Bülent Korkmaz'ı nasıl yollarsınız?

A -
A +

Ömer Üründül kardeşim aradı ve beni şoke eden bir haberi ulaştırdı. Ne mi idi? Alanyaspor, teknik direktör Bülent Korkmaz'ın görevine son vermiş... Nasıl olurdu? Çünkü bu Bülent kardeşim beş tane ilk on bir oyuncusunu transferde kaybetmiş bir takımın başında idi... Yani yepyeni bir yapı oluşturmak zorunda idi... Böyle bir malzeme zor yürürdü... Ama yürüttü. Kimleri yenmedi ki! Ve mükâfat olarak yollandı. Yerine mi? İnanılmaz! Karagümrük'ün çaylak İtalyan hocası gelmiş imiş... Eeee bu hoca Çağdaş Atan'ın yardımcısı değil mi idi? Bu kulüpler ne zaman kulüp olacak ki? 

Galatasaray ve Malatya'nın zaferi!

Türkiye Kupası son 16 yoluna gidilirken Galatasaray ve Malatyaspor takımlarının dışındaki Süper Lig ekipleri yeni cepheye girdiler. Galatasaray takımında Muslera dâhil en fazla beş adet bu formaya layık oyuncu olduğunu geçen haftaki köşeme yazmıştım. Beni yanıltmadılar. Malatyaspor için de başkanının dikkatini çekmiş, gittiğiniz yol tehlikeli diye yazmış idim. Onlar da yanıltmadılar. Keşke yanılsaydım be!  

Cenk yine Beşiktaş yolunda imiş!

Pazar sabahı gazeteyi elime alıp da spor sayfasına döndüğümde gözlerime inanamadım. Neden mi? Çünkü Cenk Tosun yeniden Beşiktaş yoluna girmek üzere imiş. Bu ne biçim kafa be! Ya Cenk tamamen eski formasının içine girsin ya da İngiltere'de temelli kalsın... Bir futbolcu ancak böyle "rezil" edilir... Her iki kulüp veya kulüpler için söylüyorum... 

İşte Spor Bakanı ve teknik adam!

Pazartesi sabahı spor ekranlarına göz gezdirirken TRT'deki bir görüntü karşısında şaştım kaldım. Biraz da keyiflenmedim desem yalan olur. Spordan Sorumlu Bakan’ımız, dostum, Kasapoğlu ile ülkenin spordaki bence bir numaralı gururu Vakıfbank ve Kadın Voleybol Millî Takımlarımızın hocası Guidetti karşı karşıya... Devamla mı? Pizza yaptılar be... Sohbet ettiler. Sonra da yaptıklarını afiyetle mideye indirdiler. Böyle ülke sporunu ateşleyecek manzaralara hasret kalmıştık.

Bizim gazete de yani...

Başlık mı? Açalım... Emin Uluç imzalı geçtiğimiz cumartesi günkü gazetede bir haber vardı... Ali Koç döneminin 1.308 günlük süresinde 347 gün Fenerbahçe'nin teknik adamı yok imiş... Yani toplam bir yıl nerede ise... Böyle bir rakamın bu kulübün tarihinde bulunmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Eh olmaz tabii ki... Çünkü yapının içinde ne Dr. Semih Bayülken, ne B. Fikret Arıcan, ne K. Fikret Kırcan, ne Faruk Ilgaz gibi temel taşları kaldı... Yazık! 

Fenerbahçe'nin yeni işi

Bizim gazetenin yılın son günkü sayısında Fenerbahçe'nin beraat kararından sonra 2011'deki Süper Kupa maçının oynanmasını istediği haberi vardı. Bu ne yahu! Ama olabilir de... Nasıl mı? Eh, rakip takımının teknik direktörünün tribünlerden atılanlarla kafasının yarılıp da, maçın ünlü (!) hakemi tarafından tatil edilmesi sonrası kaldığı yerden, hem de aynı hakem ile oynanmasına karar verildiğini hatırlar isek! Bu nasıl bir özerk federasyon yahu? Biz eski biçim ile sanki daha akılcı, daha dürüst yönetiliyorduk...  

En çok Trabzonspor'u merak ederim!

Malum ara transfer dönemine girdik. Alışveriş hızlı olacak gibi sanki... Ama ben burada en çok lig lideri Trabzonspor'un yapacağı alışverişleri merak ediyorum. Neden mi? Çünkü Avcı ve yeni yönetimle bu işi en iyi onlar becerdiler. Nasıl mı? Eh Bakasetas, Hamsik, Siopis, Dorukhan ve Cornelius gibi adamları hangi kulüp kaptı ki?

Bravo Ferdi!

Fenerbahçe'nin genç yıldızı, hatta zaman zaman makas yiyen, yetmediği gibi bir kaleci oynamadığı kalan Ferdi kendisine tanınan mart ayı marjından çok önce ay yıldızlı formayı seçtiğini açıklamış. Bunu da millî takım teknik patronuna bildirmiş. Helal olsun! Şimdi burada önemli olan Kuntz'un, Ferdi'yi tam yerinde oynatması... Bundan belki de kulüp takımımız da yararlanır!  

Terim ve Cimbom'da mesele ne?

Gazetelerde ve bazı ekranlarda Fatih Hoca’nın istifa edip etmeyeceği yazılıp duruyor. Başkan Burak da meselenin yanından geçip duruyor. Mesele ne mi? Efendim günümüz Galatasaray takımı UEFA Avrupa Ligi’nde hiç yenilmeden ilk etabı lider bitirdi. Çünkü Lazio, Marsilya ve L. Moskova gibi futbolun önemli ülkelerinin temsilcileri ile oynadılar. Buna göre dizildiler, taktik belirlediler, açılıp saçılmadan oynadılar. Bize gelince "Boş ver, nasıl olsa yeneriz” diyerek yapıya uygun oyun çıkmadı. Hâl böyle olunca da ortaya bu önemli farklılık çıktı. Tamam mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.