Tudor’un ayıpları…

Bu teknik adamla G.Saray’ın ligi şampiyon bitirmesinin mümkün olamayacağına dair iddiaya girdim!

Ligin dün akşama kadar namağlup liderinin başındaki teknik direktörün, teknik direktör olmadığını taa geçen sezon geldiği ilk maç sonrası yazıp söyleyen ilk kişiyim. “Bu sezon yapılan isimli transferlerle, yumuşak rakipleri de karşısında bulunca puan cetvelinde böylesine bir oluşum çıktı” diyen de neredeyse yine ilk kişiyim. 
Üç tane dönen topa vurdu diye Tolga’dan bir kenar adamı gibi kullanım yanlışına düşen bu Tudor isimli çok heyecanlı kişi, acaba ithal edilmiş ünlü oyuncularının takibini yapmış mıdır? Yine bundan üç hafta evvel “Gomis’i takip et Tudor” mesajımın en canlı ispatı da, Fenerbahçe maçından çıkarken giydiği kıyafetti. Galatasaray takımının teknik kapasitesi yüksek, ama fiziksel yapıları dolayısıyla da fizik kondisyonları çok iyi olmayan oyuncularına Rıza Hoca neredeyse bir 70 dakika tam saha pres yaptırıp -aslında bunun adı bire bir yakın oynamadır- nefes aldırmadı. 
Yine bu sütunlarda yazmıştım, Karabükspor da Arena’da aynı işi yapmıştı ama bir uzatma vuruşuyla hak ettiği puanı alamamıştı. İşte Trabzonspor’u batmaktan kurtaracak adam rolündeki Rıza Hoca bunu gerçekleştirince ne gece kıyafetli Gomis, ne yürüyerek oynayan Feghouli hiçbir varlık gösteremeyerek yenilginin belki de Tudor’dan sonraki diğer sorumluları oldular. 
Tudor bana dün akşam “Biz Trabzon’da şu pozisyona girdik” diyebilir mi acaba? 
Ersun Yanal ile üçüncü bir denemeyi göstererek rastlanmamış gaflete düşen Trabzonspor yönetimi, Rıza Hoca ile nihayet aklını başına almış göründü. 
Bu arada Yusuf Yazıcı kardeşimiz de kaleye gönderdiği tek topta gol kaydederken, maçın diğer bölümlerinde takımı oynatma yolunu seçince futbolculuğunun iyi olduğu senedini imzaladı. Bir cümle daha ilave edeyim; çok sevdiğim ve futbol görüşüne inandığım bir arkadaşımla, bu teknik adamla Galatasaray’ın ligi şampiyon bitirmesinin mümkün olamayacağına dair iddiaya girdim geçen hafta. Ne dersiniz? …

MAÇIN ADAMI: Yusuf Yazıcı