Falan kulübe ağır darbe!

A -
A +

Gerçekten inanılmaz bir spor medyamız oluştu. Hangi gazeteyi açsan, hele hele spor gazetelerini, ekranlar da dahil, “Üç Büyük”lerden birine mutlaka Avrupa veya Güney Amerika piyasasından (Orada da turnuva var ya) bir pahalı yıldız transfer ettiriliyor. Hem de Galatasaray cezalı iken, Beşiktaş o darbeyi çoktan yediğinden dikkatli olmasına ve de Fenerbahçe en yetkili ağzından ancak "10 milyon avro" açıklamasını yapmasına rağmen...  Sonra mı? "Falanca kulübe ağır darbe veya şok... Falan oyuncu falanca kulüple sözleşme imzaladı..." Yahu bir ülkede spora meraklı halk ancak böyle kandırılır be! Haa yiyende de kabahat yok mu? Varın siz karar verin!

Malzemenin kullanımı!

Özellikle futbolda, çünkü en kalabalık oyuncunun bulunduğu platformdur bizde, eldeki malzemeyi maçına, kadronun genel yapısına ve oyun plan, programınıza göre yerinde kullanırsanız genelde başarı gelir. Yok ben başka başka düşünürüm derseniz, işin aslını inkâr edersiniz sonunda kayaya oturursunuz... Bakınız;  Volkan Şen ve Emre Mor'la kurulmuş ön blok… Ah bir de Burak gibi, saydım 5 defa hem de çok hayati pozisyonlarda düştü, ofsaydı ayarlayabilen hızlı bir ön son adamınız varsa, yeme de yanında yat! Ne takım ama... Kendi takımında oynamayan, ya da bir on dakika ortalaması olanlar bile gol atabiliyor. Bu 14 istilacı kuralı devam ederse, dışarıdan çok çok Emreler bulmamız gerekecek...

Ne haber sosyal medya?
Sevgili Uluç ağabeylerden tutun da ne kadar spor yazan veya başka branşların köşe yazarları varsa, bu defa ortak bir noktada birleştiler. Ne mi? Şu “sosyal medya” denen ve her an nefretle andığım kepazelik platformunda Terim Hoca’nın üzerinden bebek bekleyen kızına yapılana öfke kusuldu. Az bile... Bunlar kimse bir daha gün ışığı görmemeli... Bunlar savcı karşısına o kadar kolay çıkartılıyor ki bilemezsiniz. Başıma geldi de biliyorum... Bu reziller savcının makamına gelince de "Biz ettik sen etme" diye de yalvarıyorlar. Nesilleri tükene...

Basketboldan...
Basketbol erkek takımı Filipinler'i yere serdi. Güzel! Ama rakip, hem de ülkesinde büyük ilgi varmış bu branşa, bizim platformda her sene küme düşer. Neyse, merakım odur ki, bizim ayardakilerle ne yapacağız... Öyle ya 5+1'le bizim takımda bir sezonda ortalama beş dakika top tutan eller var... Kadın takımı mı? Onlar da üç maçta ortalama 25 sayı fark attı rakiplerine... Öyle rakipler ki, koca maçta potaya bile ulaşamadılar. Bir neyse daha... Çünkü basketbolda arşiv çok değerli kupalar ve unvanlarla dolu da ondan!

G.Saray’dan patlama

Galatasaray bugüne kadar sessiz ve derinden gidiyordu. UEFA’nın pençesi de gırtlaklarındaydı. Herkesin ortak kanısı Galatasaray bu seneyi böyle geçirir derken, pat diye en büyük ihtiyaç santrfor ile diğer büyük ihtiyaç stoper transferlerini bitirdiler. Acaba Galatasaray Yönetimi tecrübe kazanmayı mı başladı? Beşiktaş ise stoper avında hangi merkezde? Yönetimin yalanlamasına rağmen isim yarışı devam ediyor. Fenerbahçe'nin bonservissiz bir Gökhan Gönül alternatifini İstanbul'a getirdi. Bedava adamı kim bırakmış ki? Trabzonspor bir başka alem... Yeni teknik adamı Fransa'da ekranlarda, başkanı buralarda konuşup duruyor... Neyse... Dua etsinler de Fransa'da kupa var. Ve de bizim takım şimdilik baş malzeme... Ama kupa bittiğinde, "Ayyy" diye boşa düşecekler" farkında değiller.

 

Benden tavsiye...
Fenerbahçe'nin resmi sitesi açılınca karşınıza Van Persie çıkıyor. Devam ettiğinizde de Fernandao... Biri emekli yıldız, diğeri makas gol kralı... İkisi de ne ligde, ne de kupada şampiyonluk göremedi. Yani sıfır çektiler. Ben derim ki, açılışa Obradovic, devamına da Kadın takımı kaptanı Birsen... Öyle ya basketbolda kupalar aynı yere taşındı... Mesela dedik ya...

Komünistlerin bayramı!
Şu anda Fransa'daki şampiyonada  yıllarca komünizmin pençesinde kıvranmış dokuz ülkenin milli takımları var. Ancak ne var ki bu ülkeler Sovyetler Birliği yok oluşundan  sonra artık seyahat hürriyetine kavuştuklarından hangi stada baksak yarısı bir ülkenin, diğer yarısı ise diğerinin bayrak renklerine bürünmüş görünüyor. Hem de ağzına kadar dolu olarak... Neden mi yazdım? Hani bizdeki Cihangir ve falan sokakların üşütükleri belki de ilham alır diye...

Ali Ay Bey'e...

Ali Ay Bey Bursaspor'un yeni başkanı imiş. Bizim Çeklerle karşılaştığımız gün konuşmuş. Neler neler hem de... Sayın Başkan; Dört takımdan sonra bizim ülkede şampiyonluk yaşamış tek takım sizinki... Bence az konuşup icraata baksanız daha iyi olur derim... Yoksa ben Bursaspor taraftarını çok iyi tanırım.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.