontrolü sağlayabildi. Ama Askar Akayev aynı direnci gösteremedi. Keza Azerbaycan’da Elçibey de, Suret Hüseyinov gibi, Rusya güdümlü figüranların çıkardığı fitne ile baş edemedi.

Lakin Türkmenistan’da, Sapar Murat Türkmenbaşı ve Kazakistan’da Nur Sultan Nazarbayev, genellikle sükûnet içinde bir yönetim sergilediler.

Şimdilerde Kazakistan’da, çeşitli bahanelerle sahnelenmek istenen oyun son derece tehlikeli olabilir. Ve başında yeterince tedbir alınmadığı takdirde, kontrolün zorlaşacağı noktalara uzanabilir…

Kazakistan Orta Asya’da çok önemli bir devlet. Toprakları Türkiye’nin yaklaşık dört misli. (2 milyon 725 bin km2). Velakin nüfusu 19 milyon. Kazakların nüfus içindeki oranı yüzde 68. Rus nüfus oranı da yüzde 20. Rusya’nın oldum olası Kazakistan’a çok özel bir ilgi ve itina gösterdiğini de unutmayalım!..

Kuzey komşusu Rusya’nın uzun gölgesini üzerinde her daim hisseden Kazakistan’da, ciddi bir rahatsızlığın ortaya çıkması; onun güney komşuları Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan’ı da fena hâlde etkileyebilir…

Otuz sene boyunca, Nazarbayev’in dirayetli yönetiminde; birçok zorluğu aşan dost ve kardeş ülke Kazakistan’ın, barış ve sükûnet içinde yoluna devam etmesini temenni ediyoruz. Umuyoruz ki, üç dört günden beri devam eden nümayişler, daha fazla yayılmadan mesele hâl yoluna koyulur. Orta Asya’nın gerçekten huzura ihtiyacı var.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.