Irkçılık!

A -
A +

Paris'teki maçta dördüncü hakem Rumen idi. Ve Başakşehir kulübesindeki Webo'yu "Negro" diye tarif etti. Kıyamet koptu. Maç bir gün sonraya ertelendi. Şimdi ben buna değişik yaklaşacağım. Bu Rumen hakemler bir zamanlar bizim ligin hemen hemen her haftalık düdükleriydiler. Yeşilköy'de karşılanırlar, Kapalıçarşı'ya götürülürler, bir çantayla geldikleri İstanbul'dan bavulla ülkelerine dönerlerdi. Tabii ki komünizm dönemi... Yani kullanıldılar resmen... Şimdi acaba bu 4. hakem rezaleti rövanş mı? Bu arada iki yıl önce F.Bahçe-Beşiktaş kupa yarı finalini tatil eden Mete Kalkavan, dönemin MHK’sı tarafından kaldığı yerden devam etmesi için yeniden maça atamıştı. UEFA ne yaptı gördünüz mü? Hakemlerin hepsini anında değiştiriverdi.

Alanyaspor frene bastı!
Süper Lig’in namağlup ve düne kadar sadece üç gol yemiş takımı Ankara'da bitti. Bence Pektemekli kadro ilk yanlış idi... Sonrasında yapılan değişiklikler de tuz biber ekti. Hele hele çok kötü bir gününde olan Bakasetas'a penaltı attırmak da hata oldu. Zaten ilk penaltıyı da kaçırıyordu da kaleci boşuna plonjon yapmış oldu. Bu Efecan ne kadar önemliymiş meğerse...

Yapma be Okan Hoca!
Okan Buruk hoca son olarak da Malatya'da yapboz oynadı. Nedir oyuncu değişiklikleri yahu? Bu beş oyuncu değişikliği anlaşılan o ki, oturmuş takımların en büyük rakibi, hatta düşmanı olacaktır. Bunun en belirgin kanıtlarını da geçen sezonun şampiyonunda görüyoruz. Tamam Visca yoktu ama bu takım en iyi takım oyununu oynayan ekip idi... Ancak yapboz ile o önemli özelliğinden kopmuş gibi...

Terim 1996'ya döndü, haber ola!
Fatih Terim Hoca, bence tabii ki bu ülkenin gelmiş geçmiş bir numaralı teknik direktörüdür. Ki bendeniz Gündüz Kılıç, Coşkun Özarı ve daha nice teknik adamla sohbet etmiş, görüş almış kişiyimdir. Bu Terim Hoca giderek son yanlışlarından da arınmaya başladı. Yani skor hâlâ ortada iken tecrübesizleri oyuna atmak gibi... Nitekim son Hatayspor maçında da dört değişiklik için iki farklı öne geçişi bekledi. Şimdi ne mi olacak? Şayet yeni bir maçların oynanmaması gibi bir karar çıkmaz ise, şampiyonluğun en güçlü adayıdır.

Nurlar içinde yat “Fare”
Şaşırdınız değil mi? ‘Fare’ için bu isteğime... Efendim sözünü ettiğim ‘Fare’ bizim mahallenin futbol harikası Raşit Karasu'dur. Yani geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz futbolcumuzdur. Önce Fenerbahçe Genç Takımı sonra A Takım ve Adana Demirspor tam patladığı yer. Lakabı da başlıktaki gibidir. Rahmetli Serkan Acar, Allah ömürler versin Erdinç Sandalcı gibi bu üstün yetenekli gençler bizim evden eksik olmazlardı. Bu Fare Raşit ile neredeyse akraba da olacaktık ya...

Bulut giderek kayba uğruyor!
Denizlispor gibi kadro zafiyeti çeken bir takıma karşı, 10 kişi de kalınsa tek kale baskı altında kalış sunulur mu? Altay rekorlar kırmasa acaba bu hesabı kim verecek idi? Bana tam kadro Fenerbahçe ceza sahası önüne yığılmış bu rakibe karşı tek bir sarı lacivert kontratak söyler misin Erol Kardeş? Haaa bu maça "16 dakika uzatma anısını" yakıştırmak ancak senin gibi üç günlük hocaya yakışır. Tabii ki ensendekilerin de eseridir. Şimdi sormak isterim; Madem 16 dakika fazla oynanmış idi, bu dev süreçte neden acaba bir tek gol bile atamayıp şampiyonluk kaçırılmıştı? Ayrıca Denizlisporlu Yusuf'un oyundan çıkarken giren arkadaşına, "Fenerbahçe şampiyon olsun" talimatını da vermiş olmasını da unutmayalım. Pardon unutmadan; dönemin başkanı ayrılıyorum deyip yurt dışına neden gitmişti? Siz asıl bu soruların cevabını bulun bakalım...

Yardımcı hakem rezaleti!
Karagümrük-Rizespor maçının 32. dakikası idi. Bir kontra topta Karagümrüklü oyuncu en az 3 metre ofsayt iken yardımcı bayrağını çekmeyerek devam etti. Kaleci Gökhan ayaklara plonjon yaptı ve sakatlandı. İşte bu anda yardımcı ofsayt bayrağını çekti. Neymiş efendim, pozisyon bittikten sonra çekilirmiş bayrak. Hay bu yeniliği koyanın boynu altında kalsın. Ben bu durumlarda sakatlanan bir oyuncu olsam yardımcı hakem için tazminat davası açarım. Muslera neden yapmadı ki bunu? Zaten bu yeni sözüm ona kurallar açıklandığında tek başıma şunu yazıp, söylemiştim; Ben hakem olsaydım hemen bırakırdım.

Hayırlı olsun Erol ve Ertuğrul!
Beşiktaş futbol sahasında esip dururken, bir de haber geldi. Erol Kaynar ve Ertuğrul (Ben ona ‘Gazi’ derim) İletişim Koordinatörü görevine atanmışlar. On numara iş bence... Böylece özellikle birkaç aydır Beşiktaş'ın içinden çıkan dedikodu bile demenin zor olduğu haberlerin de sonu gelmiş demektir. Bence bu yönetimin en doğru kararı da bu olmuştur.

Ne; Cem Uzan mı?
KRT diye bir ekran var ya... Hah o işte, tuttu firari çarpıcı Cem Uzan'ı programa çıkaracağını sundu. İzledim mi? Hayır tabii ki... Yahu bu nasıl bir televizyonculuk? Pederi de, kendisi de bu ülkede perişan etmedikleri adam bırakmadılar. Hem de medyada? Bendeniz de 1970 yılında yayın hayatına sürdükleri Yeni İstanbul'da bunlardan beş ay maaş alamadım. Ve Tercüman'a geçtikten sonra kuruş talep etmedim, onları vicdanları ile baş başa bıraktım. Şimdi bir sözüm ona televizyon Cem Efendi’yi ekrana çıkarıp değerli dostum Tayyip Erdoğan'a saldırtıyor. En iyisi siz Engin Ardıç üstadı da ekrana çıkarın da size Cem Uzan'ı anlatsın...

…Ve Avcı yakalandı!
Sivasspor, Abdullah Avcı yönetiminde yenilenmiş yapısı ile Trabzonspor'a geçit vermedi. Avcı'nın yapacağı fazla da bir şey olmadığını iki haftadır yazıp duruyorum. Kaleci, geri dörtlü ve Baker dışında bu takımın ciddi yenilere ihtiyacı vardır. Bunu da tekrar etmiş oluyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.