MECRA

A -
A +
Kelb sürüsü kadar düşmanla muhâtabız. Hâinler en rezil şekilde ihânet ediyor. Ajanlar en alçak senaryolarda başrol oynuyor. Ayısı, hınzırı, çakalı, yılanı aynı anda harekete geçdi. Tedirginiz. Şöyle mi olacak, böyle mi olacak suâllerine cevap arıyoruz. Bununla berâber olup biteni aval aval seyrediyor değiliz. Biz de kendi filmimizi çekiyoruz. Bakalım üç gün sonra hangisi gişe rekorları kıracak?   Kim ne derse desin Rusya oyuna getirildi. Bizim de başımız ağrıdı. Birileri a’sâbımızı bozmaya çalışıyor. Çapulcuyu silahla donatmaları bu yüzden. Yoksa eşkıyâ ateş olsa cirmi kadar yer yakar. Techizâtları buymuş, eğitimleri şuymuş. Zerre kadar ehemmiyyeti yok. Sayıları şu kadarmış. Geçiniz. Bu gürûhun binlerce senelik Türk ordusu karşısında milyarda bir bile şansı olamaz. Moloz yığını ile dozer arasındaki münâsebeti hatırlayabilirsiniz… Biraz vaktimiz gider, biraz başımız ağrır, biraz da zâyiât veririz. Fakat karşı tarafı külliyyen cehennem çukuruna yollarız. Maşaları bırakıp bizzât gelirlerse ne olur? Birkaç milyon hâinin dışındaki herkes bir daha oturmamak üzere ayağa kalkar. Bütün haşmetiyle ikinci Osmanlı zuhûr eder. Bu da şer cephesinin en istemeyeceği netîcedir…   Herkes kendi plânını yapar. Bunları bilmemizde mahzûr yok. Te’sîrinde kalırsak sıkıntı var demekdir. İngiltere PYD ile görüşmüş. ABD silah vermiş. Rusya eğitimlerini üstlenmiş. İsrail oyun içinde oyun kuruyormuş… Hepsini bileceğiz ancak etkilenmeyeceğiz. Kendi adımlarımızı atmaya devâm edeceğiz. Devlet adamlarımız zâten böyle yapıyor. Bizim de aynı ruh hâlinde olmamız lâzım. En azından ona yakın bir seviyede. Aksi takdîrde yabancı istihbâratların oyuncağı oluruz. Bunların nereden vuracağı belli olmaz. Ba’zen bir dergi, ba’zen bir gazete, ba’zen bir televizyon olarak gelirler. Çoğu zaman da hepsi olarak. Gâh bir iş adamıdır, gâh tabîbdir, gâh gazeteci. Şeytan gibi kılcal damarlarımızda dolaşırlar da haberimiz olmaz. Farkına vardığımızda sinir krizleri geçiririz. Bu ise bizi hatâya zorlar. Şu hâlde şaşkınlık uyandırıcı hakîkatleri dahi sükûnetle karşılayabilmeliyiz.   Vakit dolduğunda evli evine köylü köyüne. İşgâlciler çekilecek biz kalacağız. O gün bütün fâreler kaçacak delik arayacak, fakat öyle bir imkân bulamayacak. İsteseler de istemeseler de, anlasak da anlamasak da bölge fazla uzun olmayan bir zaman diliminde olgun bir meyva gibi kucağımıza düşecek. O güne şimdiden hazır olmalıyız. Sâdece ehl-i sünnet Müslümanlar değil, şîîler de Türkiye’nin adâletine ve gücüne teslîm olacak. İran’ın böyle bir misyonu der’uhde edemeyeceğini herkes anlayacak. Dînî, millî, târihî mes’ûliyyetin altına gireceğiz. O ağırlığın altında ezilmemek için çok büyümeliyiz, çok kuvvetlenmeliyiz. Bunlar olurken merhametimizin de artması lâzım. Olgunlukda kemâle varmalıyız. Her türlü acemilikden sıyrılmalıyız.   Bu günler gelir mi demeyin. Ecdâddan boş laf sâdır olmaz: “Su akar mecrâını bulur.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.