BÜYÜK TÜRKİYE

A -
A +
Devletleri büyük yapan unsurlar belli. Askerî yapı mühim. İktisâdî vaziyet daha mühim. Bu ikisinde zaaf varsa yoksun demekdir. Amerika 150 bin askerle Irak'ı işgal etmişdi. Kullandığı tank sayısı binin altındaydı. Yıldırım harekâtıyla koca ülke düşdü. Nice dramatik sahne yaşandı. Hâlâ da yaşanıyor. Saddam'ın milyonu aşan ordusu iş görmedi. Pantolonunu giyemeden kaçan askerleri gördük. Binlerce tank yok hükmündeydi. Çelik yığınları mum gibi eridi. Seyreltilmiş uranyum işi bitirmişdi.
Kâğıtdan devletler büyüklüğü bunlarda sanır. Bu yüzden kaybederler. İçi boş kolonlar bir anda çöker. Binadakileri de ölüme götürür. Irak'da da böyle oldu, Libya'da da...
Velhâsıl büyük devlet olmak herkesin harcı değil. Çelik gibi bir irâde gerekdiriyor. En azından devleti ayakda tutacak unsurda bu olmalı. Osmanlıyı büyük devlet yapan şey buydu. Üçyüz senelik yükseliş bu sûretle başarıldı. Üçyüz senelik iniş de böyleydi. Osmanlı inhitâtı kadar hayranlık uyandıracak bir çöküş yokdur. Aslında büyüklük her şeyden evvel bir tavır mes'elesidir. Birkaç yüz çadıra hükmeden Ertuğrul Gâzî büyükdü. Devletiyle berâber târih sahnesinden çekilen Vahîdeddin Han da büyükdü. Hâsılı ecdâdımız her kayd ü şartda büyükdü. Çıkarken de, inerken de...
Yirminci asır bize büyüklüğü unutdurdu. Hâlbuki târihî mîras Türkiye'yi büyük olmaya zorluyor. Hattâ buna mahkûm kılıyor. Ceddimizden tevârüs eden asâlet bu büyük yükü omuzlamayı gerekdiriyor. "Ben böyle bir mes'ûliyyeti der'uhde etmek istemiyorum" deme hakkınız yok. Çünkü yük omuzlarınızdan hiç inmedi ki. Sâdece baygınlık geçirdiğiniz dönemlerde bunun farkında değildiniz. Şimdilerde yavaş yavaş kendimize geliyoruz. Bulanıklık tedrîcen de olsa ortadan kalkıyor. Çok şükür insanımız cihangir kelimesini hâfızasının derinliklerinden çıkardı. Fâtihlerini bekleyen yeryüzü biraz sabırlı olsun!
Büyük Türkiyeyi kurabilmek için büyük rüyalar görmek lâzım. Orhan gâzînin gördüklerini görebilmek lâzım. Ne diyordu Orhan Gâzî, "Çanakkale ve Cebel-i Târık boğazları kimdeyse dünyâ hâkimi odur." Dikkat edin! Bunu diyen Fâtih değil, Yavuz değil, Kânûnî değil. Ufacık bir beyliğin hükümdârı. Ufkuna bakın, hududlarına bakın!
Târihimiz şan ve şevketle dolu ama büyük felâketler de yaşamadık değil. Doksan Üç Harbi tek başına bu cümlenin îzâhını yapar. Burada bitmek bilmeyen acılar yaşadık. Birbirini çekemeyen komutanlar gördük. Bu sebeble kaybetdiğimiz sayısız muhârebe var. Cepheden kaçan askerlerimiz oldu. Hatırlamak dahi istemediğimiz başka başka sahneler yaşadık. Fakat bütün bunlar mevzii şeyler. Milletimize teşmîl edilemeyecek cinsden. Çünkü Türkiye'yi büyük yapan en dehşetli silah millî karakterimiz. Hani şu "kanımızın son damlasına kadar" mes'elesi var ya; işte o!..
Aslanın en zayıf hâlinde bile aslan olduğunu bizden gayrı herkes biliyor. Millî imkânlarımızın şuûruna varmak büyük olmak yolunda atacağımız ilk adım. Bunun ma'nâsı kendimizi tanımak olsa gerek. Almak için değil, vermek için var olduğumuzu yeniden hatırlamalıyız. Sömürgeciliği, sömürüye mani olmak için unutmamalıyız. Rim Papanın söyledikleri ayağımızın altındadır. Vaktiyle, "Siz öteden ve biz berüden Türkü araya alub dükeli kıralum ve kasabât ve şehirlerini kabz idüb câmi'lerine çanlar asub hazret-i İsâ'ya kulluk idüb Nâr-nûr'a ibâdet idelüm" diyenlerin tam ortasında bulunması netîce vermemişdi, biiznillah bugün de vermeyecek. Müverrih Selânikî'nin ifâdesiyle inşallah yine "zehreleri çâk ve pisterleri hâr u hâşâk" olacak. Her kaynağın başını tutduğunu zannedenler yücelerden gelen selle boğulub gidecekler. Yeni dünyâ yeni Türkiyeyle kurulacak. Buna inanmak lâzım. Hem de gönülden. Zîrâ bizler şunun bunun değil, "Hâkânü'l-berreyn ve'l-bahreyn, hâdimü'l-haremeyni'ş-şerîfeyn, sultân-ı selâtîn-i cihân" olanların çocuklarıyız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.