LÂF

A -
A +
Osmanlı sonrasını biz planlamadık. Rejim de sistem de İngiliz patentli. Aslında her şey çok açık. Ne diyorlardı: “Türklüğe düğün oldu sultana ölüm günü” Hadi pâdişâhımıza düşmansınız. Burasını anladık. Lâkin siz Türke de düşmansınız. Türkün bin yıllık hukûkunu kaldırdınız, elifbâsını değişdirdiniz, kıyâfetini yırtıp atdınız… Peki bunların yerine koyduklarınızı Orta Asya'dan mı getirdiniz? Yok. Hepsini frenkden aldınız. Batı hukûkuna, kilise harflerine, ahlâksız kıyâfetlere tapındınız. Hattâ frenkden daha frenk oldunuz!
 
Bilmek istemezsiniz ama Orta Asya'da zînâ şiddetle men edilmişdi. İbn Fadlan’dan öğrendiğimize göre bu şenî fiilde bulunan kişiye yapılan muâmele şuydu: İki ağaç yarıya kadar eğilip sâbitlenir, ardından suçlu bunlara iki kol ve bacağından bağlanırdı. Sonra ağaçlar salıverilirdi. Cesedin yarısı bir tarafda yarısı diğer tarafda sallanırdı… Hadi şimdi cevâb verin: Sizin bu anlayışla uzakdan yakından bir alâkanız var mı? Durmayın, İslâm öncesi Türkleri de gericilikle suçlayın. Sizi gidi at arabaları sizi…
 
Dikkat ederseniz yukarıda “bilmek istemezsiniz” dedik. “Hatırlamak istemezsiniz” demedik. Zîrâ hatırlamak için o vetîreyi yaşamış olmak gerekir. Ya’nî o dünyaya âid olmak îcâb eder. Hâlbuki cümleniz farklı bir âleme mensûb. Hiçbirinizin Türklük diye bir da’vâsı yok! Îmânınız başka, milliyyetiniz başka! Çıkmış “Türk” diyorsunuz. Lâf… Sizin Türklükle ne ilginiz var?
 
Maşasınız. Sizi tutan eller var. Bunun gizlisi saklısı kalmadı. İşte az önce İngilizlerin adı geçdi. İrili ufaklı daha epeyce sayabiliriz. Her birinin başında ayrı bir fir’avn var. Bunlar sâdece küçük dağları değil büyüklerini de "yaratmak" iddiâsındalar. Allahu a’lem kibirleri Ebû Cehlinkine nal toplatır. Dibi görünmeyen bir uçurumdan düşmekde olduklarını gâlibâ bu yüzden fark edemiyorlar. Henüz zemîne çakılmadıkları için aşağı düşerken yüzlerine vuran rüzgârı meltem zannediyorlar. Çakıldıklarında durum değerlendirmesi yapma imkânları olmayacak…
 
Lavrov noktayı koydu: “Batı sonrası devre alışın.” Aslında bu hemen herkesin bildiği bir hakîkat. Toynbee birkaç çeyrek asır önce benzer şeyler söylemişdi. Ona göre alkolizm, laiklik, demokrasi, ırkçılık, ahlâkî çöküş garbı kemiren mikroplardı. Aradan geçen bunca zaman hastalık lehine işledi. Saydıklarımıza karşı olan bağlılık tapınmaya dönüşünce iş bitdi. Mikroplar tehlike teşkîl etmekden öteye geçip vücûdu teslîm aldı. Ve garb kaybetdi!
 
Bahsi geçen çöküş nerede nihâyetlenir bilemeyiz. Lâkin “eden bulur”u biliyoruz. Asırlardır açlığa mahkûm etdikleri milyonlar fakr u zarûretin en koyusuna düşeceklerinin işâreti. Tabîî bu işin yalnızca yoksulluk kısmı…
 
Rutte zavallı. Merkel daha zavallı. Her ikisi de kelimenin tam ma’nâsıyla kukla. Yılanın başı Elizabeth. Dolayısıyla şuna buna kızmayı bırakıp bütün oklarımızı Londra’ya atmalıyız. Arza mütemâdiyen fitne pompalayan bu bataklığın kurutulması insanlığın mes’elesi!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.