Ne hakem var, ne de VAR...

A -
A +
Galatasaray-BB Erzurumspor maçında öyle bir pozisyon var ki, evlere şenlik. Rodrigues rakibinin yanından sıyrılırken rakibi, arkasından formasını çekiyor ve forma şortun içinden çıkıyor. Hakem Alper Ulusoy iki metre yakında... Üstüne üstlük futbolcular arkalı önlü değiller... Yandan veriyorlar görüntüyü... Peki, VAR ne yapıyor bu arada? Herhâlde çay veya kahve molası vermiş. Yahu acaba neden, “Alper; formadan, hem de arkadan çekme var” diye uyarıda bulunmuyor? Bakınız bu pozisyon düne kadar yaşanmışların en önemlisidir. Karar mı? Sadece hakemle, devam! Diyorlar ki, sadece çekip bırakma... Yahu adam ceza alanı içinde, yüzü kaleye dönüp şut atacak, ona bu imkân tanınmıyor... Hâlâ mı devam?  
Hayal kırıklığı mı?   Nyon'da bir kere daha kaybettik. Yani 2024 Avrupa Şampiyonası'nı Almanya kaptı... Oysa biz ne statlar yapmıştık. Her türlü ulaşım için modernize olmaya devam ediyorduk. Daha da altı sene vardı bu iş için... Ülke havalimanından geçilmez durumda idi. Üstüne üstlük devlet garantisi de vermiştik.  UEFA, bu iş bizde olursa, verilen bilgilere göre 300 milyon avro da kazanacaktı. Peki, nasıl kaybettik? Önce şunu belirteyim ki, organizasyon işi Almanlara mahsustur. Bu işlerde bizzat yaşadıklarım da vardır. Şayet perde arkanız zayıfsa, kulislerde dolanmayı sadece ona buna selam vermek diye anlıyorsanız, hava alırsınız. Eskiden Demirperde varken ne zarflar dolaşırdı bir bilseniz.
 
Beşiktaş'ın sigortası takıldı!
  O da ne demek mi? Şu demek; Atiba takıma girerek Beşiktaş takımındaki savunma-orta alan, hatta hatta ön tarafla da bağlantılı olarak iletişimi, her türlü desteği sağladı. Yani takımın sigortası yoktu, şimdi eskiden olduğu gibi var... Böylece sol arka asıl sahiplerine geçince Medel'le iş paylaşacaklar gibi... O zaman salın Ljajic'i veya dik durabiliyorsa Oğuzhan'ı,  Quaresma, Love ve Babel'le yakın temasa... İster misiniz Şenol Hoca bunları yapsın da üçüncü şampiyonluğunu da cebe indirsin. O zaman vah ki vah Türk spor basınının ünlü yorumcularına...
 
Kalamış sıcağı araştırmacıları!   Cocu'nun adı lanse edildiğinde, Ali Koç beye yakın olan hekim bir bayanla yaklaşık yarım saat telefonda görüşmüştüm. Bizim Berber Murat'ın yanında. Hani şahitli olsun istedim. Nereden buldunuz bir Hollandalıyı diyecek oldum cevap şöyleydi: “Bizim müthiş bir araştırma ekibimiz var. Onlar buluyor..." Anlaşılan o ki Comolli gibi altı yıldır işsiz olan zat-ı muhteremi de onlar bulmuştu. Hep yazdım, hep söyledim, şirket yönetmekle bizim “Üç Büyükler”i yönetmek siyahla beyaz kadar farklıdır. Pardon unutuyordum. Şu anda yönetimde bulunan bir bayana da 6 Mart günü 2,5 saat Fenerbahçe'yi anlatmıştım. Anlaşılan o ki Kalamış esintisi laflarımı uçurmuş. Peki, Cocu'nun yerine kim mi? Kimse kim! Öncelik Fenerbahçe'nin tarihini bilmekten geçer... Benim adayım mı? Hâlâ buralarda... Ama kulüp takımında değil... Bilin  bakalım kim? Bizde çok başarılı olmuş birisi haaa...
  Kadın Voleybol Millîler
  Guidetti'nin neredeyse tepeden tırnağa yenilediği Kadın Voleybol Millî Takımımız, ben bu satırları yazarken Dünya Şampiyonası'nda 2 galibiyet, 2 yenilgi almıştı. Son maçı Küba ile oynayacaktık. Dördüncülük bir üst çıkarıyor. Neyse, yepyeni takım yine de iyi işler yapıyor. Devamından daha da umutluyum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.