Aile sıhhati üzerine…

A -
A +
Daha önceki yazımda toplumun sıhhatli kalabilmesi için gerekli olan dört temel unsurdan bahsetmiştim; “Din, aile, beden ve mal sıhhati” diye.
Bu yazıdan hareketle, aile kurumunun son dönemlerde geldiği aşamayı tahlil etmek ve en azından çareler aramak adına naçizane bir çaba göstermek istedim.
Öncelikle mevcut durumu tahlil ederken, aile adına kayıplarımızı ve huzursuzlukların temellerini tespit etmenin faydalı olacağı kanaatindeyim. Bu noktada bir cinsiyet ayırımı yapmadan hareket edeceğim. Çünkü bu sorunların kaynağı bazı ailelerde erkek, bazılarında kadındır; bazen de bunun sonucu olan çocuklar…
Aileyi tehdit eden en önemli unsurları şöyle sıralayabiliriz:
Cehalet: Her şeyi biliyormuş gibi davranmak. İlmî bir derinlik olmadığında ve konuşacak mesele kalmadığında cehaletin üstünü örtmeye çalışan bir kibir ortaya çıkar. Oysa bütün korkulardan ve endişelerden kurtulmanın yolu ilimdir. İlim, bizi şekilden manaya götüren önemli bir yoldur. İnsan cismani olandan uzaklaştıkça, suretten sîrete yöneldikçe özgürleşir ve huzura erer. 
Öfke: Öfke kesinlikle nefsî bir kaynağa dayanır ve mutlaka aklı gölgeler... Amâsî: Cahilin öfkesini kibrit çakmasına benzetirken âlimin öfkesini yağın yanmasına benzetir. Ona göre bazılarının öfkesi küçücük şeylerden doğarken bazıları için çok daha fazla ve öneme haiz mesele olması gerekir. Hazreti Ali “Öfke deliliğin bir çeşididir. Öfkelenen kimse daha sonra pişman olur. Eğer pişman da olmuyorsa delilik artık kalıcı demektir” diyor. Öfke, sebepleri ne olursa olsun, aile kurumunu ve evlilik müessesesini acı bir şekilde tehdit ediyor. Eşler, heybelerinde taşıdıkları ne kadar “argo” varsa birbirlerinin üzerine boca ederek, bu değerlerin, her gün biraz daha boğulmasına sebep oluyor. 
Gelecek endişesi: Ailelerin en önemli sorun kaynaklarından biri de gelecek endişesidir. Oysa rızık kaygısını kesin olarak ortadan kaldıran âyet ve hadisler vardır. Fakat İslam toplumunun temeli olan aile yapısı, bugün çok daha seküler bir tarafa savrulmuş gibi duruyor. Aslında gerçek anlamda ihtiyacımız olmayan ama tüketim çağının algıyla dayattığı birçok suni ihtiyaçla boğuşan ailede, endişenin temel kaynağı maalesef budur.
Kıskançlık: Anlamsız kıskançlıkların dayanılmaz kıldığı, sonucu çok acı tablolarla ortaya çıkan evlilikler de aile kurumunu tehdit ediyor. Aile mahremiyetine saygıyı önceleyen bir evlilikte güven en önemli unsurdur. Güvenin yok olduğu bir ortamda filizlenen kıskançlık, aslında kaybetme korkularının da tetiklediği bir durumdur. Bir başka ifadeyle çaresizliğin işaretidir.   
Sevgisizlik: Birçok sebebin sonucu olarak ortaya çıkan sevgisizlik ise aslında gelinen noktanın tamiri en zor kısmıdır. Hoyratça geçirilen zamanın ve kullanılan dilin yıprattığı şahsiyetlere yeniden sevgiyle bakmak son derece erdem isteyen bir durumdur. Sevgi ve saygının değil de zorunlulukların bir arada tuttuğu evlilik müessesesi artık taraflar için âdeta bir imtihan sahasıdır. Geçmişi bir sorun olarak biriktirmiş bir hafızanın mutlaka kendisini yeniden kontrol etmesi gerekir. Neticede bu zorunlulukların yıprattığı birçok hayat ortadayken bigane kalınamaz.
Kinle ve öç alma ruhuyla tabiri caiz ise “ben külyutmam” zemininde yürüyen bir ilişki zedeleyicidir. Oysa bazı ilişkiler hassasiyeti gereği görmemiş, duymamış gibi yapmayı gerektirir. Kabahatlerin üzerini açan değil, örten makbuldür bu durumda. Sıhhatli kalabilmesi adına “yalanın caiz olduğu” bir müesseseden bahsediyoruz; tehlikeyi onarmak adına. Oysa yalan en büyük günahlardandır. Demek oluyor ki amacı masum olan ve bir temel taşın zedelenmesi endişesi onu dahi defedebilmiştir.
Sıhhatli bir aile ve muhabbetli bir aile adına haşa nasihat verecek değildim zaten. Amaç hep birlikte sağlıklı kalmanın yollarını aramak. Aile dünyanın her yerinde önemlidir. Şekli ve geleneği farklı olsa da böyledir. Bütün tehditlere rağmen eğer yeni nesiller hayalimiz varsa bu kurumu yaşatmak, sıhhatini korumak durumundayız. Aile yok olduğunda insan ve neticede de toplum yok olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.