Acı ama gerçek!

A -
A +

Futbolumuzun, Avrupa'nın neresinde bulunduğunu, bu seneki bu kıtanın kupalarında başımıza gelenlerle sanıyorum çok iyi anlaşımızdır.
Çünkü biz boşuna paslar yapan, statik kalan takımlara sahibiz. Hele hele dün akşama dönersek; bana bir tek kişi, Visca adresli başka bir hücum planımızın olduğunu söyleyebilir mi? Ama Roma'ya baktığımızda kiminle ne zaman, hangi sahayı boşaltıp, oraya sürpriz hangi isimleri kaçıracağı belli olmayan bir takım vardı karşımızda. Bizim ligin her zaman altını çizdiğimiz "En iyi kalecisi ve en iyi savunması Başakşehir'de" yorumumuz dün akşam iflas etti demeyelim de, takım hâlinde futbolun bütün gereklerini yerine getirebilen bir takım karşısında dağıldığını söyleyebiliriz.
Şimdi kimileri çıkıp Gulbrandsen'in sakatlığının başımıza dert açtığını söyleyebilir. Ne alaka? Beklerimizi bir ev sahibi olarak hiç hücuma çıkarabildik mi? Koca bir ilk yarı oyununda Crivelli'nin dokunuşunun rakip savunmadan dönüşü dışında hangi heyecanı sunabildik futbolsevere? Düşünebiliyor musunuz, bizim ligin en oturaklı, en iyi takımı, en organize topluluğu olarak nitelendirdiğimiz Başakşehir bu hâle düşmüşse, diğer temsilcilerimizi de fazla suçlayıp yıpratmayalım.
"Biz bize yeteriz" derler ya, biz dönelim kendi ligimizde bugünkü anlayışla sözüm ona futbolumuzu oynamaya çalışalım.
Dün akşam İrfan Can topla bulaşacak, dripling atacak veya adam geçecek, Visca'yı bulabilirse bir şeyler olur mu diye umutlanacağız…
Eee, bu futbol kurgusunun yeri de ancak gruplarda kalır…

MAÇIN ADAMI: Bizde yok!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.