Ataman; alnından öperim!

A -
A +

Anadolu Efes, yani Galatasaray’dan sonra ülke basketboluna yön veren kulübün koçu Ergin Ataman, A Millî Takım’ın başına bir ümit millî takım hocasının getirilmesini ülke futboluna ihanet olarak yorumlamış. Doğru söze ne denir! Ayrıca Ergin Hoca “Yok mu idi bu ülkede A sınıfı bir yerli isim” diye sormuş. Alnından öperim Hoca’m! Şimdi Anadolu Efes’in neden bir numara olduğu daha iyi anlaşılmıyor mu?

Böyle gol yiyen kaleci görmedim

Avrupa kupalarındaki üç maçımızı izleyemedim. Çünkü benim evde hem Digiturk hem D-Smart hem de Tivibu dekoderleri var da bu son keşif yok. Olmayacak da... Ertesi sabah TRT’den özetlere şöyle bir baktım. O da ne? Lazio’nun kalecisi bir gol yedi ki, sormayın... Nerede ise 70 yıla yakın bir süredir maç izlerim, bizim ligler, Avrupa kupaları, Dünya kupaları falan... Ama bir kalecinin böyle gol yediğine ilk defa tanık oldum. Yani para versen böyle gol yediremezsin...

Fatih Hoca bu sırrı nasıl bilemezsin?

Galatasaray, Lazio’yu kaleci ikramı ile falan yenebildi. Bu defa karşısında bizim ligin takımı Alanyaspor vardı. Yani saklanıp saklanıp boşluklarla üzerine dikine gelecek idi... Bu nedenle sen baskılı oynarken önde deneyimli oyunculara ihtiyaç duyarsın. Sen ne yaptın Hoca’m? Üç tecrübesiz gençle kurdun oraları... Maç kaybedilir, normaldir. Ama bile bile lades olunamaz. Hele hele senin gibi bir hoca tarafından...

Sergen Hoca intihar ediyordu...

Antalya’daki Beşiktaş takımı ekrandan sıralandığında gözlerime inanamadım. Zaten ciddi arızaya uğramış savunmanın yanı sıra ön taraf daha da feci bir şekilde isimleniyordu. Gökhan Töre, ki futbolun bıraktığı isim ve de boş oyuncu Kenan, iki ön kanadın isimleri idiler... Yani Beşiktaş rakibine hiçbir şekilde korku bile yaşatamayacak ve böylece de rakip üzerine her türlü deneyim ile gelecek... Öyle olmadı mı Sergen? Bir de Necip ile Topal arızaya uğramazlar mı? Dua et de Larin ile Ghezzal’ı akıl ettin de maçı kaptın... Bunu çok hoca yapıyor. Bakınız belki de gol atamıyor o adam ama rakibin senin üzerine gelmesini engelliyor. Aynı hatayı Şenol Hoca da Cengiz’i oyundan alarak yapmıştı... Ve Sergen Hoca devam ediyordu Adana Demirspor karşısında... Yahu ey hocalar beş oyuncu değiştirmek zorunda mısınız? Sakatlıklara karşı tamam ama, Pjanic çıkar mı? Batshuayi bir tehdittir. Son dakikada Güven'in işi ne sahada? 

Türkiye’deki hoca-yorumcu trafiği...

Ligimin hangisinde teknik adamlık yaparsan yap, işler kötü gittiğinde meraklanma... Nasıl olsa ekranlardan biri mutlaka sana açıktır. Çıkarsın ekrana, oraya bakan bir usta (!) yönetici seni hemen kapar ve takımına teknik sorumlu yapar. Bitti mi? Hayır! Yine işlerin iyi gitmediği bir kulüp seni ekrandan alıp takımın başına koyar. Böylece dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen, yaşanmamış böyle bir trafik devam eder benim ülkemde...

Yassıada’daki skandal mahkeme!

17 Eylül günü acıyı bir kere hatırladık. Adnan Menderes muhteremin idam edildiği acı günü... Hiç unutmam Yassıada duruşmalarını radyodan hiç kaçırmadan izlemiş idim... 16 yaşında bir delikanlı idim...Bir duruşmada rahmetli Menderes kendini savunurken, ki ortaya net kanıtlar koyuyordu, mahkeme başkanı Salim Başol kendisine şöyle seslenmiş idi, “Yapacak bir şey yok. Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor...” Düşünebiliyor musunuz, böyle bir adalet kepazeliği ile o kararlar alınmıştı. Rahmetli Menderes, Polatkan ve Zorlu huzur içinde anıt mezarlarında yatıyorlar da, acaba o mahkeme heyeti ve onları oraya “tıkan” reziller mezarlarında nasıl yatıyorlar çok merak ediyorum...

Bu Bakasetas kimin aklı?

Trabzonspor, Kasımpaşa’yı Yunanlı oyuncunun füzesi ile devirdi. Bu oyuncuyu, yani Bakasetas’ı “Üç Büyükler”in eline kaptırmadan Karadeniz sularına kim taşıdı ise, daha doğru bir deyişle akıl etti ise zirveye giden yolun açılmasındaki en etkili kişidir...

Acaba o ünlü beş var mı?

Ataşehir’deki Fenerbahçe’nin basketbol salonunun girişine bu formayı giymişlerin fotoğrafları konmuş. Güzel bir tutum. Ama acaba aynı fotoğraflar arasında Hikmet Vardar, Erdoğan Karabelen, Altan Dinçer, Sacit Seldüz, Yılmaz Gündüz gibi tarihe geçmiş takımdan isimler var mı? Tabii ki bu kulübe basketbolu getiren hoca yani Muhtar Sencer de olmalı...

Pereira çorbası!

“Ligde henüz galibiyeti, hatta puanı olmayan Başakşehir’in, Fenerbahçe’yi net skorla 2-0 yenişini nasıl yorumlarsın” deseler, ne mi derim? “Fenerbahçe’nin büyük üstat (!) hocası takımı çorbayı çevirdiği için rakip de mideye indirdi” derim... Yeter mi? Şayet arka üçlüde yedek olsa idi, inanın orası da değişime uğrar idi... Futbol takım oyunudur. Yani sahadakilerin birbirlerini iyi tanımaları, alışkanlıklarını benimsemeleri, belki de gözü kapalı pas vermeleri gerekmektedir. Eh üç buçuk yılda 50’nin üzerinde transfer yapıp, başa da böyle hoca getirirseniz, başınıza gelenleri hiç de şaşkınlık ile karşılamayın...

Nurlar içinde yat Gönül Hoca!

Fenerbahçe’nin tarihe kazınmış isimlerinden Gönül Hoca’yı kaybettik geçen hafta. Gönül Hoca aynı zamanda da benim Moda İlkokulunun önemli öğretmenlerinden biri idi... Hatta bir aralık dernek başkanlığı da yapmıştı. Anılarımız çoktu. Hele hele Kadıköy Efes Sineması koridorlarında yaşadıklarımız... Nurlar içinde yat Hoca’m!

TRT’de Gülses ve Kanal D’de gürültü!

Geçtiğimiz hafta, her zaman umutla uğradığım TRT Müzik kanalında bulunması gereken, daha doğrusu bu ülkenin ilk resmî kanalında yer alması tartışılmayacak bir bölüm vardı. “Gramofondan Mikrofona” programında Melihat Gülses alaturka şöleni yaptı. Tebrikler ve teşekkürler! Keşke daha da fazla olsa benzeri programlar... Ya sonra? Kanal D’de “Şarkılar Bizi Söyler” programına göz çevirdim. O da ne? Sadece gürültü ve şov! Yahu bari programın ismini değiştiriniz!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.