Fenerbahçe kongresinden...

A -
A +

Bir kadın, Cumhuriyet gazetesi yazarıymış. Çıktı söz aldı ve sözüm ona konuşma yaptı. Tamamen siyasi... Bu arada kongreyi çok iyi yöneten Vefa Küçük neden bu kadına müdahale etmedi, ona da şaştım. Karşılıklı atışmalar, suçlamalar, tribünlerin yuhalamaları falan... Bendeniz bu kongreyi Fenerbahçe’nin tarihine hiç mi hiç yakıştıramadım... Utandım bile... Yıllar yıllar önce bugünkü Kadıköy Reks Sineması’nın bulunduğu yerdeki Hale Sineması’nda yapılan bir kongre sonrası oylar kaldırımlarda şapka içinde toplandı. Bu kongre, o kongreyi bile ne yazık ki geçti... Hele hele tribünlere dönüp kullanılan kongrenin son cümlesi “Yargıtay’dan olumsuz bir karar çıkarsa görev size düşüyor” ise, bunu, yeni bir kargaşaya davet çıkarma veya yargıyı tehdit olarak görmek gerekmez mi? Pardon unutuyordum. Kongre gürültüsü hayati bir sınava giren öğrencilerin velilerini kapıya protesto için çekmişti. Desene; o okula dalıp da öğrenci darbetmeye bile teşebbüs edildikten sonra...

Beşiktaş Ticaret Merkezi!

Bizim ülkede ilk kurulan spor kulübüdür Beşiktaş... Hatta ismi de Beşiktaş Jimnastik Kulübü olarak yazılmıştır tarihe... O zamanlar futbol üst kattakiler için tehdit sayıldığından... Neyse... Aynı Beşiktaş şimdi de “Ticaret Merkezi” adını aldı benden... Neden mi? Eh, Cenk’i 500 bin avro bonservisle al, 27 milyon avroya sat... Tosic’i, hani kimsenin yakıştıramadığı ama benim ‘En iyi transfer oldu’ dediğim oyuncuyu da bedava al, 4-5 milyona avroya sat... Vay be! Bir zamanlar Fikret Orman kardeşime ilk adaylığında “Kazanırsan kaç para atacaksın kasaya” diye sorduğumda, düşündükten sonra bana cılız bir rakam ifade etmişti, bizim rahmetli Tuğrul’un ofisinde... Meğerse ticareti iyi bildiğinden öyle hafif davranmış...

Eskiye rağbet olsaydı...

Transfer dönemine girdik ya, sallayan sallayana... Tamam, önemli olan ilgi çekmek, ya da futbolu sıcak tutmak olabilir... Ama bu kulaktan dolma, ya da sokak dedikodusundan kaynaklanan haberler arasında canımı çok sıkanlar var. Hangileri mi? Kimine göre Demba Ba Beşiktaş’a dönüyormuş... Burak Yılmaz da... Ndiaye’nin ismi Galatasaray’ın listesindeymiş... Yarın Emre Belözoğlu’nun ismi de Fenerbahçe için geçerse hiş şaşmam... Yahu ey kulüpler; eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı diye bir eski söz vardır. Siz siz olunuz, buna göre paralarınızı saçınız!

Altyapı bülbülleri!

Ya bendeniz hafızayı kaybetti, ya da birileri yıllardır beceremedikleri yemeği hâlâ önümüze sürmeye çalışıyorlar. Neymiş, yurt dışından müthiş adamlar ithal edilecek, tesislerde zenginleşme yarışı açılacak ve ülke futbolu da böylece kurtulacakmış. Hadi oradan be! Zamanında gelen yabancıları 2 ay sonra postalamadınız mı? Var mı Fenerbahçe’den tek bir oyuncu yıllardır? Galatasaray takımı yabancı pasaportludan geçilmiyor. Hani Sabrili, Semihli, Bülent Korkmazlı yıllar? Beşiktaş’ta Necip dışında hah işte dediğimiz biri var mı? Nerede Cemler, Coşkunlar, Gökhanlar, Rızalar? Nerede küçük yaşta alınıp büyütülen Müjdatlar, Tavşan Mustafalar, Feyyazlar, Metinler? Bizim nüfus kâğıdı eskidi, siz gençler not defterlerinizi açınız. Bakalım kaç sayfa, ya da kaç satır karalayabileceksiniz?

Yakın Doğu; neden?

Kıbrıs’ın Yakın Doğu Üniversitesi Kadın Basketbol Takımı bir rüzgâr gibi girmişti bizim lige... Renk katmışlardı. Şampiyon olmuşlardı. Kupa üstüne kupa kaldırıyorlardı. Kadro, yabancılarda doğru tercih yapıldığında, yenilmez olmuştu. Sonra bize şok yaşattılar. Fenerbahçe ile oynadıkları finali kaybedince “Bizden bu kadar, bu işten çekiliyoruz” dediler. Yazık! O takımın müthiş oyuncuları şimdilerde neredeler acaba? Bu pes etme ekonomik ise, nerede kulüplerden yıllardır ödenmeyen vergilere kıyak yapanlar? Salon ve parke ciddi yara almıştır...

Cenk; sana yakışmadı!

Bir Türk futbolcusunun İngiltere’nin köklü kulüplerinden olan Everton’a transferi ne demekti biliyor musun? Parasını bir kenara bırakın, ülkemiz için büyük bir propaganda idi. Değerli kardeşim Cenk; nedir o maç oynanırken sahayı terk edip tribünlere dalman ve dolayısıyla da kırmızı kart görmen? Açık ve net Volkan Demirel’e benzedin. Tamam, özür diliyorsun ama umarım Everton bir kenara yazmamıştır bunu... Ceza mı? Bizde öyle bir müessese var mı ki?

Ey Fenerbahçe, tarihine sahip çık!

Pazartesi günü bir arkadaşımın telefonuna bir mesaj geldi. Bana şöyle aktardı, “Canel Kanvur isimli bir üyemiz vefat etmiş...” Bir anda içim yandı. Bu Canel bizim evimizde yemek yemiş, hayatının bekârlık ve genç kadınlık yıllarını bizim aileyle birlikte geçirmiş efsane bir sporcu idi. Güneş, Seta, Perihan gibi unutulmazlardandır... 1960 Olimpiyat Oyunlarında Türkiye için yarışmıştı. Hem millî voleybolcu, hem de millî atlet idi. Asıl acı olanı ne biliyor musunuz? Rahmetli Canel’in soyadı bile Fenerbahçe’nin resmî sitesinde yanlış yazılıyordu. O soyadı KANVUR değil KONVUR’dur. Hele hele sporculuk hayatı ile ilgili tek kelime bile yoktu. Yazıklar olsun! Zaten gidenle gelen başkan, kulüp tarihi bilgisinden on üzerinden biri bile zor alırlar. Kanıt mı? Asr-ı Fener ve Tanrıkulu’nun tiyatrosu...

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.