Misdâkımız nedir?

A -
A +
İnsanoğlunun en önemli çabalarından biri, hayatında var olan her şeye bir ölçü/kıstas getirmesi olmuştur. Fakat özellikle son dönemlerde, Geç Osmanlı Dönemi'nden bu yana devam edegelen ve bir misdâkı (ölçüsü) olmayan başta siyasetimizin, sonra da diğerlerinin, yine aynı zihniyetin kalıntıları tarafından daha da mizansız/iz'ansız hale getirilmeye çalışıldığını görüyoruz.
Kaybolan bu ölçü/iz'an/insaf kullanılan dilde, getirilen eleştiride, yapılan değerlendirmede, bakışta, duyuşta, hissedişte hatta neredeyse bütün idrâki sarmalayan bir acziyettedir. Hülasa birileri için "en büyük misdâk, misdâksızlık olmuştur" demek kanaat-i acizânemce abartılı olmayacaktır.
Yapılan değerlendirmeler daha üzerinden bir gün bile geçmeden, kendi kendini çürütüyorsa dildeki nezaket, yerini küfre ve hakarete çok çabuk terk edebiliyorsa kadının iffeti bir siyasa uğruna gözden çıkarılıyorsa insan hayatı algılarla soyutlaştırılıp ölümünün acısı sıfırlattırılıyorsa bizi kurtaracak ölçü/standart ne olmalıdır; siyasetten, ahlâken, hukuken ve tabii îmânen?
Bu ölçüsüzlüğün birinci sebebi asırları hatta zamanı aşan ve her çağa bir şeyler söyleyen Kur'andan kopmanın getirdiği faturadır. Yine sözleri yıllara ışık tutmuş ilmî, irfanî derinliğe sahip cümle-î hikemlerimizden aldığımız istikametin sapmasıdır. Bu sapmaya işaret eden en önemli gösterge, bu hikmetli hatta yorumu sahifeler dolduracak güçte cümleleri bir "paylaşım" ya da "tweet" basitliğine indirgeyerek birkaç saniyelik içselleştirilmemiş "kültürlü adam" cakalarının "meze"si haline getirmektir.
Fikir ve elbette bu fikirlerin terminolojisinin üretimi olmadan tembelce bir mukallitlikle Batı'yı izlediğimiz için ne Batı'ya hakkıyla nüfuz edebildik ne de koparanın bilinçli ama koparılanın ise çoğu zaman bilinçsizce kopardığı ecdad mirasına sahip çıkabildik.
Bugün özellikle yeni nesilleri çok daha fazla tehdit eden şey işte bu dilde, fikirde sığlaşma, okumadan uzaklaşma, sosyal medya ile gelen ve elbette ne olduğu belli olmayan ama bir yayılma da elde etmiş olan "slm, nbr" gibi ucube iletişim, daha doğrusu iletişimsizliktir.
Bu yeni ve belirli bir misdâkı olmayan yol ile korkarım bize kutup yıldızı gibi istikamet veren aforizmik derinlikte cümleleri kavramak, o sözlerin sahiplerinin yaşam biçimini bir rol-model/örnek şahsiyet kabilinden görmek çok kolay olmayacak.
Bu nizam-ı kadiminden kopuk nizam-ı cedid, gençlerimize ve İslam coğrafyasına, acıdan ve dolayısıyla dağılmadan başka bir şey getirmedi. Dilini kaybetmiş bir medeniyet onunla birlikte irfanını, idrakini, misdâkini ve bil umum istikametlerini de kaybetmiş oldu.
Aslında yaklaşık yüz elli-iki yüz yıldır (kaybettiğimizin farkındaysak tabii) aradığımız, işte tüm bu ölçü/mizan/rasyo kodlarımızdır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.