Sessiz felaket; çölleşme!..

A -
A +

İnsanoğlunun hayat alanı yerkürenin zenginliklerini korumak, bu konularda fert ve toplumları bilinçlendirmek için yılın belli günleri özel temalarla idrak edilir. Dün “Dünya Çölleşme ve Kuraklık Günü” idi…

 

Tam elli sene önce, 1972’de…

Stokholm’de toplanan BM Dünya Çevre Konferansı, 5 Haziran gününü “DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ” olarak ilan etmiş…

Aslına bakarsanız insanoğlu, kendi hayat alanı olan bu dünyada, tabiat ve çevrenin korunup kollanması konusunda hayli geç uyanmıştır…

İlk defa 1972 yılındaki BM Çevre Konferansında, kaynakların hızla tükendiği ve tedbir alınmadığı takdirde, çok ciddi problemlerin zuhur edeceği uyarısı yapılmış. 1987 yılında ise, Norveç eski Başbakanı Gro Harlem Brundtland başkanlığında toplanan BM Çevre ve Kalkınma Komisyonunda, ilk defa sürdürülebilirlik kavramı dile getirilmiştir.

Bu kavram özetle, günümüz kaynakları kullanılırken, gelecek nesillere de aktarabilmek adına, bu kaynakların zarar verilmeden kullanılmasının sağlanması ve korunmasını ifade ediyor. Bahse konu toplantıda bu konuya dair detaylı bir rapor, “ORTAK GELECEĞİMİZ” başlığı ile hazırlanmıştır. Bu uluslararası metin önemli bir referans kaynağıdır…

1993 yılında da BM Genel Kurulu 22 Mart’ı “DÜNYA SU GÜNÜ” olarak ilan etmiştir. Bir sene sonra ise yine BM Genel Kurulu, çölleşme ve arazi tahribatı konusunda insanların bilinçlendirilmesi için  bu defa 17 Haziran’ı “DÜNYA ÇÖLLEŞME VE KURAKLIK GÜNÜ” ilan etmiştir. İşte dünkü gün bugündü…

Ama nedense, dünyayı tehdit eden en büyük tehlikeye karşı, yeterince dikkat ve hassasiyetin gösterilmediği de maalesef müşahede edildi!..

Elbette resmî gün ilan etmekle büyük problemlere çözüm bulmak gibi bir kolaycılık yoktur. Ama yine de bu problemi bizatihi çözmekle mükellef insanoğlunu, tek tek ve topluca bilinçlendirme adına yapılması gereken çok şey vardır. Gelecek nesillerden bahsetmişken, dün karnelerini alan ve  “İSTİKBALİMİZ” olan 18 milyonu aşkın çocuğumuzun, gencimizin bundan sonraki on yıllarda, mutlu ve sağlıklı bir hayat sürebilmesi için acaba onlara hangi ölçekte korunmuş bir tabiat ve çevre ile yeterli tabii kaynaklar bırakabileceğiz? Bu soruyu tek tek her ülke ve genel olarak bütün dünya için sormalıyız…

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un, Dünya Çölleşme ve Kuraklık Günü dolayısıyla yayınladığı mesaj çok önemli noktalara dikkat çekiyor. Her şeyden önce iklim değişikliği, çölleşme, küresel ısınma, biyolojik çeşitlilik kaybı, arazi bozulumu ve kuraklık, çağın en önemli problemleri arasında…

Günlerdir Ankara’yı ve geniş çapta Orta Anadolu Bölgesini tesiri altına alan afet şeklindeki yağışların yol açtığı can ve mal kayıplarını hep birlikte çaresizce izliyoruz!..

Daha çok Karadeniz Bölgesi için söz konusu olan şiddetli yağış, erozyon ve heyelan olayları artık ülkemizin her bölgesinde baş gösteriyor. Bugün küresel arazi kaynakları üzerindeki baskının, her zamankinden daha fazla ve artarak devam ettiğini, hızla artan tüketim seviyelerinin başta toprak olmak üzere; diğer doğal kaynaklar üzerindeki tazyiki her geçen gün daha da arttırdığına işaret eden Bakan Kurum, şunları dile getiriyor: “Dünya genelinde iklim krizi ve yanlış arazi kullanımına bağlı olarak çölleşme nedeniyle topraklar verimliliğini kaybetmekte, gıda üretimi azalmakta, işsizlik, zorunlu göç ve çeşitli hastalıkların görülme sıklığı artmaktadır. Yaklaşık iki milyar insanın doğrudan çölleşme ve kuraklıktan etkilendiği tahmin edilmektedir…”

Ülkemiz açısından da durumun ne derece kritik olduğunu Sayın Kurum şöyle özetliyor: “Türkiye sahip olduğu coğrafi konum, topoğrafik, klimatik ve toprak özellikleri itibarıyla çölleşme ve kuraklıktan en fazla etkilenecek ülkeler arasında yer almakta…”

“SORUMLULUĞUMUZUN FARKINDAYIZ” diyen Bakan Kurum, 2019-2030 yıllarını içine alan “Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Planının” hazırlanarak uygulamaya konulduğunu bildiriyor ve şöyle devam ediyor: 

“Çölleşme Hassasiyeti Haritası ile ülkemizin çölleşmeye karşı hassas alanlarını tespit ettik. Bu haritaya göre topraklarımızın yüzde 22,5’i yüksek çölleşme riski altında…”

Bakan, Arazi Tahribatının Dengelenmesi Projesi kapsamında, çölleşme ve erozyona karşı hassas alanlarda gerçekleştirilecek her türlü faaliyetin belirlenmesi aşamasında karar vericilere yön gösterecek Karar Destek Sistemi kurduklarını ve titizlikle uyguladıklarını belirterek şu ümit verici sloganı haykırıyor: “ÖZÜMÜZ TOPRAK, SÖZÜMÜZ KORUMAK!”

Biz de can-ı gönülden inşallah diyelim. Zira TOPRAKTAN GELDİK, TOPRAĞA GİRECEĞİZ… Ama girmeye bari yüzümüz olsun!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.