Birleşmiş bütün güçlere karşı...

A -
A +

Gerek başta Avrupa olmak üzere, ABD ve diğer yandaşları, gerek Mustafa Denizli’nin deyimi ile “İçimizdeki İrlandalılar” topuyla tüfeğiyle referandumda yeni sistemin aleyhinde oy kullandılar. Ben bu sonucun sadece ve sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dostuma ait olduğunu rahatça ifade ederim, hatta iddia da ederim. Öyle ya yine bütün İrlandalıların birleştiği Cumhurbaşkanı seçimi oylamasında yüzde 52 almamış mıydı aslan yürekli Richard, pardon Tayyip... Hayır oyu kullanan öyle iller var ki, anlaşılan o ki oralarda gözler kapalı yaşanıyormuş... Çanakkale Köprüsü’ne layık mısınız? Üç köprülü İstanbul size yakışır mı? Bol bol üst-alt geçitle trafiği rahatlayan Ankara’da ne işiniz var? Baktım bu ülkede ne kadar hali vakti yerinde kıyı kenti varsa hayır ağırlıkta idi. Yaşasın Anadolu be! Atatürk de Kurtuluş Savaşı’na zaten oralardan başlamıştı. Hayırcılar; Size ne şırıl şırıl su, size ne kesintisiz elektrik, size ne her eve doğalgaz, ne de kuyruksuz sana yağı, tüp gaz yakışır be...
Hasarlı Beşiktaş, haydi be!
Önce Aboubakar gibi tam bu oyunların adamını, sonra lig maçında bu sezon iyi oynayan Quaresma’yı, ve en sonunda da sarı karttan defansın sigortası Marcelo’yu kaybeden Beşiktaş, zor ama çok zor bir rövanşa çıkıyor. Üstüne üstelik kalecisi Fabri’nin saçmalaması yüzünden 0-0 avantajını da kaybetmiş olarak... Yani illa da gol atmak gerekir. Sanırım Şenol Hoca, bu maçta doksan dakika dik duracak oyuncularla oynamak zorundadır. Tabii ki gol gerekli diye yazlık takım haline gelmeden oynamak da önemlidir... Bu tur geçilirse, bizim futbol adına tam bir gerçek zafer olur...
G.Saray’da tehlikeli oyunlar!
Spor medyasından takip ettiğim kadarı ile Tudor, yönetimi kafa kola alıp sekiz oyuncuyu gönderecekmiş. Tabii ki yerlerine de en azından aynı sayıda adam aldıracak. Peki, Galatasaray’ın ekonomisi buna uygun mu? Gönderilecekler arasında büyük para edecek kim var? Belki de sadece Sneijder... Bu çok tehlikeli bir oyundur... Dikkat ederseniz, bu sezon düşme hattına çakılan takımlar bile en üst sıralardakilere kök söktürdü. Yani mi? Anlayın artık!
Aykut Kocaman gelir mi?
Neredeyse iki aydır ne kadar ekran ve gazete varsa hepsinde Aykut Kocaman’la yeniden anlaşıldığı ve yeni sezonda takımın başında olacağı gündeme getirildi. Ancak çok kişi, “Eee Aziz Bey, ‘Ben varken bu kulüpten içeri giremez’ dememiş miydi?” diye soruyor da...  Ben de cevap olarak Türkiye gazetesine Aziz Bey’in resmî evrak düzeninde gönderdiği bir yazının şu cümlesinden cevap veriyorum: “Kokain içmekle suçlanan bir teknik direktörü kulübümüze layık görmeniz sizin ayıbınızdır...” Ne mi? Bu yazıdan üç-dört ay sonra Daum, Fenerbahçe Teknik Direktörü olmuştu da...
Nur içinde yat Serkan’ım
Fenerbahçe’nin altyapıdan gelme ender isimlerinden eski futbolcusu, uzun süre kulüpte genel müdürlük yapan büyük kıymeti Serkan Acar’ı vefatının 4. yılında salı gün bekârlık evinin tam karşısında olan Caferağa Salonu’nda Baba Yalçın’la birlikte andık. Ben kabri başına gitmedim. Çünkü orada sahte gözyaşlarına, artistik pozlara dayanamazdım. Serkan, yani bizim mahallenin “Genco”su, az da olsa, yaş farkından, elimizde büyüdü desem yalan olmaz. Hele hele gençlik yılları döneminde bizim evden çıkmazdı, Fare Raşit, Erdinç gibi yine Kadıköy’ün Fenerbahçe altyapılı gençleriyle birlikte... Rahmetli annesi Sabahat Teyze’nin yemeklerini az mı yemiştim. Sevgili kardeşim; seni hasret ve sevgiyle her an anıyorum... Allah büyük aşkın Ayşecik Zeynep’e sabırlar versin!
Büyük oyuncu eseri!
Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı Atina’da Panathinaikos karşısında bir aralık 16 sayı geri düşmüştü. Yani play-off’a katılmama tehlikesi vardı. Ama rakibin kendini koç sanan koçu öyle üçüncü sınıflar soktu ki sahaya, Fenerbahçe’nin yıldızları hemen farkı kapatıp bir de tonla sayı öne geçti. Hep yazar, hep söylerim; hangi branş olursa olsun iş önce sporcuda biter... Şimdiden yazayım diyeceğim ama aylar önce zaten dile getirmiştim; Fenerbahçe o kupayı kaldıracak bu defa... Ben yazıyı gönderdiğimde Anadolu Efes ve Darüşşafaka henüz parkeye çıkmamışlardı.
Hafta sonu bilmecesi!
Pazar günü Galatasaray-Fenerbahçe derbisi var. Yani ülkenin bir numaralı meselelerinden biri... Fenerbahçe az da olsa favori gibi... Ama benim en çok merak ettiğim nedir biliyor musunuz? Bu maça TT Arena’ya kaç kişinin geleceğidir. İki takımın da taraftarı gönül koymuş durumdadır...
TRT’ye yakışıyor mu?
Salı ve çarşamba Şampiyonlar Ligi maçlarını izliyorum evde... Ve de kulaklarıma inanamıyorum. Maçı anlatan arkadaşlar o kadar çok yanlış yapıyor ki, inanılmaz... Ben ekrandan topun kimde olduğunu görüyorum da, arkadaş stattan göremiyor. Sonra iş ortaya çıktı. Aldığım telefonlardan dediler ki, “Maçlar stüdyodan anlatılıyor...” Yuh! Şayet TRT de, ki benim vergilerimle yaşıyor, maç mahalline adam göndermeyip, açık ve net yave yapıyorsa, bu iş bitti demektir...

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.