Karavayev kimin eseri!

A -
A +

Hangi Fenerbahçeliyi görsem, tanıdık veya bizi tanıyan hep şu soru ile karşılaşıyorum; “Abi, bu Karavayev’i kim getirdi yahu?” Okur da, izleyici de bu soruyu sormakta haklıdır. Adam tribünde kombine almış sanki... Efendim, menajerlik yapan bey (ismi bende var), yönetimdeki kankası ile kurduğu irtibat sonunda (yöneticinin adı da bende var) bu oyuncu alındı. Aynı menajerin bir zamanlar bir Ankara takımı ile kurduğu irtibat sonrası kayınbiraderi (ismi yine bende) ile kulübe bir yönetici (o isim de bende var) kanalı ile iade ettiği dolarlar da var... Hayırlı işler!

Dünya kadınlar günü

Geçtiğimiz hafta, yani 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, yani emek vermeyenler hariç kutlandı. Bu yazı biraz geç oldu ama aklıma bir şey geldi. Hani şu ceza sebebiyle stadı dolduran 55 bin kadın seyirci sahanın kenarına kadar gelinerek mikrofonla, hem de top oyundayken, kendilerinin paylandığı günü hatırladılar mı acaba? Aynı grup, bir sonraki maça da aynı kalabalıkla itibar etmeli miydi acaba? Ettiler de... Hani emekçi kadın haklarından söz ediyoruz ya...

Bu pankartı hangi akıl yaptı?

16 Nisan’da referandum var ya... Hah işte geçtiğimiz cuma akşamı Boğa’dan Bahariye’ye doğru tırmanışa geçerken bir afiş beni yüreğimin taaa dibinden yaraladı. Afişte sanırım 7 veya 8 yaşlarında bir cici kızımızın fotoğrafı vardı. Yanında da, “Geleceğin için hayır” sloganı... Düşünebiliyor musunuz küçük bir kızımız bile siyasete alet edilmiş. Senin anana da, babana da yazıklar olsun, bu rezilliğe alet edilişine izin verdiklerinden... Tabii ki bu kadar alçalan propaganda üstatlarına da...

Basketbolda rezalet!
Galatasaray bir ara 15 sayı öne geçtiğinde, yine bizim Ömer Üründül’le yaptığım telefon değerlendirmesinde, “Fenerbahçe maçı 6-7 sayı farkla kazanır. Çünkü Galatasaray bitti. Zaten üç buçuk kişilik takım. Fenerbahçe ise on kişi ile oynuyor” dedim. Maç da benim beklediğim gibi bitti. Ama ya sonrası? Ayıptır beyler! Ey Galatasaray tribünleri; siz sahaya yabancı madde atacağınıza takımınızı oyuncu bazında zenginleştirmeyenlere öfkelenin... Ya da susun! Sinan’a sorun bakalım, tek başına mücadele etmekten, her maçtan sonra kaç gece aşırı yorgunluktan uyuyamıyor?

 

Barcelona ve yerli fark!
Alanyaspor öyle bir yarım saat oynadı ki, acaba dedim Barcelona mı var sahada? Sonrasında ise bizim ligin yerli farkı ortaya çıktı. Dili dışarı çıkan rakibini ne yaptı, ne etti deviriverdi. Öylesine ki, maçı koparan adamların başında gelen Fernandao çıkarılarak yerine sanki nefes darlığı çeken Van Persie bile alındı... Neyse ki ünlü Hollandalıya bir şey olmadı, zaten o da bir şey yapamadı. Pardon unutuyordum; Bakınız bizdeki Hollandalı futbolcular, bir daha ülkenize giderseniz, dönüşte yandınız derim haaaa...

Hay elim tutulsaydı...

Geçen haftaki köşemde dört basketbol takımımızın Euroleague’de dörtte dört yaptığından söz etmiş ve zor da olsa, darısının milli takımın başına gelmesini dilemiştim. Hay elim tutulsaydı. Bu hafta dört takım da yerle bir oldu... Kimseye maşallah demeye gelmiyor yani...

Ayhan Akman’ı dinleyin!

Galatasaray’ın, Gençlerbirliği’ni son dakikada Selçuk’un attığı ender rastlanan frikikle yenişi bir kenara, asıl üzerinde durulması gereken idmanlarda dört-beş sakat verilmesidir. Tudor’un yardımcısı, daha önce de Riekerink’in yanında aynı görevi üstlenen Ayhan Akman’ın maç sonrası yaptığı açıklamaların, antrenmanlar ve futbolcuların yaşantıları ile ilgili bölümünü defalarca dinlemekte yarar vardır. O zaman 3-5-2 sırrı da çözülür, sakatlıkların devam edebileceği mesajı da alınabilir. Ben bugün genç bir muhabir olsam, onun bunun demecini takip etmek, internete teslim olmak yerine Florya’dan çıkmam, ya da bunları derinliğine araştırırım...

Beşiktaş ateşle oynuyor!

Atiba’nın yalnız bırakılarak oynatılması Beşiktaş için büyük tehlikedir diye yazıp söyleyen yine tek kişiyim. Atiba’nın yetersizliğinden değil, takımın 4-1-5 şeklinde orta sahada ne doğru dürüst savunma, ne de hücum yapabilme yerleşimidir. Zaten bu kadar fazla adamla rakibin üzerine yerleşirseniz, kalabalıkta ne yapabilirsiniz ki? Necip’le oynanan İsrail  maçı ne kadar doğruysa, hem Talisca, hem de Oğuzhan’la oynanan maçlar o kadar risklidir. Finişe giderken, üstüne üstelik Olimpiakos maçı varken benden uyarması!

beIN sesi bende yok artık!

Şu yeni yayıncı kuruluş var ya, bizim lig maçlarıyla Euroleauge’i evimize getiren, hah işte bizim ligden yaptığı yayınlarda artık maçları sessiz izlemeye karar verdim. Çünkü, “Merkez santrfor” yani merkez sağ bek de var mı, “Sekiz numara rolünde...” o da ne demek, altı veya dört numara rolü de var mı, gibi futbolda olmayan ama bilgi kıtlığından icat edilmiş deyimlerden bıktım. Yahu beyler; formalarda artık 99’a kadar numara var, siz nasıl olup da hayal sandalına bindiriyorsunuz insanları? Ne söylediğinizi kendiniz, ya da ünlü CEO dinlesin bakalım bir şey anlaşılabilecek mi? Teknik adamlıkta 3-5 günlük olanlarla, bizim futboldan şöyle bir geçmişlere yorum yaptırılıyor. Hele hele tekrarlar var ki, top nerede, kontra mı başladı bir türlü gösteremiyorlar... Sonra kulüpler de 600 milyon yetmiyor diye feryat ediyorlar... Siz de önce kalite diye bağırsanıza!

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.