Yunanistan vakası ve İsveç-Finlandiya düğümü…

A -
A +

Temelde Rusya ile ABD-NATO ve AB arasındaki nüfuz politikalarının tutuşturduğu Ukrayna ateşinin alevi, İskandinavya’yı hararetlendirmiş durumda. İsveç ve Finlandiya NATO’ya girecek mi? Türkiye ne diyor?..

 

Avrupa’nın doğusunda giderek harlanan ateş, kıtanın en kuzeyindeki ülkeleri de fena hâlde ısıtmış durumda!.. Daha önce NATO’ya girme ihtiyacı duymayan İsveç, birdenbire tutum değiştirdi…

Aynı şekilde Rusya’ya karşı uzun zamandır tarafsız kalma politikasını güden Finlandiya, Ukrayna savaşının etkisiyle İsveç gibi, NATO şemsiyesinin altına sığınma ihtiyacını açığa vurmuş bulunuyor. Daha NATO’ya girme sürecinin bile nasıl gelişeceği belli değilken, Amerikan bayraklı tankların ülke topraklarında Rusya sınırına doğru hareketlenmesi, bölgedeki tansiyonu fazlasıyla yükseltti…

Evet, birkaç haftadan beri tartışılan İsveç ve Finlandiya konusu, anlaşılan önümüzdeki dönemde Türkiye’yi de daha fazla ilgilendirecek biçimde gündemde olacak...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün cuma namazı çıkışında sorulan sorulara cevap verirken, İsveç’in NATO’ya girme konusuna da temas etti ve önemli ipuçları verdi. İskandinav ülkelerinde (Danimarka, İsveç, Norveç) bölücü terör örgütü PKK’ya verilen desteğe dikkat çekerek, bu sebeple Türkiye’nin takınacağı tavrın nasıl olacağı yönünde, erken uyarı fişeğini ateşlemiş oldu. “İskandinav ülkeleri maalesef terör örgütlerinin misafirhanesi gibi. Oradan daha ileri gidiyorum. Parlamentolarında da yer alıyorlar. Bundan dolayı buna olumlu bakmamız mümkün değil…”

Son derece önemli bir nokta!.. NATO’ya yeni üye girişi için, oy birliği mecburiyeti söz konusu. Bu durumda, Türkiye’nin onay vermemesi hâlinde, İsveç ve Finlandiya’nın üye olması mümkün değil. Bu konuda hayli yoğun tartışmaların yaşanması kaçınılmaz görünüyor. Velakin ne gibi bir sonuç çıkacağını zaman gösterecek…

Bu vesileyle geçmişte yaşanan ve maalesef Türkiye’nin haklarının iyi müdafaa edilemediği bir olayı hatırlayalım. Bundan tam kırk iki yıl önce yaşanan ve hâlâ daha etkileri devam eden Yunanistan vakası...

1974 Kıbrıs Harekâtını protesto ederek NATO’nun askerî kanadından çekilen Yunanistan, daha sonra çeşitli gerekçelerle geri dönmek istedi. Bu dönüşü ABD de çok istiyordu. Zira 1980’lere doğru gelirken SSCB ile rekabet had safhada idi. ABD’nin ileri sürdüğü teze göre, Yunanistan’da sosyalist bir iktidarın işbaşına gelmesi hâlinde, bu ülkenin müttefikliği ortadan kalkar ve önemli bir kayıp doğabilirdi. İşte bu sebeple, Türkiye’ye yoğun telkin ve baskılar söz konusu idi. Çünkü Türkiye, iki ülke arasındaki derin ihtilaflara çözüm bulunması için, Yunanistan’ın bazı güvenceler vermesini istiyordu. Bu noktada, sivil hükûmetler ABD baskısına sonuna kadar direndi. Ne zaman ki, 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleşti. Bambaşka bir tablo ortaya çıktı!..

Darbeden sadece beş hafta sonra (20 Ekim), Yunanistan ABD’nin büyük desteğiyle, NATO’nun askerî kanadına dönüverdi.

Bu dönüş hikâyesi elbette çok derin ve çetrefil. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte bu konuda hata yapıldığına işaret etti. Merak edenler güvenilir kaynaklardan bu konuyu geniş biçimde araştırabilir. Dönemin NATO Başkomutanı olan General Bernard Rogers’ın, Yunanistan’dan almamız gereken yazılı güvence yerine, şifahi bir “asker sözü” ile nasıl sonuca gittiğini, bu konudaki prosedürün Dışişleri teşkilatı yerine, tamamen askerî cenah tarafından yürütüldüğünü teferruatlı olarak öğrenebilir!.. 

Bize göre Kenan Evren’in esas yargılanması gereken dava bu olmalıydı!.. 

General Rogers üzerinden, güya Yunanistan adına verilmiş olan sözlerin hiçbiri tutulmadı. Mesela Larissa’da kara ve hava karargâhlarının kurulmayacağına dair hususlar hiç kale alınmadı. Ondan çok daha öteye, Yunanistan’ın baştan sona suiistimal ettiği pek çok mesele var. Bırakınız Yunanistan’ı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, üstelik AB üyesi sıfatıyla Türkiye’nin önüne çıkardığı engeller ortada… Devletlerarası ilişkilerde, asker veya sivil sözü değil, yazılı belgeler hüküm ifade eder. Şayet bu konuda gerekli basirete sahip değilseniz, kayıplarınız çok büyük oluyor!

Tarihten ders almak veya ders çıkarmak diye bir söz vardır…

1980’de, Yunanistan’ın şartsız olarak NATO’nun askerî kanadına geri dönüşünü sağlayan ABD’li generalin, daha sonra Evren’e üzüntülerini ifade etmiş olması trajikomik bir durumdur. Dolayısıyla İsveç ve Finlandiya’nın üye olmasıyla ilgili olarak, benzer şekilde bugünkü NATO Başkomutanı olan generalin de, muhtemel telkin ve tekliflerine karşı çok dikkatli olmak zorundayız. Ellerindeki avantaj ve kozları iyi kullanan ülkeler, uluslararası ilişkilerde hep başarılı olmuşlardır. Bunun için kılı kırk yarmak gerekiyor!..

Hep tekrarlanıyor ya; “Uluslararası ilişkilerde ilanihaye dostluk veya düşmanlık yoktur. Devletlerin menfaatleri vardır. Buna göre de dostluk veya düşmanlık söz konusu olur…”   

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.