Başrol oyuncuları Topal-Souza...

A -
A +
Mehmet Topal bir ara sakatlanmış sonra da kesik yemişti. Hatta ocak ayında postalanacağı şeklinde haberler bile çıkmıştı. Ben de Topal-Souza ikilisi olduğu takdirde Fenerbahçe’yi kimsenin kolay kolay yenemeyeceğini, hatta zirveden geri kalışın kısa zamanda ortadan kalakacağını bile bu sütunlarda dile getirmiştim. Tabii ki Giuliano da kanattan bu ikilinin önüne gelince, gerisi teferruattır. Pardon unutuyordum; o haftalarda devre bitene kadar çok şaşırabileceğiniz oluşumlarla da karşı karşıya kalabilirsiniz demiştim... Nasıl, oluyor mu?   Bursa da aynı kafadan gitti!   Son maçlarını pek izleyememiştim ama dostlar Bursaspor’un üçlü savunmayla oynadığını söylüyorlardı. Eh dedim her halde Fenerbahçe maçını öyle oynamaz. Baktım oynuyor... Ve şöyle bir iddiada bulundum daha 10. dakika dolmamıştı; “Bu Bursa takımı pozisyona giremeden maç biter...” Kime mi? Bizim Ömer Üründül’e... Le Guen dua etmelidir ki, rakibinde hakiki ön kanat oyuncusu yoktur. Eh deplasman korkusu ile arka bekler de Kasımpaşa maçındaki gibi oynamadılar...   O ne biçim kırmızı?   Akhisarspor belli ki Okan Buruk’la oyunu Galatasaray’ın yapısına göre ayarlamıştı. 2-0 da öne geçmişti. Yani Galatasaray maçı kurtarmak adına, hiç de savunma yapmasını bilmeyen orta alan ve ileri uç elemanlarıyla saldıracak, böylece de rakibin dikine kontralarına pozisyon sunuşunda bulunacaktı. Ama genç hakem arkadaşımız kırmızıyı çekince rakibin en etkili savunma oyuncusuna, her şey orada bitti. Aynı hakem acaba Yasin’le o savunmacı omuz omuza, hatta kolkola giderken, kademeye Gomis’in de peşinde olduğu bir Akhisarsporlu giriyor muydu? Hani oynatıyorlar ya ekranda yorumcular, bir de hakem izlese derim...   Şut böyle atılır!   Belhanda ile Fernando’nun Akhisarspor’a attıkları gollerin üzerinde durayım dedim... İki şut da ceza alanı dışından... Ama en önemli özellikleri yerden hemen hemen en fazla dört-beş santim yükselerek ve sert... Hiçbir kaleci kurtaramaz böylesine şutları. Örnek alına derim... Ama bu oyuncuların savunmalarına da sakın ola ki katılmayınız...   Meğerse Umut Beşiktaşlı imiş!   Kayserispor Kaptanı Umut... Trabzonspor’da, Galatasaray’da forma giymiş bir forvet son adamı... Aslen de Kayseriliymiş... Son Beşiktaş maçında sebep verdiği penaltı için, “Evet, penaltıydı. Cenk’e vurdum...” açıklaması yaptı. Hemen maç sonrası haaa... Yani sıcağı sıcağına... Rumen hoca da “Cenk diyorsa doğrudur” dedi mi, dedi... Ya benim MHK Başkanlığı yapmış, göğsüne FİFA kokardı takmış eski düdüklerim... Bin dereden su getirip ekrandaki varlıklarını sürdürecekler ya... Hani uzun uzun düşündüm... Dedim ki acaba Umut Kardeşim hasta bir Beşiktaşlı mı? Nasıl eski düdükler? Bence bunu da gündeme getirip palavralarınızı güçlendirirsiniz.   Burak mı, yönetenler mi?   Trabzonsporlu bir zat, Kasımpaşa maçından sonra Burak Yılmaz’a İstanbul’da kalması için izin vermiş. Sanırım ki Rıza Hoca’dır bu kişi... Sevgili Rıza Kardeşim; sen teknik adamlık sürecinde elindeki futbolcuların senin kadar gerçek profesyonel olduklarını mı sanıyorsun? Jupp Derwall maç akşamları futbolcuları Florya’da yatırırdı. Ertesi sabah da tamirat idmanı  yaptırıp salardı. Neden mi? Çünkü benim kulüp koşullarımı, ülke insanımın yapısını Almanya’dan Türkiye’ye gelmeden araştırmış ve gerçekleri görmüştü. Evet, Burak kabahatlidir ama asıl hata ona pazar akşamı İstanbul’da kalma izni verenlerdir.   Son 16’da rakip fark etmez!   Beşiktaş’a Bayern tosladı son 16 eşleşmelerinde... Kimine göre yandık bittik, kimine göre top yuvarlaktır... Bence de Şampiyonlar Ligi’nde son 16’ya kalınmışsa kim çıkarsa çıksın kuradan, zordur... Şimdi Beşiktaş bizim ligde kendisine karşı kapanarak oynayanları taklit etme zorundadır... Karşısında da alabildiğine açılarak oynayacak Alman takımı olacaktır. Yani mi? Grup maçlarından örnekler bekliyorum...

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.