Futbolda malzeme kullanma

A -
A +

Futbolda artık eskisi gibi sahaya 11 kişi çıkıp da, sakatlanan olsa bile maça eksik devam etme talihsizliği yaşanmıyor. Bizden söz edelim. Kenara 10 adet de bekleme ekibi koyuyorsunuz. İşte buradan bakınca o kulübede oturanlardan işler iyi gitmediğinde yararlanmayı bilmek gerekir. Tabii ki maçın gidişatına göre... İşte Fatih Terim de, zerre kadar hava marifeti olmayan ileri ucuna, yüklenilmiş oyunda iki “Yukarı adam” koydu. Sonra da “Donk çaktı” diye imza attı. İyi futbolcu, “Ben şurada oynarım” diye sözleşme imzalamaz. Önemli olan ondan yeni bir adam keşfetmektir.

Kadın voleybola yine de teşekkürler

Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonası'nın ilk grubundan çıkan yenilenmiş millî takımımız, sonraki turda peş peşe yenilgiler aldı. Azerbaycan'ı yine yendi. Normaldir. Ama bu yeni takım, izlediğim kadarıyla dünyanın en iyi beşi arasındadır. Guidetti ve öğrencilerini yine de kutlayalım. Voleyboldan ne anlarsın demeyiniz. Bizim Saint Joseph’te, başta İstanbul olmak üzere, Türkiye şampiyonluklarımız, Avrupa derecelerimiz vardır. Haftanın beş günü iki saat voleybol zorunlu idi. Öylesine ki, kaçan topa ayakla vurursanız cezası 25 kuruş idi... Haydi kızlar; devam!

Şenol Hoca’m iyi misin?   Beşiktaş çok erken on kişi kalmasına rağmen yenik durumdan öne geçmeyi becerebildi. Devre arası Quaresma-Lens değişikliği doğru idi. Çünkü Portekizli ikinci yarıda kendini attırmak için çaba gösterecekti. Amaaaaa... Evet, Şenol Hoca’m o da ne? Caner orta alana, Medel, Vida'nın görevinden Caner'in yerine... Yetti mi? Hayır! Rakip stoperlerden uzak oynadığında, yani aylardır yazdığım, söylediğim gibi, rakibi yıpratan, tedbirsiz bırakan Love kenara, Roco içeri... Bu tatsız çorba içilemezdi, öyle de oldu ve iki puan gitti.   Bekledim de gelmedin   Ne güzel bir nihavent bestedir, merhum Yesari Asım Ersoy'dan, dinlenirken mest eder insanı yukarıdaki başlıkta yer alan şarkı... Ne alaka mı? Efendim; bir üçüncü sınıf takımı Avrupa Kupası'nda yenen 3-5-2'li Fenerbahçe, bizim ligin iyi oynayanlarından Avcı'nın takımını da alt eder miydi? İşte beklenilen, oyun yerleşimi ve sonucu ile buydu... Öyle mi çıktı Fenerbahçe sahaya? Hayır! Tuhaf mı tuhaf başladı. Sonra mı? Çorba bile bu kadar karıştırılırsa ne tadı kalırdı, ne de içilmesi... Her işi ehline bırakmazsanız, tarihiniz ne kadar eski olursa olsun, kahrolursunuz. Hele hele o tarihi hiç bilmiyorsanız, vay ki hâlinize!   Ali Koç konuşması öncesinde...   Ben bu satırları Ali Koç başkanın basın toplantısından önce yazdım. Saat 12.15 idi başladığımda... Neden mi? Dedikodular tavan yapmıştı, Bu yüzden de herkesin toplantıdan sonra yazacakları ile örtüşmesin diye... Volkan'ın, Aatıf'ın ve Dirar'ın kadro dışı kalışları sanırım soyunma odası masaj kokusu teneffüs etmemişlerin işidir de, Cocu gibi eski bir futbolcu buna nasıl göz yumar? Bu işine son verilen hocalarla ilgili de bilgiler gelmişti. Gönderiliş sebeplerini bilmeden yazıyorum, varsa içlerinde bir delikanlı çıkıp konuşsun.   Fikret Başkan’ın toplantısı   Beşiktaş Kulübü Başkanı, aynı zamanda dostum da olan Fikret Orman, ağırlıklı olarak federasyon ve hakemleri eleştiren toplantısını yaptı. Hakkıdır... Ancak Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı olarak bu doğru mudur? Bence hayır! O halde mi? Kulüpler Birliği Vakfı Başkanlığı için mutlaka ama mutlaka yeni bir formül üretilmelidir. Örneğin herhangi bir kulüple tescillenmiş olmayan biri gibi...   Ünal Hoca'm başın sağ olsun!   Ünal Hoca annesini toprağa verirken Hüseyin Kardeşimiz de kulübede idi. Eh, kendileri bir hayli tecrübe kazanmıştı son bir kaç yılda. Trabzonspor takımı hocasına bir moral vermek adına, iyi işler yaptı. Özellikle Rodallega ve Sosa'nın bu kadar değişik görevleri arka arkaya sahaya yansıtmaları müthiş idi... Şayet Burak da yine yakalandığı ofsaytlardan kurtulabilseydi, daha da rahat kazanılırdı maç. Akhisarspor mu? Bence iyi yoldadır da, biraz daha dirençli bir orta saha ile tabii ki...   Emre alışkanlığı mı?   Yukarıdaki başlık eskilerin vazgeçilmez bir kararıdır. Yani alışılmış ise, tersi ters gelir... Doğrudur da... Futboldan örnek mi? En çarpıcı olanı Başakşehir takımında yaşanır. Emre yoksa, takım ne oynadığını bilmiyor. Akın yönünü nasıl değiştireceğini bilemiyor. Yayılma neredeyse sıfır. Hiçbir oyuncu, başta da Visca, topun nereden ne zaman nereye atılacağını kestiremiyor. Yaş 38 oldu yanılmıyorsam... Bence ders, hâlâ sahadan sunulmalı, tribünden değil... Galiba bu gidişle bir on-on beş yıl daha bekleyeceğiz yeni bir Emre'yi... Eee altı sene İtalya'da, üç sene İngiltere'de boşu boşuna tutmazlar adamı... Bakın 6 aylık İspanya'dan söz bile etmiyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.