Pakistan bu kısır döngüden nasıl çıkar?

A -
A +
Acaba kırk küsur yıllık Afganistan buhranı olmasaydı, Pakistan bu kadar çalkantı yaşar mıydı? Nüfusu en az altı kat fazla Hindistan, “Dünyanın en büyük demokrasisi” bilinirken, Pakistan neden hep askerin gölgesinde?
 
 

Kardeş ülke Pakistan’ın siyasi istikrarsızlığı, daha doğru ifadesiyle sivil siyasetin bir türlü muktedir olamaması ne zaman son bulacak? Günlerdir şiddetli tartışmalara ve büyük nümayişlere sahne olan ülkede, yeni hükûmeti kurmak üzere başbakanlığa getirilen isim belli oldu… 

Pencap Eyaleti eski valisi ve eski başbakan Navaz Şerif’in kardeşi Şahbaz Şerif. Abisi Navaz Şerif, 1999 yılında General Perviz Müşerref tarafından askerî müdahale sonucu iktidardan düşürülmüştü. Pakistan’ın oldukça zengin ailelerinden birine mensup. 2013 yılında tekrar başbakanlığa getirildi ise de, sonrasında hakkındaki yolsuzluk davaları sebebiyle görevini yürütemedi. Aleyhine verilen hapis cezaları var ve yargılaması da devam ediyor. Kefaletle serbest bırakılıp, tedavi için geçici süre yurt dışına çıkmasına izin verilen eski başbakan, hâlen Londra’da bir nevi sürgün hayatı yaşıyor…

Navaz Şerif’in bu yaşadığını daha önce Zülfikar Ali Butto’nun kızı Benazir Butto da yaşamıştı…

5 Nisan tarihli yazımızda, Pakistan’ın 75 yıllık çok sıkıntılı siyasi serüveninden özetle bahsetmiştik. Bağımsızlığını kazandığı günde beri, darbe ve suikastlarla başı belada olan bu kardeş ülke, kısır döngüden nasıl çıkabilir acaba? Yanı başında “Dünyanın en büyük demokrasisi” olarak bilinen Hindistan, çok daha büyük problemlerle birlikte, demokrasiyi şöyle veya böyle yaşatırken Pakistan niçin aynı şeyi yapamıyor?

Hindistan’da 338 ayrı etnik grup yaşıyor…

İki yüzden fazla yerel dil konuşuluyor. Ülkenin yirmiden fazla resmî dili var. Pakistan’da mahallî dil sayısı altmış civarında. Hindistan’daki inanç farklılıkları da çok çok daha fazla. Bunun yanında yüz milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşıyor. Pakistan’da fakirlik var, ama Hindistan’daki gibi ülke nüfusunun yarısının açlık sınırı altında yaşaması söz konusu değil. Nerden bakarsanız bakınız, Hindistan’da siyasi, ekonomik, sosyal problemler ve çatışmalar katbekat fazla. Velakin Hindistan her şeye rağmen, eksikleriyle birlikte parlamenter demokrasi ile yönetiliyor. Burada bir parantez açmak gerekirse; elbette dört başı mamur bir demokrasiden bahsedilemez. Hindistan’da ezilen gruplar çok. En fazla baskıya maruz kalan kitle, ülke genelinde sayısı iki yüz milyonu aşan Müslümanlar…

Müslümanların bazı haklarını kullanmasının önünü tıkamak için, resmî kayıtlarda sayıları bile hep düşük gösteriliyor. Narendra Modi iktidarı sırasında, Müslümanlara karşı ayırımcılık ve baskılar çok daha feci şekilde artış gösterdi. Bunlar bahsi diğer…

Tekrar Pakistan’ın siyasi durumuna dönersek, askerlerin kuşatması altında, İmran Han hükûmeti parlamentoda düşürüldü. Oylama öncesi ve sonrasında iktidar ve muhalefet taraftarları sokakları doldurdu. İmran Han’ın açıkça suçlaması dolayısıyla, kalabalık kitleler ABD aleyhinde büyük gösteriler yaptı. Gelgelelim netice değişmeyecekti!..

Bakalım yeni hükûmet ne kadar gidebilecek ve yapılacak seçimlerden nasıl bir tablo çıkacak…

1979’dan beri devam eden Afganistan buhranı, zaten kırılgan olan siyasi yapıyı iyice örseledi. Komşu ülkeden içeriye taşınan sosyal ve ekonomik problemlere ilave olarak, Amerika'nın gittikçe artan baskıları, işleri büsbütün altüst etti. Bunların sonucu olarak Pakistan bir türlü kendi meselelerine gerektiği gibi eğilme imkânını bulamadı. Afganistan’dan çekilme sırasında, askerî üs talep eden ABD, bu isteği kabul edilmediği için, İmran Han hükûmetini doğrudan hedef aldı…

Bir de savaş sırasında Moskova ziyaretini gerçekleştirince, ABD’nin aleni tehditleri peş peşe sökün etti! Kalabalık halk kitlelerinin nümayişlerini, yeni ve gerçek bağımsızlık mücadelesi olarak nitelendiren İmran Han’ın, bundan sonra siyaseten ne gibi sonuçlarla karşılaşacağı belli değil. Adaleti sağlama ve yolsuzluklarla mücadele vaadiyle işbaşına gelmişti. Partisinin ismi de (Pakistan Tehreek-i İnsaf-Pakistan Adalet Hareketi) bunu söylüyordu. Ne yazık ki, verdiği sözleri yerine getiremedi. Esasen getirebilmesi de pek mümkün değildi!..

Zira Pakistan’daki iktisadî ve içtimaî yapı, baştan ayağa o kadar ciddi problemlere batmış vaziyette ki, bunlarla baş etmek kolay değil. Hangi parti veya şahıs işbaşına gelirse gelsin, sivil iktidarlar için durum değişmiyor. Bir de askeriyenin siyaset üzerindeki ağırlığı bir türlü azalmayınca, 1947’den beri devam eden kısır döngü bitmek bilmiyor. Netice olarak; Kardeş Pakistan’a yazık oluyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.