“Pis bir kumpas, bayağı bir tezgâh…”

A -
A +

Başlıktaki ifade, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye ait. Ülkemizde bulunan sığınmacı ve mülteci konumundaki insanlarla ilgili, son zamanlarda pompalanan tertip ve tahrikler çok tehlikeli noktaya ulaştı...

 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Ümit Özdağ arasında, tırmanan söz düellosu giderek sıkıntılı bir hâl alıyor…

Kısa müddet önce “Zafer Partisi” adıyla yeni bir siyasi parti de kurmuş bulunan Özdağ’ın; öteden beri göç, mülteci ve sığınmacılar konusunda, ileri sürdüğü tezler ve fiilen yürüttüğü eylemlerin maksat ve hedefi konusunda çok ciddi şüphe ve tepkiler söz konusu. Özdağ’ın bahse konu eylemleri, bu ülkedeki meşru siyaset zemininde, normal şartlar altında kabul görecek cinsten değil. Kendisi daha önce MHP saflarında iken de çok kereler sivri çıkışlarıyla gündeme gelmiş birisi. Oradaki serüveninde epeyce olayın öznesi olarak kayıtlara geçmiştir. Mesela bir vakitler genel başkanlık adaylığına soyunup, genel kurul salonuna dahi girmemesi vs. Ama kendisi kolay vazgeçen biri değil. Daha sonra aynı partide milletvekili seçilmeyi de başarmıştır!..

Fakat aykırı duruşu ve hayli farklı düşünceleri sebebiyle, Meral Akşener ile birlikte organize bir muhalif hareketin içinde yer almış ve bilindiği üzere İyi Parti’de bir süre arz-ı endam ettikten sonra, oradan da çok gürültülü şekilde, bir nevi tasfiyeye uğramıştır…

Hatırlanacağı üzere, kendisi aynı partinin bazı yöneticileri ile ters düşmüş, daha doğrusu onlara karşı aleni bir mücadeleye girişmiş ve bunun sonucu olarak ihraç edilmişti. Velakin, mahkeme kararıyla geri döndüğü İP’den bu defa istifa ederek ayrılmıştı…

Bu özeti şunun için yapma ihtiyacı duydum. Ümit Özdağ tam olarak ne yapmak istiyor?.. 

Siyaset alanı, onun samimi olarak tezlerini yürütmeye devam edeceği bir mecra mıdır yoksa parti tüzel kişiliği altında, rahatça faaliyet gösterebilmek için ihtiyaç duyduğu bir kamuflaj mıdır? Özellikle son günlerdeki çıkışları bu soruyu sormayı gerektiriyor. Nitekim İçişleri Bakanı Soylu'nun kendisiyle alakalı çok ağır ithamları oldu…

Devletin iç güvenliğinden sorumlu bir bakanın ağzından duyulan beyanlar, öyle hiç de yenilir yutulur cinsten değil! Özdağ’ın bu ithamlar karşısında, Bakan'ı düelloya davet etmek gibi bir yola sapması, bu ithamlara gerektiği şekilde cevap verdiği anlamına gelmiyor tabii!..

Ama Özdağ’ın Bakan Soylu'nun söyledikleri karşısında fena hâlde rahatsız olduğu ve bundan dolayı da anormal biçimde tepki verdiği ortada. Siyasetçiler arasında, zaman zaman çok sert tartışmaların yaşanması hep olagelen durumlardır. Ama her şeyin de bir ölçüsü olmalı elbet. Ümit Özdağ, neden ısrarla ortamı germeye çalışıyor? Bundan ne bekliyor? “Gizli İstila” gibi, Özdağ’ın bizzat finanse ettiğini duyurduğu, absürt kurgularla elde edilmek istenen nedir? En önemli soru şudur: Özdağ’ı buna yönelten perde gerisindeki mihraklar kimdir?.. İçişleri Bakanı’nın ithamları, bu noktada fazlasıyla dikkat çekici. Özdağ’ı da bu denli rahatsız ettiğine göre…

Dün gün boyu konuşulan, tartışılan sıcak olaylar zincirinin akışında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, sosyal medyada yaptığı açıklamalar epey etkili oldu. Çok sert ifadelerle, Özdağ ve benzeri atraksiyonlar içinde olanlara karşı büyük tepki verdi. “Bu pis bir kumpas, bayağı bir tezgâh, küstah bir tertip ve beyhude bir çırpınıştır…” diyen Bahçeli, “Hiç kimse terbiyesizlik yapmasın. Herkes sınırını ve yerini bilsin” ikazını yaptıktan sonra, şu tanımlamada bulunuyordu: “Nereye hizmetkârlık yaptıkları sır olmayan menfur zihniyetin, siyasi kamuflaja bürünerek sokak üslubuna heveslenmeleri, bu vesileyle toplum huzurunu zehirleme teşebbüsleri çok ciddi bir tehdittir…”

Süleyman Soylu ile Ümit Özdağ arasında, bu derece şiddetlenen kavganın, bundan sonraki safhaları ne olur, bilemeyiz. Ama bu olayın yargıya da intikal edeceği kaçınılmaz görünüyor. Konusu ve sebebi ne olursa olsun, toplumu tehlikeli biçimde geren, fertleri fazlasıyla rahatsız eden siyasi-ideolojik tartışmalar, her zaman geri teper. Şayet Özdağ gerilim üzerinden bir fikrî veya siyasi mücadeleyi devam ettirmek niyetinde ise, bunun rasyonel bir metot olmadığını biz de hatırlatalım…

Gelgelelim (Sonuç ne olursa olsun, ben bir misyon üstlendim, bunu devam ettireceğim, ettirmek zorundayım!..) diyorsa da, bundan sonrası Özdağ’ın kâr-zarar hanesinde netleşecektir. Eğer Ümit Özdağ, Prof. titriyle zararı ‘kâr’ diye okuyorsa, ona da diyecek bir şey yok. Kendi düşen ağlamaz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.