Asıl adalet nerededir?
Hukuk devleti naraları tamam da, benim inandığım tek adalet Allah’ın adaletidir. Hem de bu dünyada tecelli eden... Nereden mi geldim? Siz bir spor salonunda rakibin başkanına tokat atarsanız ve de göz boyayıcı bir ceza alırsanız sanmayınız ki, yırttınız! Bakınız; Amerikan basketbolunun en önemli isimlerinden birini takımınıza, kim bilir kaç paraya kattınız, işte o kadın bitime iki saniye kala iki faulü de kaçırdı ve şampiyonluğu tokat attığınız kişinin takımına kaybettiniz... Çok geçmedi, üç saat sonra da, o acıyı yaşadığınız mekândan on dakikalık yol sonunda, su reklamcısı artistik kaleciniz penaltıyı tarlaya attı ve bir kupadan daha oldunuz. Artık aklınızı başınıza alınız! Euroleague mi? O kupa Obradovic ve elindeki 10 adet yabancının eseridir. Allah onları korusun derim...
Ne hoca bunlar!
Ümit Özat, Khalili sarı kartlı diye oyundan alıp yerine üçüncü sınıf bile olduğu tartışılacak Matie diye biri sürüyor. Kaldı mı on kişi! Üstüne üstlük, Başakşehir maçının tam tersine rakibinin üzerine yaslanarak oynatıyor takımını... Tabii Rantie bu durumda sıfır... Advocaat, kim bilir belki de bundan istifade ya da Sow’un sol açık oynamayacağını gördüğünden, Van Persie’yi santrfor arkasına alıyor... Ve Hollandalı biri durarak kafa ile, diğeri de penaltıdan iki gol atıp takımı maç kazanıyor... O halde Fenerbahçe neden on numara arıyor ki?
AIPS aslını bilse...
Dünya Spor Yazarlarının 2018 kongresinin Antalya’da yapılmasına karar verilmiş. Bu son seçimde de bizden iki spor yazarının yönetimdeki üyelikleri devam etmiş... Güzel! Peki, acaba bu Dünya Spor Yazarları Birliği bizde artık kapıdan geçenin üye yapıldığını da biliyor mu? Hani bizde yapılacak önümüzdeki kongreye hangi meslek grubundan veya boş gezenin boş kalfası kaç kişinin katılacağını biliyorlar mı? İster misiniz, bu son tayfadan birileri çıkıp da ahkâm kessin? Meslek grubuna bakınız, ne hâle gelmiş!
Cehalet kötüdür Sayın Özkök!
Efendim bir zamanlar genel yayın yönetmeni olduğu gazetenin şimdilerde “Gezici yazarı” olan Sayın Ertuğrul Özkök tutmuşlar, İslami Olimpiyatların kimsenin umurunda olmadığını, olmayacağını da yazmışlar. Değerli Hıncal Uluç Usta da tutmuşlar, bu Özkök Bey’e sayısız dinî, bölgesel, mesleksel oyunlardan örnekler vererek cehaletini gidermeye çalışmışlar. Boşuna uğraşma Hıncal Ağabey; Özkök Bey 20 Mayıs 2006’da ne olduğunu tam sayfa spor röportajı ile kamuoyuna sunmuştu. Hâlâ da soyunma odalarına kadar girerek sunmaya devam ediyor. Aslında yönetime de girmesi gerekir gezici yazarın...
Üç puan bundan keşfedildi!
Trabzonspor-Başakşehirspor maçını keşke ikisinden biri kazansaydı. O zaman ne mi olurdu? Ya Trabzonspor UEFA Avrupa Ligi yoluna çıkma şansını sürdürür, konuk da son dakikaya şampiyonluk heyecanı ile hop oturur hop kalkardı. İşte üç puanın keşfi bu yüzdendir değerli okurlar... Zamanın beraberliğe tutunup işi idare etme strateji böylece son bulmuştur.
Tudor dersini çalışıyor artık!
Baktım Osmanlıspor’a karşı ilk on birde Podolski yok Eren var... Yani çoktan gitmişin yerine acaba önümüzdeki sezon ne olur araştırması var... Savunma mı? Dörtlü efendim... Hatta yeni sezonun takımı için de o kuruluşta oynayacak oyuncuların listesi bile hazırmış. Yani ders alınmış ve üzerinde çalışılıyor...
Tempo haykırışı!
Konunun başlığını görünce şaşırmışsınızdır. Hemen açayım... Şenol Güneş, Kasımpaşa önünde takımı 4-1 galip iken kenardan oyuncularına şöyle feryat ediyordu: “Tempo tempo...” Hani korkak olduğundan(!) maç 65’ten sonra belki 4-4 olur diye... Yapmayın etmeyin; korkak bir hoca 4,5 forvetle oynar mı hiç? Kimler mi? Onu da siz bulun üstatlar!
TRT AVAZ’a teşekkürler!
Değerli okurlar; pazartesi akşamı, yani 22 Mayıs 2017 akşamı, gece saat 00.30’a kadar süren bir harika sanat eseri izledim, dinledim TRT’nin Avaz kanalından. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ki, saymadım ama 40 kişinin üzerindeydi muhteşem sanatçıların sayısı, Üstat Münir Nurettin’in eserlerini ve baba mirasını pak rastlanmadık biçimde sahiplenen Timur Selçuk düzenlemeleriyle, tam bestelere uygun bir solistle bizlere sundular. Tabii ki çılgınca ayakta alkışlandılar. TRT’ye şükranlarımı sunarım. Demek ki, biz hâlâ yaşıyormuşuz. Devamı sıklıkla beklerim... Siz özel yaygaracılar, ne olur, hiç olmazsa ayda bir şu muhteşem topluluğu karşımıza çıkarsanıza...