CHP zihniyeti mi dediniz!

A -
A +
Bugünlerde 7 Ağustos'ta Yenikapı’da yaşanan birlik ruhunun, CHP tarafından nasıl zedelenmeye çalışıldığını konuşuyoruz.
Beni yakından tanıyanlar, Taksim ya da Yenikapı mitinglerindeki kanaatlerimi iyi biliyorlar. Elbette ben de o gün o meydanlardan birçok TV’de canlı yayına katıldım. Oralarda da o günün ruhunu zedelememek adına, CHP ve Kılıçdaroğlu adına olan eleştiri hakkımı saklı tuttum.
Hani Kılıçdaroğlu, doğru olmasa da, uygulamalarıyla çelişse de iktidar için “kendilerine bir fırsat vermek istedik” diyordu ya… İşte ben de kendimce CHP’ye ve kendisine bir fırsat vermek istedim o tavrımla.
Ama şu kesindi ki ne Taksim mitingi birlik ruhunu taşıyordu ne de Kılıçdaroğlu’nun Yenikapı’daki “manifesto” dediği (ve birini de okurken sehven atladığı) 12 maddelik konuşması.
Bir kere Taksim’de ne yazık ki çalınan müzikler dahi belirli bir anlayışı sembolize ediyordu. Darbecilerin örgütünün adı bile ağızlara alınmadı. Soyut bir darbe karşıtlığı vardı âdeta. Kuşatıcı değildi. Buna rağmen her birerimiz umutlu olmak istedik.
Yenikapı'daki tavır da yine 12 maddelik bir dayatma zeminindeydi. Oysa oraya herkes ön şartsız gelmişti. Ondan sonrakilerin de bir müzakere ortamına bırakıldığını gösterir.
AK Parti bu süreçte muhalefetin eleştirdiği birçok talebinden geri adım attı. Temiz bir sayfa açtı. Cumhurbaşkanı bütün davalarını geri çekti…
Oysa CHP bu tavrın karşısında Anayasaya göre devletin başındaki tarafsız Cumhurbaşkanına sürekli, AK Parti’nin genel başkanıymış gibi bir mana yüklemeye devam ediyor. Birlik ruhunun en azından millî meselelerde devam ettirilmesi gerekirken, bakıyorsunuz ilk oyunbozanlık yine CHP’den geldi.
Tarafsız bir Cumhurbaşkanının sadece davetli olduğu bir toplantıyı protesto etmek de ancak bu zeminden gelebilirdi.
Yani şunu demek istiyorum, CHP aslında hep aynı yerdeydi. Gezi olaylarında, 17-25 Aralık sonrasında durduğu yer de belliydi. Bütün ifşaatları ortaya çıkmış bir yapıyla olan diyalogları da ortadaydı.
FETÖ’nün ve PKK’nın üzerine yeteri kadar gidilememesinin en önemli sebeplerinden biri de CHP’nin, iktidarı her zaman yalnız bırakmasıyla ilgilidir. Pek çok sebebin içerisinde bu da önemli bir sebeptir.
Neticede bu “yan çizme” önünde-sonunda olacaktı. CHP açısından bakıldığında bunun önemli sebeplerinden biri de sürecin AK Parti’ye yarayacağına olan inancıdır. Bu dostluğun gideceği en öte nokta bir seçime kadardı; ama onu da göremedi.
Eleştiri, partili sisteme dayalı siyasetin olmazsa olmazıdır elbette… Ancak temennimiz hiç olmazsa millî meselelerde bir mutabakat oluşmasıdır. Bu umudumuzu da her şeye ve her tavra rağmen koruyacağız...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.