Şenol Hoca ve Tosic

A -
A +

Hatırlar mısınız? Bundan beş hafta önceydi galiba, Şenol Hoca’ya Talisca ile Oğuzhan’ı aynı on bire koyarsan hem yanarsın, hem de Atiba’yı bitirirsin, tek tek kullanırsan yürürsün, kazanırsın diye yazıp, ekrandan da söylemiştim... Tamam mı? Devamla; Tosic transfer edildiğinde spor medyasının bütün yorumcularına karşı tek başıma kalmıştım. Çünkü bu Tosic, stoperin yanı sıra sol arkada da oynayabiliyordu... Yani bir paraya iki görevli adam... Yapmayın, etmeyin mahcup olacaksınız diye yazıp, söylemiştim. Ne haber? Bakınız sağ ayağıyla da doksana taktı.

Gol kralı Linnes!
Geçen haftaki derbinin analizini zaten maçtan önce de, sonra da yapmıştım gazetemde... Ama çok önemli bir yeri atlamışım. Açık ve net olarak itiraf ediyorum... Ne mi? Skor 2-0 Beşiktaş’ın lehine devam ederken, ve de tonla gol kaçırılırken, Tudor usta, tutup sol beki Denayer’i çıkarıp, yerine 85. dakikada Linnes’i soktu... Meğerse Linnes gol ve goller atacak, Galatasaray’da maçı kurtaracakmış... Değişikliğin temelinde bu görüş varmış. Vallahi maç sonrası Tudor usta böyle söyledi... Bence Galatasaray yönetimi bu cümleyi ilk toplantısına alıp, Tudor’a üstün hizmet madalyası takmalıdır...

Yıldırım’ın ürperten açıklaması
Aziz Yıldırım, Antalyaspor galibiyetinden sonra Fenerbahçe’nin boğazına FETÖ belasının taaa Denizli’de kaybedilen şampiyonluk sürecinde sarıldığını açıklamıştı. Düşündüm taşındım ve ne buldum biliyor musunuz, bu açıklamayı teyit (!) etmek adına... O maçta Anelka gibi bir silahı bir türlü sahaya sürmeyen Daum, altıpasın içinden topu auta atan Appiah da FETÖ’cüymüş meğerse... Tutuklanmaları umuduyla... Nasıl ama?

Türkiye Kupası tiyatrosu!

Beşiktaş dokuz, Fenerbahçe altı, Galatasaray beş, Trabzonspor dört attı kupanın bu turundaki ilk maçlarında... Durum ciddi mi ciddi! İster misiniz bizim Ercan müdürün tahmini tutsun da Manisaspor 10 atıp Beşiktaş’ı elesin... Ya da bizim berber Murat’ın Fenerbahçe’nin 7 yiyerek elenme ihtimalinin üzerinde duruşuna… Bizim mimar Aydın’ın Galatasaray’ın elindeki skorla elenme ihtimalinin çok yüksek olduğundaki korkusuna ne demeli? Ne kadar Trabzonsporlu dostum varsa, deplasmanda alınmış 4-0’lık galibiyetin de avantaj olamayacağı iddiasına ne demeli? Dolayısıyla ey federasyon; böyle kupa programı olmaz. Bu turu da tek maçla geçiştirip, yeni yıla çift maç sistemi ile girmeni öneririm gelecek sezon... Yoksa vallahi komik oluyor... İzlenme oranlarını toplayıp bir inceleyin bakalım, ne göreceksiniz...

Devlet mi, yayıncı mı doğru?
Cumartesi evde kurulmuş, ekrana kilitlenmişim. Derbiye daha çok var... Akhisar-Malatya maçına baktıktan sonra, Uşak ve Gaziantep takımlarının basketbol maçını izledim. Döndüm yayıncı kuruluşun cumartesi programını veren 79. kanalına... Baktım, 17.00’de TOFAŞ-Anadolu Efes maçı var... Harika! Ama maç yooook... Bir Galatasaraylı basketçinin tıraşı var. Karşımda da bizim Sinan var, bana soruyor; “Abi, iddia yazacağım, şu Tofaş-Galatasaray maçı 164’ten fazla sayıyla biter mi?” “Sinan, öyle bir maç yok...”, “Abi var” diye ısrar etmez mi? Neyse, yayıncı kuruluşu aradım, onlar da TOFAŞ’la Galatasaray’ın 20.15’de oynayacağını söylemezler mi? Peki, yerli-yabancı 20’den fazla maçın yer aldığı programınızda 17.00’de TOFAŞ-Anadolu Efes yazıyor, bu ne iş diye soracak oldum, nafile... O program bir daha ekrana getirilemedi... Yani düzeltme de olmadı... Şimdi soruyorum, devlet mi, yayıncı mı doğru söylemiş, yazmış?

Kılıçdaroğlu’nun naylon ipi!

CHP Genel Başkanı demişler ki; “A Haber ve ATV çalışanlarının boynuna ne takacağımı biliyorum...” Bizim haberciler ve programcılar da “Bu da ne demek” diye şaşkınlık yaşarken araya girdim... Dedim ki; “Sözüm ona muhalefet lideriyken bir seçimde oy kullanmasını beceremeyen, Lefter’in ölümünde bu büyük çalımcı ve golcü ustayı kaleci yapan, yürüyen merdivenden çıkmasını bilemeyen adam, taksa taksa birilerinin boynuna herhangi bir şey değil kendi ayağına çelme takar...” Nasıl mı vardım bu kanıya... Eh, yukarıdaki kazaları bir daha okursanız, vaka-ı adiyedir.

Zorunlu inişe devam mı?
Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman Antalya’da takımı 1-0 önde oynarken tutup ikinci santrforu oyuna alınca, Kasımpaşa maçı öncesi forvetsiz kalmıştı. Son haftaların iyi sonuçlar alan ekibi Kasımpaşa acaba yeni bir puan kaptırılacak takım mı olacaktı? Sorunun cevabı içinde Fenerbahçe’nin santrforsuz nasıl oynayacağı yatıyordu. Öyle ya bunu sadece Barcelona oynayabiliyordu. Baktık ki Fenerbahçe de iki bekinin de katılımı ile bunu becerdi. Dört gol attı, bir o kadar da kale ağzından kaçırdı. Hemen hemen bütün oyuncular alan değiştirip çok zengin pas trafiği işlettiler. Şimdi bu zorunlu iniş bakalım Bursaspor maçında da sahada mı olacak? Olamazsa, elde sadece Topal-Souza doğrusu kalır.

Basketbol rezaletleri!
Trabzon’da güzel bir salon... Salonda son Avrupa Şampiyonu Fenerbahçe ve karşısında da biz sadece futbol kulübü değiliz isyanı ile basketbola da iyi bir takım sunan Trabzonspor... Ama tribünde öyle bir topluluk var ki, hakiki seyirciyi tenzih ederim. Değil salona alınmaları ömür boyu yasaklı kalmaları gerekir. Nitekim seyrine doyum olmayan bir müsabakanın ve aynı zamanda kendi takımlarının canına okudular... Bu arada bir önemli noktaya daha değinmem lazım...  Yahu salondan diskalifiye edilen, yani oyundan atılan oyuncular hiç mi maç cezası almazlar? Vesely hemen oynadı. Şimdi de bu oyundan atılan Fenerbahçeli kaptan ve de Trabzonsporlu siyahi de ilk maçta oynarlar... Bu ne biçim iş be?

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.