FETÖ’nün İran düşmanlığının asıl sebebi “İmâmet” mi?

A -
A +
Siyasi bir zeminde değerlendirdiğinizde, FETÖ’nün İran düşmanlığını onun ABD ile ittifakının bir sonucu olarak okuyabilirsiniz. Bu elbette yanlış olmamakla birlikte işin pek çok sebebinden sadece bir tanesine karşılık gelecektir.
Oysa meseleye bir “kâinat imamlığı” perspektifinden baktığınızda, Şiilerin İmamet anlayışının da bu yolda bir engel olarak görülme ihtimali daha net olarak ortaya çıkabilecektir. Bu, bazen kendimi de eleştirdiğim türden aşırı bir yorum olarak değerlendirilebilecek olsa da Kur’anın ya da Peygamberin söylemediğini ona söyleten gruplar (özellikle Rafızî ya da Gulât-ı Şia son kertede de FETÖ) aşırı yorumların asıl mimarı olanlar açısından bakıldığında bunlar düşünülmeyecek şeyler değildir.
Her iki taraftan da bakıldığında bu mesele elbette din âlimlerinin yorum getirmesi gereken bir konudur. Bu yönleriyle İslâm akidesine de zarar veren bu kadim anlayışların, bu son örneği de kapsayacak şekilde daha net bir biçimde benzerliklerinin ya da farklılıklarının irdelenmesi gerekir.
Ehl-i sünnet ve Şia arasındaki temel tartışma konularından baktığımda çok temel noktalarda benzer birtakım itikatlar da dikkat çekmiyor değil. Mesela Allah’ın İmam tayin etmesi ve onlara da gaybı bildirmesi Şia’nın temel inançlarındandır.
Hatta Şia’nın “bedâ” kavramıyla ifade edilen ve -haşa- “Allah önce levh-i mahfuzda yazmıştı ama sonra kararından döndü ve sildi. İmam da bu sebeple yanıldı. Yoksa o gaybı bilmiyor değildi” inancını özellikle 17-25 Aralık sonrasında bu FETÖ’cü yapılanmada da görmedik mi? Onlar, Cumhurbaşkanına ömür biçerken, mutlak zafere inandırılırken, evlerinde bile “kâinat imamları” tarafından izlendiklerini düşünürken “bilinmeyenlerin bildirildiği biri” inancıyla hareket etmediler mi? “Şayet yanıldıysa (ki yanıldı hamdolsun) onun da bir hikmeti vardır” demediler mi?
Hatta yine Şia’daki Rec’at yani “bazı ölmüşlerin yeniden dünyaya gönderilebileceği” inancını da benimsemediler mi? Bu anlayıştan olsa gerek, bir dizide Peygamberimizi de kamyonete bindirmediler mi? Yine bu inanç, aslında "mesihçi" ve "mehdici" anlayışların da temeli olarak gösterilir.
“İmamın masumiyeti” meselesinde de FETÖ ile Şia arasında bir örtüşme görmedik mi? FETÖ elebaşının rüyalarla yönlendirildiği ve bu sebeple de günahsız olduğu hatta Şia ile aynı anlama gelmekle birlikte küçük bir farkla “mâsuniyet” atfettikleri “kâinat imamlarının korunduğu” anlayışı, yeteri kadar açık bir benzerliğe vurgu yapmıyor mu?
Aslında pek çok açıdan dünyadaki ezoterik örgütlenmelerle de örtüşen bu tabakalı yapılaşmayı, bu yönüyle de irdelemek gerekir kanaatindeyim. Buradan bakıldığında onlara göre bir kâinatta -haşa- “Allah tarafından tayin edilmiş bir tane imam olur” dediklerini düşündüğünüzde “İran’daki imamın da bu birliği bozduğu” fikri açık hâle geliyor kanaatimce. 
FETÖ’nün hükûmeti “İrancı” olmakla suçlayan, politik olarak da ABD ile benzer zeminde ilerlemesine sebep olan bu İran düşmanlığının asıl sebebinin “tek kurtarıcının hatta belki mehdi”nin önündeki engelle mücadele olduğu ortaya çıkıyor; asıl motivasyonunu da buradan alıyor kanaatimce.
Bu yorumu “aşırı yorum” olarak değerlendirmek mümkün olsa da asıl gerçek, bu aşırı görülebilecek yoruma sebep olan ve aşırılıkları da yorumun ötesinde, ete kemiğe bürünmüş ve “İslâm’a rağmen İslâm’ı kullananlar"dır.
Bu sebeple yorumsuzluğu bir yorum olarak seçmek yerine, aşırı yorum riskini de üstlenerek bir yorum yapmayı tercih ettiğimi ifade etmek isterim...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.