Ya o hesap Faruk Süren başkan?

A -
A +

Bazı konuları perşembeye yetiştiremiyorum. Yani biraz eskiyorlar. Ancak ne var ki, sıcaklıkları, geçerlilikleri, önemleri kaybolmuyor. Şimdi de Galatasaray’ın eski başkanlarından Faruk Süren’in 17 Mayıs günü, yani UEFA Kupası’nın kutlandığı gün söylediği bir söze gelelim. “Galatasaray seneye küme düşer...” Ben de aynı fikirdeyim, kafa değişmezse, önce bunu belirteyim. Ancak Sayın Süren’e de bir çift lafım var. Şayet o UEFA Kupası zaferi kazanıldığı günlerde üstü açık otobüs, sıradan bir anıt ve boş tantana yerine bir “Avrupa-Türkiye katkı kampanyası” yapılsaydı, bugün stat uzaklarda değil Ali Sami Yen’in asıl yerindeydi ve kulübün kasasında deste deste avro veya dolar olurdu... Sakın stat bizim değildi demeyiniz. Sanki Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin yaptıkları kendi tapularının üzerinde mi oldu?

Bu hakemlerle lig bitmez!

Başlıktaki cümle sezon başından düne kadar hem yazıldı, söylendi. Ama çok şükür sezon bitti. Ama bu biten sezonda “Üç Büyükler” şampiyonluk için kapışmadılar. Beşiktaş tek başına medyasız Başakşehir’le mücadele etti, Fenerbahçe ve Galatasaray ise Avrupa’daki ikinci kupaya girebilmenin ucuzluğu ile... Seneye hepsi birden işin içine girerse, bu hakemlerle lig bitmez. Ben daha yenisi başlamadan söyleyeyim. Sow’un Trabzonspor’a attığı gol var ya tabelaya yazılan, seneye Allah korusun MHK ve ekibini!

Emekliler ne kazandırdı ki?

Transfer sezonu yaklaştı ya, gerek yazılı, gerekse de görsel basında haberler havada uçuşuyor. Bunların başında da Lyon’un oyuncusu Valbuena geliyor Fenerbahçe adına... Hatta 15 yıl Türkiye muhabirliğini yaptığım L’Equipe bile işin bittiğini yazmış. Baktım oyuncu bizde lig başladığında 33’ü bitirip 34’e basacak... Yani neredeyse tıpa tıpı Van Persie üstatları... Ne kazandınız, Hollandalı emekli ile ki, bir yenisini ithal etmeye çalışıyorsunuz? Yoksa Fenerbahçe öteden beri sözünü ettiği huzurevini mi açıyor?

Dixon için teşekkürler Yılmaz Özdil!

Fenerbahçe Euroleague şampiyonluğunu kazandığında salonda sadece Dixon’un, yani Muhammed Ali’nin elinde Türk bayrağı vardı. Malum gazetenin yazarı Yılmaz Özdil de, bu jestten esinlenerek olsa, köşesinde bir Dixon hikâyesi yazmış... Yahu beyzade; Dixon’un hayat hikâyesi Karşıyaka iki sene önce şampiyon olduğunda kendi sesinden ve ne kadar gazete, televizyon varsa halka ulaşmıştı. Ne yani yine mi “Sadece biz varız” masalında mısınız? Ah ah, ben oralardan kimler için neler bilirim, bir bilseniz... Cannes Film Festivali’nde 20 yıl öncesinin kadın fotoğraflarının arşivlerden nasıl çıkarıldıklarını, Arjantin’de sınır dışı edilmek üzere kurtardığım gazeteciler falan...

Acil şifalar Hülya bacım!

Selim Soydan kardeşimle Hülya Koçyiğit bacım evlilik kararlarını ilk olarak rahmetli babamın elini öpüp duyurdular diyebilirim rahatlıkla... Kadıköy Kuşdili Caddesi Vişne Sokak’taki evimizin kapısı bir akşam 20:00 sularında çaldığında bu iki çok sevgili ve değerli kardeşlerimi gördük karşımızda... Babama herkes Suat Baba derdi. Selim de “Elini öpmeye, hayırlı haberi vermeye geldik” dedi. Fenerbahçe Büyükada’da sezon kampı için çalışmalara başladığında Hülya bacım da bir film çeviriyordu. O sırada doğmuştu bu büyük aşk... Allah acil şifalar versin sevgili dostlar! Şunu bilin ki herkesin duaları sizinledir.

Listeye bak, bir de şampiyonluğa...

Mitrovic, Aboubakar, Talisca, Adriano, Fabri, Gökhan İnler, Gökhan Gönül, Babel, Demba Ba, Caner, Atınç, Ersan ve yarım porsiyon Marcelo geçen sezonun yarısında alındığı için... Daha oynamayan, ya da kupada üç beş dakika forma giyen, ya da yedek kulübesinde rastlayabildiğimiz isimler var. Bir sezon önce şampiyon olmuş takım böylesine bir kökten değişime uğrarsa, bir sonraki sezon şampiyon mu olurmuş? Üstüne üstlük bu dev yeniliğin faturası da, ezeli rakiplere baktığınızda lokantada yemek sonrası bahşişi gibi... Başkan Orman ve ekibini, ve de tabii ki öğretmen Şenol Güneş’i kutlarım... Sakın örnek almaya kalkışmayın, yanarsınız...

Baba Recep ve Ali Başkan...  

Dedim ya biz köşe yazısı gönderdikten sonra gelişen olaylara biraz geç yaklaşımda bulunuyorum... Kasımpaşa ve Galatasaray’da oynamış olmasına rağmen Baba Recep, Beşiktaşlı Baba Recep’tir... Önce onu kaybettik... Ben öyle topa vuran olarak bir Baba Recep’i, bir Metin Oktay’ı, bir de rahmetli İstanbulsporlu Kel İhsan’ı hatırlarım... Sonra da Ali Tanrıyar başkanın acı haberi geldi. Hani şu “Galatasaray’ı sevmeyen ölsün” cümlesini kullanan başkan. Döneminde Galatasaray büyük başarılar elde etmişti. 14 sene sonra gelen şampiyonluk başta olmak üzere... Her ikisi de nurlar içinde yatsınlar!

Bravo şampiyonlar

Veselinoviç’in cenazesinin başında sekiz adet Fenerbahçeli eski futbolcu vardı Belgrad’da... Rıdvan, Oğuz, Hakan, Turan, Serdar, İsmail, Şenol ve Nurettin... Üzerlerinde de, belli ki kendileri yaptırmışlar, bizdeki tanımı ile Veysel’in fotoğrafını içeren tişört... Eeee, birlikte gol rekoru kırılarak şampiyon olunmuşsa... Vefa sadece semt ismi değil, aslında budur işte... Hepinizi kutlarım çocuklar!

Diriliş'e ihanet etme TRT!

Bendeniz TRT’deki “Diriliş Ertuğrul” dizisinin hastasıyım. Neden mi? Biz nereden geliyoruz ki? Biraz kılıç sahneleri fazla uzun sürüyor ama katlanıyoruz tarihimize. Ne var ki TRT bu defa da, yani 24 Mayıs akşamı bizi tuzağa düşürdü. Tam kurulmuş iken ekran karşısına karşımıza bir kere daha “Özel” çıkmaz mı? Eee, hafta içi ekrana sık sık düşen tanıtım ne olacak şimdi? Hiç mazeret kabul etmem. Varsa bir aksaklık, o zaman hafta içi haykırıp durmayınız!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.