AJAN

A -
A +
Ajanlar iş başında. Bıkmak nedir bilmeden bâtıl da’vâları için çalışıyorlar. Son günlerde iyot gibi ortaya çıkdılar. Eskiden “Amerika bizsiz yapamaz ama biz de onlardan başkasıyla olamayız” diyenler şimdilerde doğrudan tehdîde başladı. Yazıp çizdikleri sizi yanıltabilir. Zâhirine bakmayın. Zihninizde hangi tortuyu bırakdıklarına dikkat edin. Bu tortu Amerika’nın gücünden, İngiliz’in zekâsından, Yahudi’nin parasından ve bizim bunlara teslîm olmamızdan başka bir şey değil!   İdlib’den çıkın, Afrin’i unutun diyorlar. Yüz yıllık tezellüle devam etsek çok memnûn olacaklar. Aklımıza argo kokan bir ta’bîr geldi: Sevsinler! Bilin ki sizin de sâhiblerinizin de devri geçdi. Krallığınızı ne atom kurtarabilir ne başka bir şey. Elinizde olanlardan dünyada artık çok var. Fazla ileriye giderseniz biri çıkıp beyninizde patlatır.   Ajanlara göre batı her şeyi düşünüyor. Hiçbir boşluk yok. A, B, C, D planları havada uçuşuyor. İnanacağımızı bilseler bunların Z’ye kadar gitdiğini söyleyecekler. Hâlbuki garb kontrolü kaybetdi. Irak’da, Suriye’de, Arabistan’da olup bitenler telâş hâli. Yaraya merhem olmayacağını görecekler. Gerek Yahudiler’in gerek Hıristiyanlar’ın tenâkuz dolu konuşmaları yaşadıkları herc ü merci çok güzel ortaya koyuyor. Yakın zaman önce “İsrail kalmayacak” diyen Kissinger şimdilerde “bizim milletimiz kazanacak” diye tepiniyor. Çin’in askerî gücünü artırmasına ve Rusya’nın kendini kabadayı gibi hissetmesine izin vermişler. Anlaşılan Necip Fazıl’ın ziyâdesiyle te’sîrinde kalmış. Rahmetli kaçırdığı tren için “kovdum gitdi” demişdi ya...   “Bizi bataklığa çekmek istiyorlar” korkusu güneyimizdeki pek çok fırsatı kaçırmamıza sebeb oldu. Hâlbuki bataklık biz olmayınca ortaya çıkdı ve büyüdü. Vaktiyle bölgeye yerleşmiş olsaydık şu anki sıkıntıları yaşamazdık. Gel gör ki belli mâniaları aşıp da adım atmamız kolay olmuyor. Atdığımızda atı alanın Üsküdar’ı geçdiğini görüyoruz. Maamâfîh düşmana kızmayın. O sâdece istikbâlini binâ ediyor. İşin kötü tarafı bu binâ enkâzımız üzerinde yükselecek. Niyet bu. Üçüncü Dünya Savaşı’na hazır olmak zorundayız. “Zâten savaşdayız” edebiyâtını bırakın. Evet savaşdayız lâkin şehirlerimiz bombardımana tâbi tutulmuyor. Bu örtülü bir savaş. Örtüsüzünde emniyyetde olmak için yeryüzünün her noktasına ulaşabilecek binlerce nükleer füzeye ihtiyâcımız var. Bakın Çin 12 bin kilometre menzilli Dongfeng-41’i envantere dâhil etmek üzere. Ne nüfûsuna ne ekonomisine ne Şanghay’a güveniyor…   Çaldıran’a üstün silâhlarla gitdik. Yoksa gözü dönmüş gürûh büyük sıkıntı çıkaracakdı. Mohaç da farklı değildi. 150 bin kişilik Macar ordusu bir iki sâatde hallâc pamuğu gibi atıldı. Muhârebe bitdiğinde bir devlet târihe karışmışdı…   Hâsılı vakit nutuk atma vakti değil. Namlunun yapacağı işi şiire havâle etme vakti değil. Vakit oyunu oynaşı bırakıp gerçek gücü yakalama vakti…   Şu hâlde silâh, silâh, silâh! Ve elbette nükleer!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.