Suriyeliler bahane, sinsi oyuna devam!..

A -
A +

On bir senedir Suriyeliler üzerinden sürekli provokasyon yapılıyor… Sığınmacı sayısı henüz milyonun altında iken dahi, malum odaklar tezvirattan geri durmuyordu. Peki, maksat ne? Kim neyin peşinde?

Her şeyden önce şu hususu bir kere daha hatırlatalım: canını kurtarmak için, yerinden - yurdundan kaçan milyonlarca Suriye vatandaşına kucak açmak suretiyle, Türkiye Cumhuriyeti, bütün dünyaya örnek olması gereken bir insani tavır ortaya koymuştur… Büsbütün çaresiz durumdaki insanların hayata tutunmasını sağlayan bu eşsiz tavır, insaf ve izan sahibi çevrelerce büyük takdirle karşılanmıştır. Hatta ve hatta ülkemize karşı hiç sempati beslemeyen devletler dahi, bu yüksek insani hizmeti biraz da kıskançlıkla izlemiştir… Evet, Türkiye sadece kendi topraklarına sığınan dört milyona yakın Suriyeliye ev sahipliği yapmakla kalmadı, sınırın öte tarafında da; beş – altı milyon insanın zor şartlar altında dahi olsa, hayatını sürdürebilmesi için çok ciddi tedbirler aldı, bu sebeple büyük külfetlere katlandı. Bugün dört milyon kişinin barındığı başta İdlib ve çevresi olmak üzere, sınırımıza yakın birçok bölgede; her şeye rağmen bir sükûnet yaşanıyorsa, insanlar asgari şartlarda günlük ihtiyaçlarını temin edebiliyorsa, daha da önemlisi buralarda akan kan büyük çapta durdurulabilmişse, bütün bunlar Türkiye’nin güçlü ve samimi katkılarıyla sağlanmıştır. Bunun altını kalın çizgiyle çizelim!..

Beri tarafta şer güçleri, tam aksi yönde; Suriye’de yaşanan insani dramı istismar ederek, bölgede genel istikrarsızlık, huzursuzluk, daimî çatışma ve bitmeyen bir düşmanlık ortamı oluşturmak için, her türlü alçaklığı ve ahlaksızlığı yapmaktan kaçınmadı. Bütün bu şenaatin üzerinden, hep kendi sinsi hesaplarını yürütüyorlar. Hedef öteden beri devam edegelen, Orta Doğu’nun zengin enerji kaynaklarını sömürmeyi sağlama almak… İşte bu yüzden, akla hayale gelmedik aşağılık planlar uygulamaya konuluyor. Elan Suriyeliler bu kirli oyunun malzemesi olarak kullanılmak isteniyor. Yaşanan insani trajedi, bu kan içicilerin umurunda değil. Onlar için varsa yoksa sonunda kasalarına ne kadar dolar, sterlin veya avronun gireceği meselesidir. O yüzden, kaç insanın öldüğü, kaç kişinin organlarının gasbedildiği, kaç bin çocuğun kaybolduğu veya kaç kadının ırzına tasallut edildiği, bunlar için bir şey ifade etmez! Genel olarak, dünyada sığınmacı yahut mülteci durumundaki insanlara yapılan muameleye baktığınızda, özetle dikkat çektiğimiz hususların ne derece acı gerçekler olarak ortaya çıktığını görürsünüz. Adı üstünde, şer güçleri her daim kötülük ve hinlik peşinde. İnsanların zayıf ve çaresiz olması, sömürgecilerin iştihasını daha da arttırır. Zira vahşi politikalarını, düşük reaksiyon ortamında daha rahat yürütebiliyorlar…

Suriye ve Suriyeliler üzerinde oynanan sinsi oyunlara bakınız. Bugün olup bitenler, aslında geçmişte bu ülkede ve bu bölgede yaşananlarla farklı değil!.. Sömürgeci aktörlerin kimliğinde bir değişiklik yok. Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın ve diğer ülkelerin zenginliklerine çöken güçler hep aynı değil mi? Şimdi maharet bu oyunları bozmakta… Türkiye bugüne kadar, bütün zorluklara ve tasallutlara rağmen, vaziyeti gayet iyi idare etti. Ancak çok dikkatli olmak lazım. Bugünkü gazetemizde detaylarını okuyabilirsiniz. Sınır boylarımızda, bilhassa Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa ile çevrelerinde genel bir huzursuzluk çıkarmak istiyorlar. Huzursuzluk diyorsak, siz kalkışma teşebbüsü olarak anlayınız. Geçen sene çıkarmak istedikleri ve fakat başarılı olamadıkları fitneyi, bu sene tekrar sahneye koymak istiyorlar. Dikkat dikkat!.. Bizim topraklarımızda Suriyeliler aleyhine, Suriye tarafında da Türkiye aleyhine provokasyonlar yaparak, buradan çok başka şeyler devşirmek istiyorlar.

Sosyal medyada, çoğu sahte hesaplar üzerinden olmak üzere yürütülen kesif propaganda ve tahrikler karşısında, toplumun çok uyanık olması gerekiyor. Öncelikle şunu hatırdan çıkarmamak lazım. Düpedüz toplumu galeyana getirmeye kalkışan Ümit Özdağ, Sinan Oğan ve benzeri siyaset simsarlarının bildiği veya gördüğü şeyleri, devletin ilgili makamları bilmiyor mu, görmüyor mu? Millî güvenlik ve hassasiyetler konusunda, bunlardan başka ülkeyi düşünen kimse yok mu yani? Unutmayalım, bugüne kadar pek çok defa değişik oyunlar denendi, çok şükür ki tutmadı. Ama her zaman tutmayacağına dair garantimiz yok! Suriye rejiminin, İran’ın, Rusya’nın, ABD ve İngiltere’nin, İsrail’in ve diğer irili ufaklı aktörlerin değişik taktiklerine karşı, yeterince dikkatli ve hazırlıklı olmazsak, ciddi sıkıntılar yaşayabiliriz. Bu aktörlerin etki ajanlığını yapan, onlar hesabına hadise çıkarmaya kalkışan ve genele göre çok azınlıkta kalan kişileri bahane ederek, bütün Suriyelileri hedef almak kesinlikle yanlıştır ve hiçbir zaman iyi niyetli bir hareket değildir. Mağdur Suriyeli kardeşlerimizi himaye etmek bir insani vazifedir. Bunu unutmayalım…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.