Aynası olmayan kulüpler!

A -
A +

Galatasaray-Akhisarspor kupa finalini kazanan takım Terim’in ekibi oldu. Ancak açık ve net olarak o kupayı Terim’e sunan başrol oyuncusu da Akhisarspor’un önemli oyuncusu ve kendini resmen attırıp takımı yakan Lopes idi. Ne oldu ki, o isyanı sergiliyorsun? O penaltı gol oldu ve durum 1-1’e geldi sadece... Yani kupa hâlâ ortadadır. Şimdi küme düşen ve yazık olan bu takımın yöneticileri, o kendini attırana ne gibi ceza uygulayacaklar çok merak ediyorum. Çünkü Disiplin Kurulu sadece tek maçla kesti o iğrenç tablonun cezasını...

F.Bahçe’nin ligi!
Fenerbahçe Kadın Basketbol takımı bir kere daha şampiyon oldu. Kutlarım. Zaten o ligin bir tek “takım” denilecek takımı vardı, o da şampiyon F.Bahçe idi. Benim hayretim de Çukurova Basket’in nasıl ligi birinci sırada bitirişi idi. Ve hatta o F.Bahçe’yi sezon içinde toplam iki defa yenişi idi.

Hangisi doğru?
Beşiktaş’ın başına kim geçecek? Sergen, Avcı, Tayfun, Lucescu sıralanıp duruyor spor medyasında... Sayın Fikret Başkan; artık çık açıkla şu ismi... Bizim büyük spor muhabirlerinden birine ve gazetesine daha “Bak ben demiştim” gibi bir lotarya şansı tanıma...

Basketbol yazarım beyler!
Anadolu Efes- Fenerbahçe yarı final tenkit-yorum yazısını bana yazdırdı değerli Müdür’üm Ercan ile bizim İrlandalı Şef Cahit... Bazıları hazmedememiş. Ben futbol yazarıymışım sadece... Yok be! O eleştiren sizler; siz daha dünyaya gelmediğiniz yıllarda bendeniz rahmetli Aydan Siyavuş’la şut turnikesi yarışmasını yapardım, kazanan simidi avanta yerdi. Yalçın Granitleri, Günerleri, Kelle Tuğrulları, Deli Turanları, Haşimleri, Sacit Seldüzleri, Hikmet Vardarları bilir misiniz? Batur’un, Can Bartu’nun pota arkasına kaçan şutlarını ben oyun alanına iade ederdim. Saint Joseph’te Anadolu Efes’in kurucularından Pano Natof’la şut atışırdık. Arada bir de yedek alırlardı okul takımına... “Maskeli Beşler”i tanır mısınız, basketbolda büyük firmaları yerle bir eden takım? Finali de yazdım. Yine yazacağım haberiniz olsun!

Fatih Hoca’m; bu ne rezalet?
Tabii ki şampiyonluğunu kutluyorum. Futbolculuğundan başlayan dostluğumuz teknik adamlık serüveninde daha da katmerlenmişti. İsviçre’yi orada yendiğimiz maçın öğle saatlerinde otelin çevresinde bir saat dolaşıp maçın taktiğini ve tertibini paylaşmıştı benimle... Galatasaray’ı dört sene üst üste şampiyon yaptığı dönemde haftada en az üç gece telefon muhabbetlerimiz olurdu. En önemli özelliği de otoritesi idi. Ama şimdi ne oluyor Hoca’m? Frikik, penaltı atışlarında takım oyuncuları birbirine giriyor. Eskiden kulübede sen varsın diye kimse tersine iş yapamazdı. Yaşlılık mı dersin?

Ergin Ataman Türk’tür be!
Anadolu Efes ikinci, Fenerbahçe dördüncü oldu Euroleague’de... Yani onca Avrupa ülkesi dururken Türkiye’den iki takım ilk dört sıranın içindeydiler. Bunların oyuncu, teknik adam ve yöneticileri kimlerse kutluyorum. Ancak son maçın sonunda Ergin Ataman Hoca’yı protesto edenleri lanetliyorum. Ben sizlerin üzerinde ay yıldızlı formalar ve Fenerbahçe renklerini taşımanıza da üzülüyorum. Çünkü bunları yapanlar, hele hele o ortamda Türk olamazlar. Hele hele Ali Koç Bey, kulübün internet sitesinde çıkan söyleminde “Bu şekilde giderse taraftarları, ne emniyet güçleri, ne de bizler yönetemeyiz” demez mi? Eh, hoş geldin, “Bu hakemi bir daha bu stada verirlerse karışmam haaa...” diyen Aziz Bey! Fenerbahçe Kulübü başkanlarına bakınız, Allah aşkına!

Bursa-Göztepe maçı rezaleti!
O bir final maçı idi... Ama öylesine bir maç olarak tarihe geçti ki, ayıp üstüne ayıp! Ben 70 yıla yakın maç izlerim, hayatımda bir maçta bu kadar yere, “Öldüm” diye yattıktan sonra kalkıp depar atan ve hiç sakatlanmadan maçı tamamlayanların olduğuna şahit olmadım. Hakem mi? Galiba hakem değil!

Yapma Avcı Kardeş!
Başakşehir’in attığı golden sonra meydana gelen tatsız görüntülerin hesabını Terim Hoca’dan sormuş Avcı Hoca... Bizim Türkiye gazetesindeki mini haberde böyle idi... O haberi o kadarcık haber gibi sayfaya koyan arkadaşıma da teşekkürler. Yahu Avcı Hoca; sen golden sonra topu tribünlere şutlayan Emre’den niçin hesap sormuyorsun? Haklısın. Çünkü Cüneyt Çakır da sormadı!

Sen çok yaşa Yavuz!
Bizim tarihî Kadıköy Çarşısının en dikkat çekici aktörlerinden biridir Yavuz... Niçin mi? Çünkü her gün müşterilerini karşılarken üzerinde dünyanın en ünlü kulüplerinin formasını görürsünüz. Geçenlerde geçerken Manchester City forması vardı. Tebrik ettim. “Abi” dedi, ve şöyle devam etti: Onu boş ver. Birileri bize İbrahimoviç’i getireceğim falan derken, tutmuş Vedat Muriç’le anlaşıyormuş. Hani sonu “iç” ya... Ne günlere kaldık yahu... Şimdi anladın mı, niçin bizim ligden kimsenin formasını giymediğimi…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.