Galatasaray bitirdi gibi

Çift ayaklı bir kupa oyununda tabi ki rakip alandaki ilk maçta gol atabilmek rövanş için ev sahipliği yapacak takıma avantajdır. Tek farklı yenilgi bile avantaj hanesinde bulunur. Ben bu yazıyı yazdığımda oyun 1-1 devam ediyordu. Böyle de bakınca Fatih Hoca’nın takımı rövanş için iyi bir yatırım yaptı diyebiliriz.
Akhisarspor ise Okan Hoca ile belki eleman olarak çok zengin değil ama iyi futbol oynayan rakibe göre önlem almanın yanı sıra kendi oyun planını ağırlıklı olarak sahaya sürmeyi tercih ediyor. Seleznov’un harika golüyle öne geçen ev sahibi bir karambol piyangosuyla Galatasaray’a yakalandı.
Benim bu oyunda en çok üzerimde duracağım gelişme sakatlanmış ve ayakta durmakta zorlanan Muslera’nın sahada tutulup taraftar keyiflensin diye Gomis’i oyuna sokma saçmalığıdır. Futbolda taraftar hiçbir şekilde skor alabilme stratejisinin önüne geçemez.
Terim Hoca’nın Manisa’ya getirdiği takımda son maçtan dün akşama göre ilk 11’de 6 değişiklikle çıkıp kupa ucuzluğuna bakışı yani ligi daha ciddiye alışı da fark edilmelidir. Tabii ki Okan Buruk’un devre arasında korneri niye attırmadığı gerekçesiyle hakeme çıkış yapmış olması oyun kuralları üzerindeki bilgi zaafiyetidir açıkça.
Sonuçta Sinan’ın bitime az bir zaman kala attığı kafa golü kağıt üzerinde olduğu kadar sanıyorum Galatasaray’ı finalin bir tarafı yaptı diyebiliriz. Biraz daha ne yazalım ne düşünelim derken, akla ister istemez Galatasaray’ı Tudor gibi bir cahil macerapereste teslim eden yönetimler geldi. Terim Hoca’nın Kasımpaşa maçındaki intiharı tabii ki gerçektir de ama hatadan dönme ve oyuncu kullanma nitelik ve nicelikleri de pek kolay kolay tartışılamaz.
Şimdi lige dönüyoruz. Akhisar, Fenerbahçe’yi bu ligde yenebilen üç takımdan biri olarak Kadıköy’e gidecek. Galatasaray da düşmesi kesinleşmiş Karabük’e deplasmana. Bu ikilem üzerine en iyisi şimdiden konuşmayalım.

MAÇIN ADAMI: Serdar Aziz