Yunanistan, cirmi kadar yer…

A -
A +

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü konuşmasında verdiği keskin mesajlar sadece Yunanistan’la sınırlı değildi elbet… 40 dakikalık konuşmasında Miçotakis’i tam 37 defa alkışlayan Kongre ve diğer adresler de var...

 

Dış politika alanında sözlü ve yazılı beyanların, genellikle daha esnek ve “diplomatik nezaket” denilen bir ‘retorikle’ yapılması yerleşmiş teamüldür. Bu teamül, daha ziyade diplomatik statüde görev ifa eden hariciyeciler için belirleyici bir üsluptur. Ülkelerin üst yönetim kademelerindeki devlet adamları açısından, muhataplarının tutum ve davranışlarına göre hem retorik hem reel politik tarz olarak devreye sokulabilir tabii…

Biraz daha açarsak, diplomaside mesajlar, kibar ifade biçimiyle, ama derin ve ihatalı kavramlarla verilmeye çalışılır. Siyaset alanında ise, gerektiğinde köşeli laflar pekâlâ kullanılabilir!..

Yani lafı hiç dolandırmadan, karşı tarafa net bir şekilde, söylemek istediğinizi söyleyiverirsiniz. Çünkü hâlin icabına göre, bir reaksiyon göstermek veya maksadınızı en etkili biçimde anlatmak bakımından, keskin ifadelere ihtiyaç duyulabilir. Geçmişte ve günümüzde bu tarz tek taraflı hitap veya muhaverelerin pek çok örneği vardır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün AK Parti Grup toplantısında yaptığı konuşmayı bu çerçevede değerlendirebiliriz. Sayın Cumhurbaşkanının dış politika konularındaki üslubu öteden beri dikkat çekici olmuş ve zaman zaman iç politik üsluba benzetilmesi bakımından eleştirilere de maruz kalmıştır. Fakat buna rağmen, hangi zeminde olursa olsun, gerektiği yerde kendisinin benimsediği üslubu kararlılıkla devam ettirdiğini görüyoruz.

Son haftalarda hem Yunanistan idarecilerinin giriştiği atraksiyonlar hem de İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılması konusundaki tartışmalara dair Cumhurbaşkanı son derece net ve keskin ifadelerle Türkiye’nin tavrını ve tepkilerini dile getiriyor. Bir müddet önce ABD ziyareti sırasında Türkiye’yi hedef alan konuşmalar yapan Yunan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’i dikkat çekici şekilde hedef alan ifadeler kullanmıştı; “Benim için artık Miçotakis diye biri yok!..” Bu oldukça sivri bir ifade. Ama durduk yerde de söylenmiş değil.

Yunanistan’ın bir taraftan diplomatik temas ve müzakerelerde Türkiye ile dostluk ilişkisi içinde yol almak istediğini iddia etmesi, ama hemen akabinde ülkemiz aleyhine her tezgâhın içinde yer alması, şüphesiz kabul edilebilir bir şey değil. Bu şekilde ikiyüzlü tutum ve davranışlarla bir yere de varacağı yok. Lakin işin tuhaf tarafı Yunanistan’ın bu samimiyetsiz ve şahsiyetsiz politikalarının uluslararası ortamda gerektiği biçimde tepki görmemesi. Tam aksine hiç ama hiç hak etmediği siyasi destekler alabilmesi…

Hâl böyle olunca, siyasi tepkiyi de aynı tonda göstermek icap ediyor. Anlayacağınız üzere böyle hâllerde işi nezaketle hâlletmek mümkün olmuyor!

Cumhurbaşkanının dün verdiği keskin mesajlar, şüphesiz yalnızca Yunanistan’a değildi. Yunan topraklarının bir ucundan diğerine askerî üsler kuran ABD Yönetimi ve Miçoktakis’in kırk dakikalık konuşması esnasında tam 37 defa alkış tutan, Kongre ile daha başka adresler de bu mesajın gönderildiği yerlerdir...

Mesela Avrupa Birliği… Bu çevreler Yunan siyasetçilerini fazlasıyla şımartmaktan bir türlü vazgeçmiyor. Hâl böyle olunca da Yunan politikacılar boyunlarından büyük zıplıyor…

Ne yaparlarsa yapsınlar, Yunanistan ancak cirmi kadar yer yakar! O sebeple Erdoğan’ın verdiği mesajlar hedefini tam manasıyla bulmuştur diyebiliriz. “Yunanistan’la olan Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Anlaşmamızı bozduk…” ifadesi sıradan bir tepki değil. Devamında ilgili ülkeyi hedef alan oldukça ağır sözler var: “Şahsiyetli dış politikadan yanayız. Eğer dış politikada şahsiyetini kaybetmiş olanlar varsa, onlarla birlikte olmayı düşünemeyiz. İkide bir uçaklarınla kalk bize gösteri yap. Ya ne yapıyorsun sen, kendine gel. Tarihten hiç mi ders almıyorsun? Tarihte neredeydin, şimdi neredesin? Sonra başlıyorsun ağlayıp zıplamaya. Türkiye ile dans etmeye kalkma. Yorulur yolda kalırsın. Onun için de şu anda bu anlaşmayı ortadan kaldırmak suretiyle, arkadaşlarıma da söyledim, bunlarla artık ikili görüşmeleri yapmıyoruz. Yapmayacaksınız. Yunanistan maalesef yola gelmeyecek! Biz artık bunlardan bıktık…”

Bu açıklama uluslararası arenada çok yankılanacak…

Özeti ve mahiyeti şudur: Bundan sonrasını Yunanistan düşünsün!..  

ABD’ye, AB’ye dayanarak iyi komşuluk politikalarını kendi eliyle akamete uğratan Yunanistan, sonunda bir yere varamayacağını elbette anlayacak. Ama o zamana kadar daha pek çok nahoş hadisenin içine girecek belki. “Tarihten hiç mi ders almıyorsun?” ikazının altında çok şey yatıyor. Sadece Yunan siyasetçiler değil, onları bir nevi yoldan çıkaran çevreler de, bu mesajların tam olarak neyi anlattığını herhâlde anlamışlardır veya anlamaya çalışmaktadırlar.

 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.