Yeni bir darbe

Aykut Kocaman’ın “Maç 1-0 olsun da bizim olsun” anlayışı daha çook başını yakar… 

Fenerbahçe geçen hafta kendi sahasında kazanmakta olduğu maçı iki gol birden yiyerek berbere bitirince bu maça da korkular içinde çıktı şüphesiz. Fenerbahçe bu maça son haftaları dikkate alırsak ideal dediğimiz kadrosuyla çıkmıştı. Bu güçle daha yedinci dakikada rakibin bir türlü oyuna gelemeyen orta sahasının zafiyetiyle Giuliano’nun ayağından şık bir gol buldu. Ama ya sonrası diye soracak olursanız, Valbuena’nın sürpriz sakatlığı, Fenerbahçe’nin önde top tutma, yön değiştirme gibi özelliklerinin de sonu oluyordu. Ama bu bile Fenerbahçe’nin 1-0’ın arkasına kolay saklanmasına yetecekti. 
Osmanlıspor oyuna çıkarken genelde Serdar’ı kullanmaya çalışırken başka da hiçbir organizasyon özelliği gösteremedi. Avrupa kupalarına katılmayı hak etmiş bir takımın acaba yeterli teknik direktörü yok mu? Çünkü girenler ve çıkanlar Osmanlıspor’da oyuncu kalitesinin hâlâ yaşadığını gösteriyor. Fenerbahçe ise daha sonra İsla’nın da çıkışıyla neredeyse maçı Aykut Kocaman’ın yıllardır süregelen “Maç bizim olsun da nasıl olursa olsun” oyun anlayışıyla oynamaya devem ettiğini gördük, tabii ki ilk yarıdaki kontra hariç. Fenerbahçe’nin çabuk kapanışı bu planın başlıca temeliydi. 
Şaşırdığım bir nokta; bu Özer’e altı ay ceza çıkmamış mıydı ki, dün gece kulübeden sahaya girdi? Tam ben bu cümleyi yazdırırken bizim Cahit şaşkınlığımı doruk noktaya taşıyan bir bilgi aktardı. Onu perşembe günkü sütunumda sizinle paylaşacağım. 
Tabii ki bir lig müsabakasında maçı kazanmak ön planda olmalıdır. Çünkü futbolun kralını oynayan, bol sayıda pozisyona giren falan puanı almıyor da tek vuruşta golü yapan takım üç puanı kapıyor. 
Ben tam bunlarla maçın noktasını koyarken Fenerbahçe yediği kontra atakla rakibinin kale ağzından attığı beraberlik golüne yakalanacaktı.  
Acaba Fenerbahçe’nin bugünkü teknik direktörü bu sonuçtan sonra da kapının önünden geçmeye devam edecektir midir? 

MAÇIN ADAMI: Ozan Tufan