Yaşar Kemal Uğurlu mu?

A -
A +

Trabzonspor, Antalyaspor’u 3-0 yendi. Kutlarım... Ersun Yanal’ın başarı serisi sürüyor. Tamam da, maçın hakemi Yaşar Kemal Uğurlu için ne diyeceğiz? Antalyaspor’un net iki penaltısını vermedi. Bire birdeki tipik çalımlara çelme ile karşılık veriliyordu. Bir de ceza alanı dışında Serdar’ın indirilişi var ki, hem kart, hem de direkt vuruş... Trabzonspor kalecisinin ceza alanının üç metre dışında topu koluyla Eto’o’nun önünden çalışı kırmızı kart değildir de nedir? Ben hayatımda Antalya’ya gitmedim, hani bir şeyler arayacaklar için... Bence bu genç hakemimiz lig bitene kadar dinlendirilmelidir. Hatta sonrasında da derslerini yeniden çalışıp bir sınav daha geçirmelidir.

Başakşehir ayıp etti!

Hani her takımın oyuncularından beklerim desem fazla abartmış olmam ama Avcı’nın oyuncularının üç kuruş ekmek parası için oradan oraya koşan, dönemin yeni medya mensuplarını tekmelemelerini, yumruklamalarını anlamakta güçlük çekerim, hatta yorumlayamam bile... Yalçın neden millî takıma alınmıyor diye yazıp söylemiştim, şimdi bu sözlerimi geri alıyorum... Kaleci Babacan’ı da yine millî takım için göklere çıkarmıştık, galiba onu da adaşı gibi yere çakmamız gerekiyor... Üstelik kulübün tarihine yazılacak bir kupa şampiyonluğu ile belki de bir lig ikinciliğine kan doğranmış olabilir. Yazık, ayıp! Sonra özür mü? Adamı öldür kusura bakma de...

Beşiktaş’ın 5 günlük icraatı

Beşiktaş-Lyon maçı sonrası yazımda belirtmiştim. Bir kere daha yazmakta yarar gördüm... Bugün Lyon, yarın bir başka Avrupalı bizim de bir başka temsilcimiz karşı karşıya geldiğinde yine fiziksel yapı, yer değiştirerek top alma, fizik kondisyon, atletik kabiliyet gibi olmazsa olmazlarda sınıfı geçmemiz kolay olmayacak. Bir başka açıdan daha bakarsak, bize dimdik gelen yabancı, bizde üç ay sonra yukarıdaki özelliklerini kaybetmiş görünüyor. Ne tuhaf değil mi? Sonrasında lig maçında lig sonuncusu karşısında sıkıntı... Burada anlamadığım bir şey daha var; dört gün önce hayati Avrupa Kupası maçını yarıda bırakıp sedye ile sahayı terk edenler nasıl oluyor da, hem de dipdiri maça girip etkili olabiliyorlar?

 

Aziz Bey’in aynası yok mu?

Geçtiğimiz hafta gazetelerde bana göre tuhaf bir haber vardı. Aziz Yıldırım, Abdi İpekçi Salonu’nda küfürlü tezahürat yapanların bir bölümünden davacı olmuş. Oh ne güzel! Peki aynı savcılar gerek yazılı basında, gerekse ekranlardan yapılan ihbarları acaba neden dikkate almazlar? Örnek mi? Saracoğlu Stadı’nda yayıncı kuruluşun kabloları kesilmişti. Ne oldu? Hiiiç! Saracoğlu’nda 50 bin kişi “Her yer Taksim, her yer Gezi” diye slogan atmıştı... Devir mi değişti? Hadi canım siz de... Adaletin eşitlik ilkesini temsil eden terazili kadın, anlaşılan o ki ciddi rahatsız... “Mesela deduk” der ya Karadenizli...

 

Size bravo kadın voleybolcular!

Bizim kadın voleybolun bence bir ve iki numarası olan Vakıfbank’la Eczacıbaşı yine döktürdüler... Yarı finalde birbirleriyle eşleştikleri için 1. ve 3. sıra için mücadele etmek zorunda kaldılar. Ve Vakıfbank üçüncü şampiyonluğu kazanırken Eczacıbaşı da üçüncü oldu... Ben şimdi bizim sporun en üstünden, hatta hatta devlet makamının en üstünden ve hemen yanı başından bu iki takıma bir sevgi, kutlama töreni beklerim... Benden mi? Size helal olsun be!

 

Aynı güne bu derbiler olur mu?

Vallahi bizim fikstür de, İspanya fikstürü de ayıp ettiler. Galatasaray-Fenerbahçe denen, yüz yıldan fazla tarihi olan bizim ünlü(!) derbiyi seyrederken sıkıntıdan patladık. O bitti, bir saat sonra İspanya’daki Real Madrid-Barcelona derbisi başladı. Ve onu izlerken de bir öncekini aklımıza getirdiğimizde bu defa utandık... Sanırım bütün futbolseverler benim bu duygularımı paylaşmışlardır. Bizimkini bizden başka kaç ülke izledi, onlarınkini acaba kaç ülke? Bizim yayıncı 600 milyon doları sokağa mı atıyor acaba? Hele hele tek bir penaltıyı dahi yorumlamayan yorumcuları ile...

 

Daha bu yarısı

Fenerbahçe basketbol takımı, bitmiş, hocası kafadan emekli olmuş Panathinaikos’u rezil ederek son dörde kaldı. Bendeniz de daha Euroleague’in dördüncü veya beşinci maçında Fenerbahçe’nin kupanın en büyük favorisi olduğunu bu sütunlarda yazmıştım. Ne mi kaldı geriye? Vallahi bana göre Perasovic ve Blatt’ın teknik adamlık ustalıkları... Real, CSKA, Olimpiakos mu? Onlarda da hoca zafiyeti var... Siz bu yazıyı okuduğunuzda belki de Anadolu Efes ile Darüşşafaka da işi bitirmenin eşiğine gelmiş olabilirler... Olmasa da, şampiyon bizdendir.

 

Sergen istifa etmiş!

 

Kayserispor ikinci yarının başlarında, takıma kattığı 10 yeni isimle patlayınca, herkeste bir Sergen methiyesi oldu ki, sormayın gitsin... Bendeniz de “Yahu Sivaspor’u ne çabuk unuttunuz. Az sabredin. At dünyası yine kazanır” demiştim. Öyle de oldu... Yazık, bazı değerler değerlerini hiç mi hiç bilmiyorlar... Futbolculuğunu boşa harcayan Sergen, acaba teknik adamlıkta önüne bir hedef koydu mu? Hiç mi hiç sanmam...

 

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.