İngiltere Kraliçesini dinledi…

A -
A +
İngiltere’de yapılan AB oylamasından çıkan sonuç hemen hemen herkesi şaşırtmış gibi görünüyor; üstelik Cameron’un bütün Türkiye karalamalarına rağmen.
Ekonomistler İngiltere’nin bu kararının kendileriyle ilgili çok büyük bir değişim oluşturmayacağı kanaatindeler. Nitekim mesele de zaten daha çok AB’nin siyasal anlamdaki bütünlüğü üzerinde odaklanıyor.
Bugüne kadar sürekli yeni üyelerle büyüyen AB ilk firesini, hem de önemli bir üyesini kaybederek veriyor.
19. yüzyıldaki ulus hareketlerinin de mimarı olan Avrupa, daha önce imparatorlukları parçalayan bu hareketine karşı, AB atılımıyla bir “birlik”e yönelmişti. Fakat öyle görülüyor ki bu, Avrupalı her milletin kendisini içine atacağına inanılan birlik hayali, yine ulus bilinci ve ülke menfaatleri karşısında yenilecek gibi.
Tarih seyri içerisinde gerçekleşen kadim ve cedid mücadeleleri vardır. Her millet kendi geçmişi ile geleceği arasında bir yol bulmaya çalışırken bu mücadeleyi vermek durumunda kalır. Bugün İngiltere de kadimi temsil eden Kraliçesi ile cedidi temsil eden Başbakanı arasında bir tercih yapmıştır.
İngiliz Başbakan “AB’de kalmalıyız. Uzun süreli çıkarlarımız bunu gerektiriyor” derken; Kraliçe “AB’de kalmamız için bana olumlu üç tane neden gösterin” diyordu. Öyle zannediyorum İngilizler Kraliçelerine gösterebilecekleri üç tane olumlu neden gösteremediler ve AB’ye “hayır” demeyi seçtiler.
Bu, geleneğin moderne karşı zaferi olarak değerlendirilebilir. Fakat başka bir yönü de sadece Cameron’un değil AB’nin de Kraliçe ve dolayısıyla da onun temsil ettiği gelenek karşısındaki yenilmişliğidir.
Avrupa bundan sonra bambaşka dinamikler üzerinden yürümek zorunda. Nerede hata yaptığını ve ileriye dönük nasıl planlamalar yapmak zorunda oldukları uzunca bir süre tartışmak zorunda kalacaklar. Belki de daha önce katılmalara karşı nazlı davranan kibirli AB, bundan sonra ayrılanların olduğu bir AB olarak katılmak isteyenler lehine farklı ikna yöntemleri üretmek durumunda. Yani nazlanma tavrı yer değiştirmiş gibi görünüyor.
Benim için meselenin özeti aslında şu, Türkiye’nin iklimi bahardan yana güçlenirken Avrupa’nınki de sonbahardan yana güç kazanmaya devam ediyor. Yani kısaca Avrupa "fatura" ödemeye devam ediyor. Neyin mi faturası?
Sömürünün, riyanın ve zulmün...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.